Venedik’ten ödüllü ‘Kürtaj’ filmi bu hafta vizyona girenler arasında öne çıkıyor

Sevişmek, duygu ve arzular sanki hep erkeğin hakkı. Gelişecek sonuçlardan korunmak da sanki sadece kadının sorumluluğu. Erkek ne yaparsa elinin kiri, kadın yaparsa namus meselesi!

Yayınlanma: 05.02.2022 - 02:00
Venedik’ten ödüllü ‘Kürtaj’ filmi bu hafta vizyona girenler arasında öne çıkıyor
Abone Ol google-news

Tüm bu tabular üzerine Atıf Yılmaz çok iyi filmler yaptı, çok cesur sahneler o dönemde çekildi. Karşımızda bir Fransız filmi, yıl 1960’lar, kürtajın henüz yasak olduğu dönemde, üniversitede yazar olmak için edebiyat okuyan 20 yaşındaki genç kız farklıdır ve kasaba hayatından okuyarak çıkmak istemektedir. Başarılı ve farklı olması hemcinsleri kadar herkesi zorlar. İstemeden hamile kalması ve bu hayallerini zora sokması, ona hayatının en zor günlerini yaşatacaktır. 

ROMANDAN UYARLAMA

Fransız yazar, Annie Ernaux’nun aynı adı taşıyan ve kendi yaşamöyküsü olan romanından uyarlanan “L’evenement” Türkiye’de gösterildiği adıyla “Kürtaj” ile savaş sonrası toplumsal mimarinin şekillendiği ama bir türlü yerli yerine oturamayan, kadın haklarına vurgularla betimlenmiş, yönetmenin mavi kostümlerle çektiği, son derece etkileyici bir film. Üniversiteli, siyaset okuyan gençler ile edebiyat okuyanların görüşleri, komünist düzene karşı “Arkadaşım komünistti ama katil değildi” diyerek, sosyal devlet düzenine bakıştaki eksiklik, sancılı geleceğe geçişlerle serpilmiş. Film boyunca kadınların istekli ya da zamansız doğurganlıklarının nelere mal olabileceği ihtimallerini de sunmakta.

Kürtaj neden yasak? Ve hâlâ neden bütün kavgalar kadın bedeni üzerinden yürütülür? Neden hep kadın acı çekmek zorunda? Türkiye şartlarında kadınların öldürülüp çöp bidonlarına parça parça edilerek atıldığı bir sisteme, normal olan bir hakkı nasıl anlatabiliriz? Hiç susmadan ve elbette önce sanatla!

USTAOĞLU’NDAN DİWAN’A

2012 yapımı, Yeşim Ustaoğlu’nun usta filmlerinden biri olan “Araf”ta, âşık olup bunun bedelini tuvalette çocuğunu düşürmek zorunda kalarak ödeyen genç kızın hikâyesi yeniden karşımızda. Bu kez hastane tuvaleti değil üniversite yatakhanesinin tuvaleti. Filmdeki bazı gerçekçi sahneler yüzünden gösterimi gerek Venedik’te,gerek Antalya Film Festivali’nde bazı seyircilerin bayılmasıyla kesilen gösterim, yaşanan dramın da büyüklüğünün kanıtı. Söz konusu istenmeyen bir hamilelik ise kadının yanında bu olayın diğer sorumlusunun olması gerekmez mi? Erkek çoğu zaman yanında olmadığı gibi, olsa da olayın acısını ve travmasını yaşamaz. Kadın ise bunu ömrü boyunca unutmaz. 1960’ların Avrupasında kürtaj yasak, hatta sözde bilim insanlarının, çocuğu istemeyen anne adaylarına düşürsün diye verdiği ilaçlar aslında embriyoyu güçlendiriyor! Bizde ise kadın, yasalarda olmasına rağmen tıbbi zorunluluk olmadan uygulanmayan kürtaj hakkıyla her şartta doğurmaya hatta tecavüzcüsüyle evlendirilmeye mecbur bırakılır. Fransız “Kürtaj” filminde, eğitimini tamamlamakta direnen bir kadın profili çıkıyor karşımıza. Kimse yanında olmadığında bile tek başına ayakta durabilmek zorunda. Zaten üniversite amfisinde yazılan son kompozisyon filmin mesajını önemli şekilde veriyor, Victor Hugo’nun sözleri ile:

“Saygınlık, bizde kalsın gerisini bağışlarız. İnanç, direniş ve yokluk ile.”

Filmin başarısında oyuncusu Anamaria Vartolomei’nin de payı büyük. Genç oyuncu, hem acısını hem yaşadığı dehşeti tam anlamıyla yansıtıyor. Yönetmen: Audrey Diwan. Oyuncular: Anamaria Vartolomei, Kacey Mottet. 78. Venedik Altın Aslan ve FIPRESCI Ödülleri.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler