Orhan Karaveli’nin ardından...

Yaz sıcağında, yeni bir kitap hem de düşüp kaburgası kırıldıktan sonraki ilk görüşme. Salgına ve üstüne geçireceği yeni rahatsızlığı bilmeden geçirilen tam da adı zaman denilen mekânda, “an”ın kıymetini bilerek, fıskıyelerin oturduğu evin bahçesini nemlendirdiği ve kendisinin “Burası daha güzel, eve kapanıp kalmayalım” dediği yerdeyiz. Ve iyi ki de oradayız.

Yayınlanma: 26.03.2023 - 04:00
Orhan Karaveli’nin ardından...
Abone Ol google-news

Sonrasında birkaç hastane odasında telefonla görüştüğümüz, görüşemediğim noktada yakın dostları; büyüklerimiz başta Adnan Binyazar ve Dr. Tuncay Özverim ile haberini aldığımız, meslektaşımız, büyüğümüz Ata yadigarımız sevgili Orhan Karaveli. Bugün evine çok yakın bir camiden uğurlanacak. Kendisi ile yaptığım kayıt anında ezan okunuyor, biz ramazan ayı içindeyiz, o gün Adnan Binyazar’ın da içinde olacağı bir organizasyonu planlamıştık ama Almanya’dan yeni geldiği ve yorgun olduğu için sonraya kalmıştı. Sonraya kalıveren işleri pek tavsif etmem. Tez canlı olmamdan mı yoksa iç sesimi dinlememden mi, bilemiyorum.

NÂZIM HİKMET SÖZÜ

Karşımda taze ağır bir ameliyattan çıkmasına rağmen sabahın erken saatinden kalkıp hazırlanmış, duşunu almış, bayram günü gibi giyinmiş ve bir kadına nasıl davranılması gerektiğinin bilinci ve bunu da sözleri ile etrafına öğreterek geliyor. Üstelik ilk kez de yapmıyor bunu. Çünkü o beyefendi bir insan. Yanında tarih, yaşanmışlıklar, edebiyat ve insanlık ile bezenmiş zarafeti görüyorsunuz. Defalarca sohbetini dinlediğim Orhan Karaveli ile bahçede, pasta yerken sohbet ediyoruz. Termostan çay servisi yapıyorum, yardımcısı ile ben. Dr. Tuncay Özverim ise yeni kitabı Nâzım ve Vera’yı bir araya getirebilmenin düşünden yükseliyor, cümlelerimizde. Ansızın, Orhan Karaveli, o tarihi cümleyi iki kişinin şahitliğinde aktini kılıyor. Bana bir gazeteci olarak güvenmesi şerefinin dışında, kızı gibi saran babacanlığı, yaşamım boyunca beni, ben yapan değerlerim üzerinden yükselecektir. Tıpkı tüm diğer canlarım gibi. “Bunu senin yapacağına inancım tamdır. Sana güveniyorum. Gereken her yere, kişilere söyledim. Bu benim için çok önemli ve en son Sayın Kılıçdaroğlu ile yakın zamanda telefonla görüştüğümde ‘İktidara geldiğimizde söz, biz, Nâzım’ı alıp ait olduğu memleketine İstanbul’a getireceğiz. Ve Taksim’de, Gezi Parkı’nın olduğu alana yerleştireceğiz’ dedi. Vatan hasreti ile yaşamayacak! Bu Nâzım’ın en büyük arzusuydu. Bunu yaşatmaya çalıştım. Sen, bunu takip edeceksin, sana da benim vasiyetimdir. Nâzım, yeter hasret çekti” demişti. 2021 yazında, İstanbul, Ataköy’de.

Seçime doğru giderken ne önemli bir sorumluluk var sırtımızda. Hayat, sorumluluklarımız ile yükselmiyor mu? Sustuklarımız ve sahip çıktıklarımız. Bana güvenini boşa çıkarmayacağım, o an orada sözüm, sözünüzdür. Vasiyetiniz, Atatürk temelleri üzerine kurulu eşsiz Türkiye Cumhuriyeti üzerine aydınlıkla yükselecektir.

Başımız sağ olsun.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler