Knut Hamsun, 4 Ağustos 1859 tarihinde dünyaya geldi

Knut Hamsun, 4 Ağustos 1859 tarihinde Gudbrandsdal’da dünyaya geldi. Norveçli yazar, 1920 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi oldu.

Yayınlanma: 04.08.2022 - 17:56
Knut Hamsun, 4 Ağustos 1859 tarihinde dünyaya geldi
Abone Ol google-news

Knut Hamsun adını alacak olan Knud Pedersen, Norveç'in kuzeyinde Gudbrandsdal sınırları içinde Vaga kasabasında doğdu. Bir terzi olan babası, kalabalık ailesini alarak, daha kuzeye, Hamaröy kasabasına göç etti. Çalışan ve işine bağlı adam, karısını kaynanasını, altı çocuğunu terzilikle zar zor geçindiriyor, üstelik oturdukları yerin sahibi rahibe borçlanıyorlardı. Sekiz yaşında iken dayısının isteği üzerine annesiyle babası onu bir rahibin eğitimine verdiler. On dört yaşında, doğduğu kasabaya gidip orada bir tüccar yanında tezgahtarlık yaptı. Bir yıl sonra da Tranöy'de daha büyük bir tüccar yanında kalfalığa başladı. Tüccarın kızına aşık oldu fakat tüccar iflas edince ayrılmak zorunda kaldı. Bu sıralarda "Esrarengiz Adam" adında küçük bir aşk romanı yazdı. Bu roman, gezginlik yıllarında tanıştığı bir kitapçı tarafından bastırıldı. Buradan ayrılınca bir iki arkadaşıyla birlikte kibrit, mum gibi ucuz eşyalar satmaya başladılar. Daha sonra ayrıldılar. Arkadaşı güneye Knut kuzeye gitti ve iş bulamayınca zanaat öğrenmek amacıyla bir ayakkabıcının yanına gitti.

Bir yıl sonra daha büyük, epik bir eser kaleme aldı. Henrik Ibsen'i okumuştu, onun etkisi altında bulunuyordu. "Bir Karşılaşma" adındaki bu kitabını da, Bodö'de bir kitapçı yayımladı. Daha sonra bir aşk hikâyesi daha yazdı. Kitaplarını okuyan ailesi artık bir iş bulmanın zamanı geldi diyerek onu bir bucak müdürünün yanına yardımcı olarak verdi. Bu bucak müdürünün pek çok kitabı vardı. Björnson'un toplu eserlerini okumasına izin verilmişti. Knut bu heyecanla kitaplara sarıldı ve gözlerini bozana kadar okudu. Bu kitapların etkisiyle Knut bir kitap daha yazdı fakat yayıncılar basmaya yanaşmadılar. Knut'un bu kitapları bir yayınevinin desteği olmadan basabilmesi için bir zenginin desteği gerekiyordu. Aradığı kişiyi buldu. Erasmus Zahl adında bir tüccardı bu. Çok gence yardım etmişti. Knut ona yazar olmak istediğini söyledi. Son yazdığım hikâye diye başka bir yazarı verdi. Tüccar kâğıtlara değil yüzüne baktı Knut'un. Genç Hamsund tüccardan çıkarken cebine bin kron indirmişti bile. Frida adında bir köy hikâyesi ve şiirler yazmaya başladı. Adını Knut Pederson diye değiştirdi.

Hikâyesini tamamlayınca bir vapur bileti alarak Kopenhag'a gitti. Bir kitapçıya, sonra da Norveçli bir şaire eserlerini kabul ettirme çabaları boşa çıkınca Oslo'ya döndü. Sonra göçebe olarak uzun bir yolculuğa çıktı.

Edebiyatta yükselişi

Parası tükenen Hamsun tekrar aynı tüccarın yolunu tuttu. Tüccar yardımını esirgemedi. Hamsun bu parayla bir oda kiralayıp daha önce yazdığı yazıların pek çoğunu yaktı. Makaleler, hikâyeler yazıyor bunları satmaya çalışıyordu. Parası tekrar tükenince aç kaldı ve bunu romanlaştırdı. Açlık romanı şöhretinin ilk basamağı oldu.

Bu sıkıntılar içerisindeyken, yol yapımında iş buldu. Kum ocağında kâtiplik edecek, çekilen kumların hesabını tutacaktı. Zor değildi bu iş. Çalışma ve dinlenme saatlerinde bol bol kitap okuyordu. Müsveddelere şiirler, makaleler karalıyordu. Zamanla bir hatip gibi konuşabildiğini keşfetti işçilerle sohbet ederken. Tanıştığı bir rahip ona konferans vermesini tavsiye etti. Bunun üzerine Gjövik şehrinde bir salon kiralandı. Konferans edebiyat alanında olacaktı.

Konferansı dinlemeye sadece altı kişi geldi. Altı kişiden biri olan bir yazı işleri müdürü konferansı beğendi. Çevreye konferansı övdü. Bir sonraki konferansına da sayıları artmıştı. Bu sefer yedi kişiydiler. Anlaşılan bu yörenin edebiyatla ilgilendiği yoktu. Knut evine geri döndü.

Yirmi bir yaşındaydı ama çalışmaktan ziyade yazmak istiyordu. Noel’de bir arkadaşı onu çiftliğine davet etti. Arkadaşının annesi Knut'u çok sevdi ve ona bir rahip olmasını öğütledi. Ama Knut'un Amerika'ya gitmek istediğini öğrenince bu aile, Knut'a yol parası dört yüz kron ödünç verdi. O da, hemen İngilizce öğrenmeye koyuldu. Ünlü yazar Björnson'a gidip ondan bir tavsiye mektubu aldı. 1882'de Knut, Amerika'ya gitmişti.

Amerika'da Björson'un mektubu bir işe yaramamıştı. Burada kimse onu tanımıyordu. Henry Johnson adında bir öğretmenle ahbap olup ondan İngilizce dersleri aldı. Onun kütüphanesini taradı. Özellikle Mark Twain onu etkilemişti. Önceler Norveççe daha sonra da, İngilizce konferanslar hazırladı. Geceli gündüzlü çalışmalardan sonra Minesota'ya geçti ve orada muhasebe işine başladı.

Sağlık problemleri

Arkadaşı Johnson karısıyla bir Avrupa gezisine çıkınca işler Knut'a kaldı. 1884 yazı ile güzü bu şekilde geçti. Bir açık arttırmada yüksek sesle konuşurken göğsünde bir sancı duydu. Öksürük nöbetiyle yere yığıldı. Doktor hızlı ilerleyen verem teşhisi koydu ve ona birkaç aylık ömrü kaldığını söyledi. Knut birkaç ay hasta yattı. Ölürsem Norveç'te gömüleyim diyerek Norveç'e doğru yolculuğa çıktı. Ne kendisinin ne de dostlarının anlayamadıkları bir şekilde yol süresince kendiliğinden iyileşti. Deniz havası iyi gelmişti. Norveç'e döndüğünde bir gazete ile anlaştı. Oraya makaleler yollayacak hiç değilse böylece dinlenecekti. Çalışıyor, yazıyordu. 1885'te Mark Twain ile ilgili bir yazısında imzası Knut Hamsund, bir matbaa hatası yüzünden Knut Hamsun şeklinde basıldı. O da düzeltmeye yanaşmadı. O tarihten itibaren ismi böyle kaldı.

Amerika'ya geri dönüş

Norveç'te işinden ayrılınca tekrar aç kaldı. Bu açlığa bir yıl katlandı. Daha sonra, bir zenginin yardımıyla tekrar Amerika'ya döndü. Amerika'da tramvaylarda biletçilik yaptı. Biletçilik işini becerememişti. Çünkü durakları aklında tutamıyordu. Kitap okumaya daldığı için yolculara haber vermiyordu. Bu yüzden işinden ayrılıp Kuzey Dakota'ya gidip tarlalarda çalıştı.

1887 sonbaharını kapsayan bu çalışmalarda cebinde biraz parayla Amerika'ya ilk geldiğinde kaldığı yerlere döndü. Artık yazmaya başlayabilirdi.

Edebiyata dönüş

Bu sürede Danimarka'ya gitti. Yazmaya azimle başladı.

"Yumruğunu yemedikçe kimsenin bırakıp gitmediği o garip şehir, Kristiania'da aç gezdiğim günlerdeydi. Tavan arasında uyanık yatıyordum. Alt katta bir saatin altıya vurduğunu duydum. Hafif aydınlanmıştı ortalık; insanlar merdivenleri inip çıkmaya başlamışlardı..." diyordu büyülenmişliğiyle.

Kağıtları üst üste yığıyor sürekli yazıyordu. Ne yazdığını iyi biliyordu. Açlık romanıydı bunlar. Yazdığı kısımları Politiken gazetesi yazı işleri müdürlerinden Edvard Brandes'e götürdü. Brandes bu karşılamayı daha sonra şöyle anlatıyordu: "Ondan daha düşkün bir başka insan pek az görmüşümdür. Düşkünlüğü elbisesinin yırtık pırtık olduğundan değildi. Ya o yüzü! Çok uzundu müsveddeler. Kendisine geri veriyordum ki, birdenbire kelebek gözlüğü gerisinde gözlerindeki ifadeyi gördüm."

Behçet Necatigil tarafından dilimize çevrilen "Göçebe" adlı kitabını ise elli yaşlarında tamamlamıştır. Üç bölümlük büyük romana yazarın verdiği genel isimdir. İlk kitap "Sonbahar Yıldızları Altında" 1906'da, "Hüzünlü Havalar" 1909'da, "Son Mutluluk" 1912'de Göçebe'de toplanmıştır ve yazarın ağzından anlatılmıştır. Bu defa kitabında evliliğin zor temasını işlemeye yönelir.

* 1920 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır.

Ülkesi Norveç işgalinden önce başladığı Nazi taraftarlığını, ülkesinin işgali sırasında da devam ettirmesiyle ünü ciddi şekilde lekelenmiştir. Aldığı Nobel ödülünü 1943 yılında Goebbels'e göndermiştir. Savaş sonrası hesaplaşma mahkemelerinden "akli denge" sebep gösterilerek muaf tutulmuş ama akıl hastanesine kapatılmış, daha sonra da savaş sırasında propaganda suçu nedeniyle büyük para cezasına çarptırılmıştır. Bu süreçte başına gelenleri tek otobiyografik ve en son eseri "På gjengrodde stier" (Ot bağlamış patikalarda) kitabında anlatmıştır. Kitabın son cümlesi "Yüksek mahkeme suçlu buldu, yazarlığıma son veriyorum" şeklindedir.

19 Şubat 1952 yılında, 92 yaşında banyoda ölü bulundu. Cenazesi yakılmıştır.

Norveç'te savaştan 50 yıl sonraki nesiller, savaş sonrası hesaplaşmaları orantısız bulup, Hamsun'a daha bir anlayışla ve sahip çıkarak yaklaşmaktadırlar. 2009 yılında doğumunun 150. yılı Hamsun yılı olarak kutlanmıştır. Adı okullar, sokaklar, heykeller ve başka vesilelerle yaşatılmaktadır. Hakkında bir müze (Hamsunsenteret), bir film (Hamsun 1996) ve bir televizyon dizisi (Gåten Knut Hamsun) yayınlanmıştır. Savaş sırasındaki tutumunun onun erken oluşmuş İngiltere ve Amerika karşıtı tavırları ve eserlerinin ilk Almanya'da tutulması sebebiyle olduğu kanaati kabul görmeye başlamıştır.

ESERLERİ

* Açlık

* Pan

* Göçebe

* Victoria

* Rosa

* Gizemler

* Hilâlin Altında

* Segelfoss Kenti

* Toprağın Bereketi

* Otların Bürüdüğü Patikalarda

* Sonbahar Yıldızları Altında

* Dünya Nimeti

* İstanbul'da İki İskandinav Seyyah

* Uçarı


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler