Kahramanmaraş depremleriyle ilgili film ve yarışma tepkilerin odağında: ‘Acılara saygı duyulmalı’

Cumhuriyet tarihinin en büyük yıkımı yaşayan bölge insanı, maddi ve manevi birçok sorunla uğraşmaya devam ediyor. İlk olarak geçtiğimiz haftalarda çekimine Hatay’da başlanan “Şahsi Meselemiz” filmi duyurulmuş, Hatay halkı bu girişimi “fırsatçılık ve saygısızlık” olarak değerlendirerek tepki göstermişti. Tepkiler üzerine filmin çekim yeri değişmiş ancak yapımcı firma projesinden geri adım atmamıştı. Sonrasında ise İnönü Üniversitesi ve Memur Sendikaları Konfederasyonu(Memur-Sen) ile Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) para ödüllü öykü ve deneme yarışması düzenleyeceklerini açıklamıştı.

‘BU AŞAMADA OLUMSUZ ETKİ YARATIR’

Başta Hatay olmak üzere oluşan tepkiler sonrası Hatay Barosu, Hatay Tabip Odası, Hatay Akademik Psikologlar Derneği ve Sağlık Emekçileri Sendikası bir araya gelerek basın açıklamasında bulundu. Facianın yarattığı enkazın henüz kaldırılmadığına dikkat çekilen açıklamada, bölgede yaşayan insanların acılarına dönüp bakabilecekleri güvenli bir yaşama henüz kavuşulmadığını anımsatıldı. Özellikle Hatay’da insanların hala barınma, ulaşım, iş/işsizlik, temiz hava ve su, eğitim ve yeterli sağlık hizmeti almakla ilgili ciddi sorunlarla boğuşurken gündemin yarışmalara kaydırılmasının yaralayıcılığının altı çizildi.

“İnsanların acılarının kaydının tutulmasının, yaşananlarla ilgili bir bellek oluşturulması elbette sağaltıcı etkiye sahiptir. Her ne kadar yazmak travma ile baş etmede değerli bir araç olsa da barınma, beslenme, sağlık, belirsizliğin giderilmesi gibi güven duygusu veren koşullar sağlanmadan iyileşme olmaz” denilen açıklamaya şu sözlerle devam edildi:

"Aksine bu sorunların görmezden gelindiği, bu yarışmaları düzenleyenlerin duyarsız olduğu ve asıl önemli olanın iyileştirmek değil popülist bir yaklaşımla acılardan bireysel/grupsal fayda sağlamak şeklinde algılanmasına ve salgılanan bu duyarsızlık nedeniyle bir kere daha yararlanmaya neden olabilir.

‘YURTTAŞLARA VE YETKİLİLERE ÇAĞRIMIZDIR’

Çok sayıda insan travmanın şoku nedeniyle kaybettiklerinin acısıyla yeni yeni yüzleşmeye başlamıştır. Böyle bir süreçte toplumun ve iyilik yapmak isteyen bilim, sanat edebiyat insanlarının çok duyarlı olmasını ve buradaki insanları anlayabilmek için şehrimizi ziyaret etmesini öneriyoruz. Şehrin fiziki koşullarının iyileştirilmesinin yıllar alacağı öngörülüyorken bu kadar eksikle insanların 9 ay gibi kısa bir zamanda yaşadıkları bu çok boyutlu ve süregiden kayıpla baş ettiğini düşünmek duyarsızlık ya da kötü niyet değilse düpedüz saflıktır.

Halkı ve toplumu depremi yaşayan insanların acılarına saygı duymaya, onları anlamaya ve devletin koruyucu mekanizmalarını harekete geçmeye davet ediyor, bu tür faaliyetlerin çok dikkatli şekilde, bilimsel yaklaşımla desteklenerek ve uygun zamanlarda yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi halde bu yoğun acılarla yüklü hikayeler hem yazanları hem de okuyanları ezecek, onlara duygusal ve fiziksel olarak kalıcı zararlara yol açacaktır.”