Pessoa’nın izini sürmek

Derler ki ne Pessoa Lizbonsuz ne de Lizbon Pessoasız olabilirdi…

Yayınlanma: 25.06.2023 - 03:00
Pessoa’nın izini sürmek
Abone Ol google-news

Lizbon için “Evim, benim tatlı evim” diyen Fernando Pessoa, kitapçı vitrinlerinde, bir lokantanın duvarında, ikinci el dükkânlarında veya bir meydanın tam ortasında karşınıza dikiliverir. Campo de Ourique Mahallesi’nde kafanızı öne eğmiş yürürken düşüncelerinize ortak olan bir silüet fark edersiniz; Pessoa’nın bıyıklı ve şapkalı tipik görüntüsüyle kaldırıma tasvir edilmiş oklar sizi şairin son on beş yılını geçirdiği eve davet eder.

DÜŞÜNCELERLE DÖŞELİ BİR EV

Güney Afrika’da geçen çocukluk ve gençlik döneminin ardından kesin dönüşle Lizbon’a gelen Fernando Pessoa, 1920-1935 yılları arasında annesi ve erkek kardeşleriyle birlikte Coelho da Rocha Sokağı’ndaki evde yaşadı.

1993’ten beri müze olarak ziyaret edilebilen binanın dış cephesi klasik Pombal Planı’nın bir örneğini teşkil ediyor. Mimar Daniela Ermano tarafından geliştirilen tasarıma uygun olarak yalnızca orijinal cephe, birinci kata çıkan merdivenler ve aile dairesinin iki odası değişmeden bırakılarak tamamen yeniden inşa edildi.

Şairin eserlerine ve yaşamına dair gerçekçi bir panorama sunan Casa Fernando Pessoa genel hatlarıyla üç ana bölümden oluşuyor; bir sergi salonu, kütüphane ve “ev”.

Üçüncü kattan başlayan müzede ziyaretçileri modernist ressam Almada Negreiros’un 1954’te yaptığı farklı boyutlarda yoğunlaşıp seyrelen kırmızısıyla insanı kendine çeken bir Fernando Pessoa portresi karşılıyor. Bu resimde Pessoa elinde sigarası, boş bir kâğıdın başında düşünceli bir şekilde uzaklara dalmıştır. Masanın köşesinde Pessoa’nın arkadaşlarıyla birlikte çıkardığı edebiyat dergisi Orpheu kapağı kapalı bir şekilde durur. Huzursuzluğun Kitabı’nda “Anlamak için kendimi yok ettim” diyen Pessoa’nın tüm yaşamı boyunca hiçbir şey istememeyi, hiçbir şey olmamayı, kendini yüzlerce kez seyrelterek yok etmeyi arzulayışı bu resimde dramatik bir düşünce sahnesine gelişigüzel yerleştirilmiş nesnelerin basitliğinde gizleniyor. Bu katta ayrıca ünlü Portekizli ressam Júlio Pomar’ın çizimleri ve Pessoa’nın hayatı boyunca yarattığı heteronimlere atıfta bulunan bir ayna enstalasyonu yer alıyor.

İkinci kat şairin şahsi kütüphanesinin bir kısmını içeriyor. Shakespeare soneleriyle Richard Austin Freeman’ın hikâyeleri yan yana... Biraz ilerisinde Victor Hugo’nun Deniz İşçileri romanı ve Aldous Huxley’nin Spinoza, Baudelaire, Pascal üzerine yazdığı makalelerden oluşan “Do What You Will” kitabı sırt sırta vermiş. H.G. Wells’in kalın ciltli öyküleri, Walt Whitman’ın işlemeli zarif baskıları, Bernard Shaw’ın bütün oyunları ve belki de kütüphanenin en geniş külliyatını oluşturan Molière, şairinin “Hiçbir şey istememenin mutluluğunu yaşadığı” bir dünya inşasının ardındaki dayanıklı sütunları oluşturuyor.

“Ev” bölümünü içeren birinci kat kişisel eşyalar, elyazmaları, mobilyalar ve Pessoa’nın hayat hikâyesine dair fotoğraflar ve kısa belgesel videolarıyla sona eriyor. Fiziksel ve zihinsel temasın başarılı bir şekilde sağlandığı müze 2021 yılında “En İyi Portekiz Müzesi" ödülünü kazandı.

PESSOA’NIN KİŞİLERİ

Portekizcede “kişi” anlamına gelen “Pessoa” kelimesinin şairin soy ismi olması, farklı stillerde yüzden fazla belirli edebi kişilikleri ve özellikleri olan kurgusal yazarlar yaratmış şairle ilgili sembolik bir tesadüf olarak karşımıza çıkıyor. Heteronimler Fernando Pessoa için dış dünyayla ilişki kurabilmenin yoluydu. Onları yalnızca birer takma ad olmaktan çıkaran şey her birinin özgeçmişiyle ve kişilik yapısıyla uyumlu olacak şekilde ironik, kışkırtıcı, alışılmadık metinler kaleme alabileceği bir biçimsel özgürlük alanı inşa etmesi oldu. Belki de ancak bu sayede “Heyecanlardan ve düşüncelerden uzak o hayatı, heyecanların düşüncesiyle ve düşüncelerin heyecanıyla” yaşayabiliyordu.

[email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler