Gezi Davası tutuklularının aileleri Cumhuriyet'e konuştu: '1 yıldır hâkim bekliyoruz'

Gezi Davası kapsamında haklarında 18'er yıl hapis cezası verilen Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Can Atalay, Mücella Yapıcı, Mine Özerden ve Çiğdem Mater 25 Nisan 2022’den bu yana, müebbet hapis cezası verilen Osman Kavala 2000 günü aşkın süredir tutuklu. Cezaevinde bir yılı dolduran tutuklu yakınları yaşadıklarını Cumhuriyet Gazetesi’nden Beste Çelik’e anlattı.

Yayınlanma: 25.04.2023 - 13:15
Abone Ol google-news

Gezi Davası tutukluları bugün cezaevinde tam 1 yılı doldurdu. Tutuklu aileleri ayın üç haftası kapalı, bir hafta da açık görüşe giderek yakınları ile cezaevinde görüşüyor. Cumhuriyet Gazetesi’nden Beste Çelik’e konuşan tutuklu aileleri, bu 1 yılın nasıl geçtiğini anlattı. 

"GERÇEK BİR HÂKİMLE KARŞILAŞMAYI BEKLİYORUZ"

Mücella Yapıcı’nın kızı Cansu Yapıcı:

“Benim annemle klasik anne kız ilişkisinin dışında biz meslektaşızdır, gezide de birlikteyizdir, ev arkadaşıyızdır, birlikte hareket ederiz her zaman. Onun 1 yıldır yokluğu hepimizi zorladı. Özellikle güzel günlerdeki eksikliklerden bahsedilir, yılbaşları bayramlar ama özellikle deprem zamanı çok zordu. Mesleki olarak tüm deneyimlerini tüm birikimlerini kullanabilecekleri ve topluma çok ciddi derecede yardımcı olabilecekleri durumlarda hareket edememek, bir şey yapamamak annem için ve arkadaşlarım için çok zordu. Bize ilk görüşte, 'Cezaevinde kapılar elle açılıyor, herhangi bir deprem olması durumunda burada ciddi can kayıpları olabilir' dedi. Zaten içeriye girdiğinden beri cezaevinin mekansal araştırmasını yürütüyor. Annem ilk çıktığında deprem bölgesine gitmek istiyor. Onun dışında bizim duruşmalar öncesi ya da stresli olduğumuz zamanlarda Burgazada'ya denize gideriz. Onu yapmanın hayalini kuruyorum. Ama esas olarak, Gezi'de öldürülen çocuklarımızın katillerinin yargılanması için mahkeme mahkeme senelerce gezdik. Gerçek Gezi Davası kaybettiğimiz bu arkadaşlarımızın katillerinin yargılandığı dava olacak. Annemle o süreci beraber görmek isterim."

Hakan Altınay’ın eşi Hande Altınay:

“Bizim haklı olduğumuzu muhalefetinden iktidarına herkes biliyor. Bu davanın içindeki sanıklar ve aileleri olarak birbirimize dayandık, 1 yılı beraber göğüsledik. Henüz bu dava gerçek bir hakim görmedi. Onun için biz aslında 1 yıldır da önceki 4 yılla beraber gerçek bir hakimle karşılaşmayı bekliyoruz. Dosyamızı okuyacak bir hâkim bekliyoruz. Özlediğim şey, sıradan bir aile olarak evde olma hali. Ege 1 yıldır her cuma günü sabahın dokuzunda bir saat babasını görmeye cezaevine gidiyor. Bunu söylemek benim içimi acıtıyor. Perşembe günü 3. yaş gününü babasıyla açık görüşte kutladı. Ama bu süreci hiç olumsuz yaşamadı. Çünkü Silivri'ye gittiğinde çok büyük bir sevgi çemberi içinde oluyor. Ege için Silivri kötü bir yer değil, babasını gördüğü yer. Ama Hakan'la kaybettiği her gün her dakika için yas tutuyorum. Onun için bu kötülüğü hiç affetmeyeceğim ve umarım hesaplaşacağız.”

(Hakan Altınay ve ailesi)

Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman:

“Demokrasinin yeniden tesis edilmesine, hukukun yeniden tesis edilmesine, bir çeşit katkı sağlayacaksa yaşadığımız şey, biz bu mücadeleyi bu kararlılığımızla sürdürmeye hazırız. 1 senedir de bunun çok çeşitli şekillerde mücadelesini vermeye devam ediyoruz. Bizim iki tane çocuğumuz var: Hakan ve Hande Altınay’ın oğulları Ege ve bizim kızımız Vera. 1 yıldır, haftada bir kez bir saat babalarını çift cam arkasından telefonla görüşmek zorunda bırakılmaları çok acı. Ama onlar da çok güçlü birer çocuk ve Vera’yı Vera yapan Ege’yi Ege yapan olaylardan birinin bu olacağını düşünüyorum.”

(Tayfun Kahraman ve ailesi)

"DEVLETİN DAĞITAMADIĞI YARGI SÜRECİ..."

Çiğdem Mater’in eşi Murat Utku:

“Biz birbirimizden devletin iyi dağıtamadığı yargı süreci sonunda ayrı kaldık. Hepimizi tuhaf bir yalnızlığa sürüklediler. Çiğdem ve diğer arkadaşlarımız içeride o yalnızlığı yaşıyor, bizler de dışarıda bu yalnızlıkla baş etmeye, bir çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bu yaşadıklarımızla ilgili bir proje üretmeyi düşünüyorum ama henüz proje safhasında olduğu için şu an dillendirmek doğru değil. Çiğdem zaten Bakırköy Cezaevi'nde kafasındaki projeleri hayata geçirmek üzere çok yoğun bir faaliyet sürdürüyor. Oradan eminim çok iyi senaryolar, makaleler ve kitaplar çıkacak.”

Can Atalay’ın babası Mustafa Atalay:

“Biz 1 yıldır çok uzağız ama oğlumuz çıktığında biz yine ona hasret olacağız çünkü o Hatay'da çalışacak. Can, çok iyi bir imar hukukçusudur. Hatay'da yapılan hukuksuzluklara, plan prensiplerine aykırı olan işlere hem fiili hem hukuki olarak müdahale edecek.”

Can Atalay’ın annesi Şükran Atalay:

“Bu bir yıl çok zor geçti. Biz günde üç kere telefonla konuşurduk. Benim bir tane evladım var, onun üstüne evlat istemedim. İyi eğitim vermeye çalıştım, iyi insan olmasını sürekli öğütledim, sevgi içinde büyüdü Can. Can tuttuğu eli bırakmaz, her zaman böyleydi. Hatay’da da öyle olacak.”

(Can Atalay ve ailesi)

Mine Özerden’in kızı Su Özerden:

“Bir senemizi doldurduk. Ayın 3 haftası kapalı 1 hafta da açık görüş oluyor. Görüşmelerimiz 30-35 dakika sürüyor. Bu sürede derin bir konuşma yapmak çok zor. Annemle oturup konuşmayı özledim, çıktığında en çok onunla oturup kahve içmek istiyorum. Bu sürecin kurtarıcı yönlerinden biri Çiğdem'in ve Mücella'nın ailesi ile tanışma, her hafta görüşe gitme imkanımız olması. Tahmin etmediğimiz dostluklar geliştirdik, orada bir aile oluştu. Annemler cezaevinden bize moral dağıtıyor.”

 


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler