Bakanlığın İzmir'i yakan planları: Zemin etütsüz imar anayasası!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2015 yılında yayınlanarak yürürlüğe giren 100 bin ölçekli çevre düzeni planları İzmir için büyük tehlike olmaya devam ediyor. Fay hatlarının gösterilmediği ve planlara esas jeofizik ile jeolojik etütler yapılmadığı düzenleme ile bölgenin deprem riskine bakılmadan yapılaşmaya açıldı. On binlerce yeni yapı inşa edildiği kent için halen imar ve yapılaşma izinleri verilmeye devam ediliyor.

Yayınlanma: 20.02.2023 - 10:42
Bakanlığın İzmir'i yakan planları: Zemin etütsüz imar anayasası!
Abone Ol google-news

Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve toplam 10 ilde etkili olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler tartışılırken, afet öncesi tedbirler bir kez daha tartışma konusu oldu. Bilim insanlarının özellikle dikkat çektiği konulardan olan yapılaşmalar için uygun zemin seçimi ve doğru imar izinleri bir kez daha gündeme gelirken, İzmir’de yaşanan manzara depremin ardından yaşanan yıkımın benzerine davetiye çıkartıyor.

Kentin imar anayasası olarak kabul edilen ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2015 yılında yayınlanarak yürürlüğe giren 100 bin ölçekli çevre düzeni planları İzmir için yaklaşan büyük tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi. Fay hatlarının gösterilmediği ve planlara esas jeofizik ile jeolojik etütler yapılmadığı gerekçesiyle geçmişte meslek odaları tarafından defalarca yargıya taşınan düzenleme doğrultusunda henüz deprem riski taşıyıp taşımadığı dahi bilinmeyen onca yeni alan 7 yıldır yapılaşmaya açıldı, on binlerce yeni yapı inşa edildi. Halen yürürlükte olan planlara dayanarak imar ve yapılaşma izinleri verilmeye devam edilirken, yerleşim izni verilen yerlerde fay hattı olup olmadığı ise bilinmiyor.

ŞEHİR PLANCILARI ODASI KARŞI ÇIKTI

Son olarak Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nin açtığı iptal davasıyla gündeme gelen ve belediyeleri dinlemeden, meslek odalarının itirazlarını dikkate almadan yapılan planlar sadece riskli alanların yapılaşmaya açılmasına değil, orman ve tarım arazileri ile sit alanlarının azalmasına, kentin altın değerindeki yeşil alanların bir bir ranta kurban edilmesine sebep oldu. 

Jeolojiye uygun planlar ve yapılaşmanın mümkün olduğunun altını çizen Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nin açtığı davada başlıca itiraz gerekçesi olan ve kentteki olası bir büyük depremde yeni yıkımların önünü açan tedbirsizlik, sunulan dava dilekçesinde şu ifadelerle uyarı konusu olmuştu: “Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün planlamaya esas jeolojik, jeoteknik ve mikro bölgeleme genelgesine göre planlamaya esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporları mecburi olarak hazırlanmalıdır. İlgili genelgede belirtildiği gibi jeolojik, joteknik etüt raporları hazırlanması gerekmektedir. Plan hükümlerinin ilgili maddelerinde belirtilen alt ölçekli planlar için hazırlanması gereken jeolojik, jeoteknik etüt raporları, esasen hazırlanması gereken çevre düzeni planındaki raporlarının yerine kullanılamaz. Ayrıca, 1. derece deprem bölgesi olan İzmir’e ilişkin hazırlanan planlarda zorunlu olarak yapılması gereken jeolojik-jeoteknik etüt raporlarının hazırlanmaması ve dolayısıyla yapısal jeolojinin planlar üzerinde de yer almaması planda fay hatlarının gösterilmemesine neden olmuştur. İmara açılan gelişme alanları, konut alanları, sanayi alanlarının altında fay hattı bulunup bulunmadığı bilinmemekte ve bu şekilde belirlenmiş yerleşmeye açılacak alanlarda telafisi mümkün olmayacak sonuçlara gidilmesine olanak veren bir durum söz konusudur.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler