Atatürk'ün izinde şiirler: Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazılmış anlamlı şiirler...

Atatürk, Türk milletinin gönlünde ölümsüzleşmiş bir liderdir. Ona olan sevgi ve saygı, pek çok şairin kaleminden özel şiirlerle ifade edildi. İşte, Atatürk hakkında yazılmış şiirler...

Yayınlanma: 08.11.2023 - 20:49
Atatürk'ün izinde şiirler: Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazılmış anlamlı şiirler...
Abone Ol google-news

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin özgürlüğü, bağımsızlığı ve modernleşmesi için yürüttüğü büyük mücadelesi, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ve getirdiği reformlarla tarihin en önemli figürlerinden biri haline geldi. Onun büyüklüğü, sadece eylemleri ve kararlarıyla değil, aynı zamanda ona duyulan sevgi ve saygıyı ifade eden şiirlerle de anlatıldı. Atatürk hakkında yazılmış şiirler, onun önderliğindeki ulusal kurtuluş savaşının kahramanlıklarını, cumhuriyetin kuruluşunu ve çağdaşlaşma hamlelerini anlatırken, onun kişiliğine, liderliğine ve vizyonuna hayranlığı dile getirir. İşte, Türk şairlerinin kaleminden büyük Atatürk'e duyulan derin sevgiyi ve saygıyı yansıtan şiirler...

ATATÜRK

Atatürküm eğilmiş vatan haritasına

Görmedim tunç yüzünde böylesine geceler

Atatürk neylesin memleketin yarasına

Uçup gitmiş elinden eski makbul çareler

Nerde istiklâl harbinin o mutlu günleri

Türlü düşmana karşı kazanılan zaferi

Hiç sanmam öyle ağarsın bir daha tan yeri

Atatürküm ben ölecek adam değildim der.

Git hemşehrim git kardeşim toprağına yüz sür

Odur karşı kıyadan cümlemizi düşünür

Resimlerinde bile melül mahzun düşünür

Atatürküm kabrinde rahat uyumak ister.

Cahit Sıtkı TARANCI

AĞIT - DESTAN

Bir ağıt söyleyeyim, dağlar dilinden

Dumlu'dan Ağrı'ya ün gitsin gelsin!...

Destanlar duyulsun tarih yolundan,

O günden dünlere şan gitsin gelsin...

Çekin küheylanın atlasın binsin,

Al yelelerinde yankılar dönsün.

Afyon'dan İzmir'e ordular insin.

Süngü uçlarından can gitsin gelsin...

Neymiş yarım?! Sancak çekilsin uca,

Şılasın göklerde yüceden yüce

Sormak lüzum değil, halimiz nice?

Yanan yüreklerden kan gitsin gelsin...

Sen ey yayda bir ok gibi kurulu!

Bir ok değdi, düştün yere yaralı!

Dört yanında ak mermerler örülü,

Sars devir bunları, sin gitsin gelsin...

Gökyay'ım neylesin ıssız çağlarda!

Bir ağlar bir güler, durmaz kararda,

Bir başka dağ gibi sen dur dağlarda,

Akşamdan sabaha gün gitsin gelsin...

Orhan Şaik GÖKYAY

ATATÜRK

Türk'ü ölümden

Odur kurtaran

Odur yeniden

Türklüğü kuran.

Yaptığı ordu

Düşmanı kovdu.

Ulusu, yurdu

Odur yaratan.

Türk'ün dileği

Onun ereği.

Yüce yüreği

Türklüğe vatan.

Bu memleketi,

Cumhuriyeti

Canıyle etti

Bize armağan.

Atamızsın sen,

Adımız senden.

Yürür izinden

Sana inanan.

Ülküm yürüsün,

Türklük büyüsün

Sen Atatürk'sün

Ey yüce Başkan!

Hasan Ali YÜCEL

ATATÜRK

Ey sanki alev saçlı zafer küheylaniyle

Kurtardığın vatanda en yüce şehsüvarsın,

Bir şimşek çağlayanı haliyle Türk kanıyle

Aldığı şâna lâyık bir tarihde bir Sen varsın.

Erişmez vasfına hiçbir rebabın sesi

Sen yükseksin ilhamın yıldızlı göklerinden,

Dehâdan kanatlanan kılıcının şulesi

Ebediyette olmuş bir murassa kasiden,

Kızıl gökte parlayan Ay-yıldız'ın nurusun.

Sen en büyük milletin, Türklüğün gururusun

Bu yurdun timsalisin bugün bütün cihanda

Gözler, gönüller senin, senin şeref de şan da!

Enis Behiç KORYÜREK

ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞINDA

Ne bulutlar gitti, ne padişahlardan bir haber geldi.

Kemal Paşa derler bir yiğit vardı.

Bu sefer de millet türkülerle Kemal Paşaya haber saldı.

V

Kemal Paşa, yenilmez yiğit, şanlı komutan!

Savaş girer gibi yetiş bize!

Yetiş bize, çöllerde bile olsan!

İnanç doldur, güç doldur içimize!

Bin kere yurdumuzu kurtaran!

Bir görseydin ağlardın hâlimize!

Kuşun kanadında türküler

Kemal Paşanın gönlüne vardı,

Cevabından önce kendi geldi.

VI

Bir gemi yanaştı Samsuna sabaha karşı

Selâm durdu kayığı, çaparı, takası,

Selâm durdu tayfası

Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman

Duman değildi bu!

Memleketin uçup giden kaygılarıydı.

Samsun limanına bu gemiden atılan

Demir değil!

Sarılan anayurda

Kemal Paşanın kollarıydı.

Selâm vererek Anadolu çocuklarına

Çıkarken yüce komutan

Karadenizin hâlini görmeliydi.

Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar

Kalktı takalar,

İzin verseydi Kemal Paşa

Ardından gürleyip giderlerdi.

Erzuruma kadar.

Bu ne inançtı ki, Kemal Paşa

Atının teri kurumadan

Sürüp geldin yeni yeni savaşların peşinde

VII

Bir selâm gibi gitti Erzuruma,

Bin selâm gibi geldi Sivasa Erzurumdan.

Dağlar alçaldı yol vermeğe,

Temizlendi ılkımından karından.

Analar bacılar yola döküldü,

Cephane taşıdı arkasından.

Irmaklar suyundan faydalattı,

Ağaçlar daldasından.

Yer gök inledi bir yol daha

Kurtuluş savaşından.

.............................................

Düşman koymuş meydanları kaçıyordu.

XI

Kattı Kemal Paşanın ordusu düşmanı uğruna

Pişman eti anasından doğduğuna.

Çevirdi Sakarya, çevirdi süvariler,

Veryansın etti topçu,

Veryansın etti piyadeler.

Kattı Kemal Paşanın ordusu sürdü gitti,

Yetiştikçe vurdu düşmana.

Hayın düşman sarhoş gibi sallana sallana

On beş günde İzmiri dar buldu,

Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu.

Kaçtı gemiler.

Alnı sargılı, kolu sargılı, boynu sargılı,

Ahmetler, Bekirler, Aliler,

Mahmutlar, Kâzımlar, İsmailler

Peşlerinden yettiler,

Diz çöküp Kordonboyuna

Ta yürekten çekip tetiği

Gemilere yaylım ateş ettiler.

Bu ne inançtı ki, Gazi Paşa!

Atının teri kurumadan

Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşinde.

XII

Sana borçluyuz ta derinden!

Çünkü yurdumuzu sen kurtardın,

Hasta, yorgun düşmüştük,

Yaralarımızı iyice sardın.

Yiğittin, inanç doluydun yapıcıydın,

Sanatkârdın, denizler kadar engin;

Kimsenin görmediğini görürdü

Sevgiyle bakan gözlerin.

Dedin ki: Bu millet, bu büyük millet

Yüzyıllar boyunca geri kalmış;

Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz

Her yanından yaralar almış.

Dedin ki: Bir güzel savaşmalı

Kurmak için yeniden;

Bilgiyle, inançla, çoşkunlukla

"Övün, çalış, güven!"

Sana borçluyuz ta derinden!

Işığısın bu yurdun.

Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize,

Çünkü cumhuriyetimizi sen kurdun.

Hürriyeti sen yaydın içimize,

Halkçıyız dedin halk içinden,

İnançta hür yetiştirdin bizi,

Borçluyuz sana ta derinden!

Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti,

Bu milleti temiz ellerin.

Sana borçluyuz ta derinden

En büyüğü Mustafa Kemallerin!

Cahit KÜLEBİ

MUSTAFA KEMAL'İN ATI

Daha da parlamıştı güzelleşmişti al at

Mustafa Kemal'in bindiği günden beri.

Sanki bilinmez bir rüzgârla dolmuştu

Göğe göğe kalkıyordu alevden başıyla

Uçar ayaklariyle oyuyordu yeri.

Kimseyi bindirmiyordu üstüne artık

Bindirmez ya, Mustafa Kemal'in atı o.

Bunca at arasında neden onu seçmişti,

Nasıl tutmuştu ak elini alnında

Artık dağın taşın saltanatı o

Çok zorladı suvari alayının yiğit binicileri

Al ata binebilmek imkânsız.

Öyle damarlanıyordu ki derisi bir sızı duyuyorlardı.

Öyle çılgınlaşıyordu ki köpük köpük

Nerdeyse düşecekti nârin allığıyla cansız.

Alay kumandanı aldı işi demir avucuna

Bir alay bir ata vuramaz mı gem?

Kendi denedi yanık bilgisiyle yılların,

Sustu karşıdan dehşetle, kaygıyla, hayranlıkla bütün suvariler

Al at, al at, deli ve muhteşem.

Aylar geçti aradan

Binicisiz al at başı boş dolaşıyordu.

Arpanın yulafın samanın vakti kurudu kara toprakta,

Alaya öyle nekes günler geldi ki

Kısmette bir avuç ot bile bulmak zordu.

Atların yemleri gayri kısık mı kısık

Azbuz ağaç kabuğu, keçi boynuzu, küsbe.

Söyleniyordu öbür atlar aralarında al at için

"Bizimle torba takan bu, ne işe yarar,

Bu, at değil süs be."

Suvariler düşündü ki kısıma küçücük bir çare var.

Nasıl olsa faydasız,

Parmakları acılı, gözleri bulanık,

Bir sabah tımarında al atı saldılar.

Hemen çekildi al at bozkıra

Ancak bir kuşun atımı, ne çok ne az.

Alay nereye gitse o da peşinde gidiyordu ufuktan,

Kötülüyordu, bakımsız gün gün garip,

Felek kimsede parıltısını bırakmaz.

Öyle incelmişti ki boşlukta

Yaşıyan sanki rüzgârlarıydı.

Eski sevdalar kadar uzak,

Bir yaprak düşmüştü içinden,

Sarıydı.

Al at çağırmalarını duymazlığa getiriyordu,

Pişman olmuştu suvariler ta baştan ama.

Yalnız ilişiğini kesmemişti hiç

Dağdaki boz kayadan kızaran gök üstünde hareketsiz duruyordu

Her akşam istiklâl Marşı'yla yapılırken yoklama.

.......................................

Bir gün girdi alay en çetin savaşına

Kılıçtan arta kaldı toprak.

Yaya cengi can komadı alanda

Açıldı göğe doğru

Gönülle al kan, göğüsler ak.

Sürdü döğüş akşamaca

Şanlı alay çekilmek emrini aldı.

Ağırdı sillesi kaderin

At kopmuş, kılıç kopmuş, göğde kopmuş

Suvari alayı koca bir masaldı.

İşte ansızın hücum dört nalında al at

Gelirdi alayın önüne düşman tarafından, geri giderdi.

Şaşırdı herkes,

Herkes düşündü söylediğini ecelin:

Al at acap en derdi?

Sezdi alay kumandanı durumu hemen

At bin diye haykırdı yönlere

Yel oldu ölümlerden öte cümlesi,

Vardılar bir solukta yamaçlardan

Düşmanın ardçı koyup kaçtığı yere.

Düştüler peşine yurda el atmışların,

Buğday büyüyüşiyle rahat,

Su çağlayışıyla çabuk,

Yıldız akışıyla şahlanmış

En önde bir sancak misali al at.

Alay uzandı gerisine doğru büyük düşman birliklerinin

Saldırırken cephelerden ordu.

Kılıç aydınlığı doldurmuştu bayırı düzü gökçe,

Parlarken kuvvet üstünde hak

Can ecelden görünmüyordu.

....................................

Zaferden sonra çok aradı alay Mustafa Kemal'in al atını

Al at sır olmuştu yaşamakta.

Kimi uçmuş dedi ardına göğün,

Kimi yatır olmuş dedi vatanın yüce uykusu kadar

Ama bir parıltı vardı uzakta

Ki parlar bağzı günler akşam yoklamasında

Bir yele, bir köpük, bir dört nal hızıyla batı.

Nakşolur mavilik üstüne efsaneden

Bin kırmızıyla, bin rüzgârla, bin şahadetle

Mustafa Kemal'in al atı

Behçet Kemal ÇAĞLAR

ATATÜRK'E AĞIT

Ağlayalım Atatürk'e

Bütün dünya kan ağladı

Başbuğ olmuştu mülke

Geldi ecel can ağladı

Şüphesiz bu dünya fani

Tanrı'nın aslanı hani

İnsi cinsi cem'i mahluk

Hepsi birden ağladı

Doğu batı cenup şimal

Aman tanrım bu nasıl hal

Atatürk'e erdi zeval

Amir memur altın kürsü

Yas çekip mebsan* ağladı

İskender-i Zülkarneyin

Çalışmadı bunca leğin

Her millet Atatürk deyin

Cemiyet-i akvam ağladı

Atatürk'ün eserleri

Söylenecek bundan geri

Bütün dünyanın her yeri

Ah çekti vatan ağladı

Fabrikalar icat etti

Atalığın ispat etti

Varlığın Türk'e terk etti

Döndü çark devran ağladı

Bu ne kuvvet bu ne kudret

Vardı bunda bir hikmet

Bütün Türkler İnönü İsmet

Gözlerinden kan ağladı

Tren hattı tayyareler

Türkler giydi hep karalar

Semerkand'ı Buhara'lar

İşitti her yan ağladı

Siz sağ olun Türk gençleri

Çalışanlar kalmaz geri

Mareşal Fevzi'nin askerleri

Ordular teğmen ağladı

Zannetme ağlayan gülmez

Aslan yatağı boş kalmaz

Yalınız gidenler gelmez

Felek-el mevt'in elinden

Her gelen insan ağladı

Uzatma Veysel bu sözü

Dayanmaz herkesin özü

Koruyalım yurdumuzu

Dost değil düşman ağladı

Aşık Veysel ŞATIROĞLU


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler