Maden faciasının yaşandığı İliç'teki en büyük risk sadece siyanür değilmiş: Cıvaya da izin verilmiş!

Erzincan İliç’te siyanürle altın ayrıştırılan ve dokuz emekçinin göçük altında kaldığı maden işletmesine cıva üretimi için de izin verildiği ortaya çıktı. Türkiye’nin Anagold şirketi ile yaptığı sözleşmede taraf olduğu uluslararası anlaşmayı göz ardı ettiği belirtildi. Bölge için ağır metal tehlikesi gündemde.

Yayınlanma: 24.02.2024 - 03:00
Maden faciasının yaşandığı İliç'teki en büyük risk sadece siyanür değilmiş: Cıvaya da izin verilmiş!
Abone Ol google-news

Erzincan İliç’te, 13 Şubat’ta Anagold’a ait madende meydana gelen heyelanda siyanürlü toprak altında kalan 9 madenciye hâlâ ulaşılamazken iktidarın uluslararası sözleşmelere uymadığı da ortaya çıktı. Tıbbi jeoloji uzmanı Dr. Eşref Atabey, Türkiye’nin 2014’te taraf olduğu Minamata Sözleşmesi’ne karşın İliç’te cıva üretimine de izin verildiğine dikkat çekti. 

ÜRETİMİ YASAKLANMALIYDI

Dr. Atabey, İliç Çöpler bölgesindeki altın madeni alanını tıbbi jeolojik yönden Cumhuriyet’e değerlendirdi. Atabey, süresi 2026 yılında dolacak olan 847 sayılı ruhsatla bölgede altın, gümüş, bakır ve cıva üretim izni verildiğini vurguladı. Zehirli (toksik) bir madde olan cıvaya neye göre izin verildiğinin bilinmediğini belirten Atabey, “Çevre ve insan sağlığı açısından olumsuz etkileri olan cıva, en tehlikeli ağır metallerdendir. Toprak ve suya çökelir ve sonuçta beslenme zincirine girerek canlı yaşama zarar verir” dedi. 

Japonya Minamata’da 1950-60’lı yıllarda yaşanan büyük çaplı cıva zehirlenmesinin ardından Minamata Sözleşmesi’nin gündeme geldiğini, Türkiye’nin bu sözleşmeye 2014’te taraf olduğunu, Cumhurbaşkanlığı kararı ile de 2022’de sürecin tamamlandığını anlatan Atabey, “Sözleşme kapsamında ülkelerin cıva içeren ürünlerin üretim, ithalat ve ihracatını yasaklamaları ve bunlara ilişkin atıklarını etkin bir şekilde bertaraf etmeleri gerekiyor” ifadesini kullandı. Eşref Atabey, bölgede yaşananlar nedeniyle herkesin siyanüre odaklandığına, riskin bu zehirli madde ile sınırlı olmadığına dikkat çekti. 

‘KANSER VAKASI ARTABİLİR’

Atabey, bölgede kayaçların sökülüp kırılıp küçük tane boyutlarına indirgendikten sonra siyanür başta olmak üzere birtakım kimyasallarla altının alınması yöntemi uygulandığını belirterek “Sülfürce zengin minerallerin bozulması sonucunda yeraltı sularında oksitlenme, yüksek sülfat derişimi, asidik ortam, iz elementlerden nikel, kurşun, çinko, bakır, arsenik ve kadmiyum artışı olabilir” ifadelerini kullandı. Bunlardan zehirli madde olan arseniğin uzun süre litrede 10 mikrogramın üzerinde içilmesi durumunda akciğer, mesane, deri, böbrek ve karaciğer kanserleri, egzama, foliküler dermatit, ülserler ve saç dökülmesi ve keratozis olabilmektedir” değerlendirmesini yaptı.

Atabey, İliç bölgesi için uranyum, asbest tehlikesi bulunduğunu, ayrıca cevherli kayaçlar içinde kuvars ve kristobalit mineralleri nedeniyle de slikozis hastalığına yol açabileceğini dile getirdi.

Atabey, İliç benzeri işlemlerin yapıldığı alanlarda bakır, kurşun, çinko, gümüş, molibden, antimon, bizmut, kobalt, mangan gibi ağır metallerin birçok yaşamsal sağlık sorunlarına yol açma riski olduğuna da dikkat çekti.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler