Polisin sert müdahalesi gündem olmuştu: AKP-Furkan Vakfı geriliminin arkasında ne var?

İslamcı Furkan Vakfı’nın Adana’daki eylemine polis sert şekilde müdahale etti. Bakan Soylu, polisin orantısız güç uyguladığını kabul ederken Furkancılar, Soylu'nun istifasını istedi. İktidar-Furkan Vakfı geriliminin arkasında ne olduğunu SOL Parti Başkanlar Kurulu üyesi Önder İşleyen ve İlahiyatçı, Felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz, Cumhuriyet'e anlattı.

Yayınlanma: 22.03.2022 - 15:35
Polisin sert müdahalesi gündem olmuştu: AKP-Furkan Vakfı geriliminin arkasında ne var?
Abone Ol google-news

Alparslan Kuytul’un başında olduğu ve gerici söylemleriyle bilinen Furkan Vakfı üyelerinin önceki gün Adana'da yapmak istediği yürüyüşe polis ekipleri çok sert müdahale etti. Plastik mermi ve biber gazı kullanılan müdahalede, kameralara yansıyan şiddet görüntüleri kamuoyunun gündemine oturdu.

KUYTUL GÖZALTINA ALINDI

Eylemlere katılan Furkan Vakfı Kurucusu Alparslan Kuytul da gözaltına alındı. Kuytul'un polis müdahalesi sırasında bir depoya sığındığı ve burada gözaltına alındığı öğrenildi.

SOYLU'NUN İSTİFASINI İSTEDİLER

Furkan Vakfı'nın paylaştığı görüntülerde eylemcilere cop, biber gazı ve plastik mermilerle müdahale edilirken, vakıf sosyal medyadan paylaştığı ifadelerde, “Emniyete hukuksuz talimat veren Bakan istemiyoruz! Soylu’nun talimatıyla gözü dönmüş polisler Furkan Hareketi mensuplarını adeta cop yağmuruna tuttu! Muhalif sesleri susturan Bakan istemiyoruz!” ifadelerini kullandı.

ORANTISIZ GÜÇ KABUL EDİLDİ

Yaşanan olaya ilişkin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da açıklamada bulundu. Polisin orantısız güç uyguladığını kabul eden Soylu, şu ifadeleri kullandı:

“Yıllardır her hafta yasadışı gösteri yapan Kuytulcular, tüm uyarılara rağmen bugün Adana'da nevruz ile eş zamanlı yasadışı gösteri yapmışlardır. Kuytulcuların uzun zamandır tüm tahrik, hakaret ve istismarlarına güvenlik güçlerimiz hep sabırla orantıyla mukabele etmişlerdir. Ancak bugün, tüm tahrik, hakaret ve istismara rağmen orantısız güç uygulamak bizim yöntemimiz olmamalı idi. Adana Valiliğimizce gerekli soruşturma başlatılmıştır.”

Yaşanan olaylarla ilgili açıklama yapan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da söz konusu görüntüleri kınadı.

AKP-FURKAN VAKFI GERİLİMİNİN ARKASINDA NE VAR?

Söz konusu şiddet görüntüleri kamuoyunun gündemindeki yerini korurken; iktidar ve Furkan Vakfı arasındaki gerginliğin arkasında ne olduğunu SOL Parti Başkanlar Kurulu üyesi Önder İşleyen ve İlahiyatçı, Felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz Cumhuriyet'e anlattı.

'TARİKATLAR ARASI BİR ÇATIŞMADAN ÖTESİ DEĞİL'

"Siyasal İslamcı rejim, tarikatlardan şeriatçı militarist güçlere uzanan bir koalisyon olarak şekilleniyor" diyen SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi İşleyen, "Bu koalisyon aynı zamanda kendi içinde çelişkili ve bir mevzi mücadelesi de veriyor. 15 Temmuz darbe girişimini hatırlarsak iki gerici fraksiyon iktidar kavgasının bir sonucu olarak yaşanmıştı. Bugün de Furkan Vakfı üzerinden yaşanan çelişki ve çatışmalar da rejim içi (tarikatlar arası) bir kavganın ötesinde bir anlam taşımıyor" ifadelerini kullandı.

Son yaşananlarla birlikte devletin, farklı tarikatların kontrolünde olduğunun bir kez daha gün yüzüne çıktığının altını çizen İşleyen, bu durumun Türkiye için büyük risk teşkil ettiğini sözlerine ekledi.

'FURKAN VAKFI'NA MUHALİFLİK ATFETMEK BÜYÜK YANILGI OLUR'

"Bu karşıtlıktan hareketle Furkan Vakfı’nı rejim karşısında konumlandırmak hatta ona muhaliflik atfetmek büyük bir yanılgı olur" ifadelerini kullanan İşleyen, "Furkan da bugün iktidar blokunun içinde konumlanmış ve çatışma içinde olduğu diğer gerici tarikatlardan farklı olmayan bir bağnaz düşünceye sahip" diye konuştu.

'LAİKLİĞE OLAN İHTİYACI ORTAYA KOYDU'

İşleyen, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu son olaylar, rejim içi çatışmanın da ötesinde, Türkiye’nin geleceği açısından büyük bir risk barındırdığını ortaya koymuştur. Ayrıca ülkemizin, tüm tarikat ve cemaatlerin devlet içindeki kadrolarının tasfiye edilmesini içerecek, laikliği temel alan bir dönüşüme ne kadar ihtiyacı olduğunu da daha belirgin hale getirmiştir."

'NEDEN BAŞTAN MÜDAHALE EDİLMEDİ?'

Soylu'nun, "Tüm tahrik, hakaret ve istismara rağmen orantısız güç kullanmak bizim yöntemimiz olmamalı idi" açıklamasını değerlendiren İlahiyatçı, Felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz ise "Açıklama, beraberinde yanıtlanması gereken bazı sorulara kapı aralamaktadır" dedi.

"Furkan Vakfı yıllarca hep aynı yasadışı gösterileri yaptığı halde neden baştan müdahale edilmemiştir" sözlerini kullanan Filiz, "Madem bugüne kadar yaptıkları gösteriler hem yasadışı hem de 'tahrik, hakaret ve istismar' niteliğindeydi, Cumhuriyetin güvenlik güçlerine, devlete ve halka yönelik bu davranışlarına 'tahammül' etmek, kişisel düzeyde bir inisiyatif mi, yoksa hukuki olarak tolere edilebilir eylemler midir" diye sordu.

'MASUM GÖSTERİLİRCESİNE GEÇİŞTİRİLEMEZ'

Filiz, ayrıca "Şeriat devleti' söylemiyle, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne ve anayasaya aykırı fiillerde bulunan bir örgütün yasadışı söylemleri ve eylemleri, adeta 'masum' gösterilircesine geçiştirilemez" dedi.

'5 SAATLİK MÜZAKERE'

"Valilik, dünkü yasadışı dinci örgütsel gösterilere katılan Kuytul ve müritlerinin 37 polisi yaralaması nedeniyle değil, 'orantısız güç kullanmak' sebebiyle soruşturma talimatı vermiştir" diyen Filiz, "Devlet ve Türk ulusunun açıkça düşmanı olan ve anayasal düzeni değiştirmek ya da ortadan kaldırmak üzere gösteri yapanlara doğal görevi olarak müdahale eden polisi kim koruyacak? Hukuksuz, kanunsuz, izinsiz ve yasadışı gösteri yapan kalabalığı, '5 saatlik müzakere' ile yatıştıramayan Türk polisi ne yapmalıydı? Yasal ve hukuki olan toplantı ve yürüyüşlere, Kuytul tayfasına gösterilen '5 saatlik müzakere' ve 'orantısız güç kullanımı' seçenekleri daha önce uygulanmış mıdır" diye sordu.

'FETÖ' BENZETMESİ

Filiz, şu ifadeleri kullandı:

"Kapatılan yasadışı Furkan Vakfı kurucusu Alpaslan Kuytul, bir söyleşisinde, 'diğer cemaat ve tarikatlardan' farklı olduklarını söylüyor. Hiçbir cemaat ve tarikatın devamı olmadıkları ancak bütün dinsel hareketlerden beslendiklerini vurguluyor. Kuytul'un, Türkiye'de Furkan Vakfı'nın diğer tüm cemaat ve tarikatlardan farklı olduğunu söylemesi, tıpkı FETÖ gibi 'din temelli siyaset yapma' geleneğinin 'denetiminden çıkan' bir profil sergilediklerini göstermektedir. 'Denetlediğim' ile 'denetleyemediğim' ayrımının sezildiği bu olayda, aslında FETÖ gibi ikinci bir, 'denetim dışına çıkan' yasadışı bir cemaat ile karşı karşıyayız."

'HÜKÜMET, İKİNCİ BİR FETÖ'NÜN GELDİĞİNİ SEZMİŞ OLABİLİR'

"Hükümet, Furkan gösterileriyle ikinci bir FETÖ'nün geldiğini sezinlemiş olmalıdır" diyen Filiz, "Ancak, FETÖ ile düzenli, rasyonel ve sistematik mücadelede gösterilen zaaflar; Kuytulcular gibi daha sırada bekleyen birçok tarikat ve cemaati ziyadesiyle cüretlendirmektedir" sözlerini kullandı.

'KUYTULCULAR, FETÖ'NÜN AMAÇLARINI DOĞRUDAN DİLE GETİRMEKTE'

Filiz, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Diğer yandan Kuytulcular, FETÖ'nün uzun yıllara yaydığı 'iktidara ortak olma ve sonra da ele geçirme' amaçlarını, doğrudan dile getirmekte; 'şeriat devleti' kurulması ve ümmet yapılanmasına hemen geçilmesi taleplerini zorbalığa ve yasadışı eylemlere dökerek gerçekleştirmek için sabırsızlanmaktadır."

Filiz, Furkan Vakfı'nın dinci bir örgüt olarak, bölücü ve ayrıştırıcı taleplerin karşılanması için 'Uluslararası İslam Alimleri' hakemliğine başvurulması gerektiğini savunarak, siyasal-dinsel bir özne olmayı istediğini söyledi.

'BUNLARIN ÜÇÜ YAN YANA GELEMEZ'

"Kuytul, radikal dinci hareket olmadıklarını öne sürse de 'Müslüman Kardeşler Hareketi, Mevdudi ve Said-i Nursi' kaynaklarından beslendiklerini söylüyor" diyen Filiz, "Bu bir çelişkidir. Çünkü ilk ikisi radikal dinci hareket, ikincisi ise FETÖ'nün kaynağı olan 'Nurculuğun' lideridir. Aslında bu üçü yan yana gelemez; birbirlerini 'kafir' diye suçlayacak kadar farklıdırlar" sözlerini kullandı.

"Sorun, Kuytul'un Türkiye Cumhuriyeti'ni, Anayasal düzeni hedef alan yasadışı söylem ve eylemlerinde ne denli kafa karışıklığı yaşamakta olduğu" değerlendirmesinde bulunan Filiz, "Böylesi bir karışıklık, inanıyorum ki FETÖ gibi uzun süre 'ne yapacağı belli olmayan' acı bir tecrübeye dayanarak, 'aynısını Kuytulcular da yapmak üzere' kanaatini uyandırmış olabilir" sözlerini kullandı.

'BU, TİPİK BİR RADİKAL DİNCİ TAKİYESİ'

Filiz, 1994'te Adana'da kurulan Furkan Vakfı'nın kurucusu Alparslan Kuytul'un Çukurova Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi İnşaat bölümü ve El-Ezher Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesi mezunu olduğunu belirtti. 

"El-Ezher Üniversitesi neredeyse 100 yıldır gerilemekte ve artık antikalaşmış durumdadır" diyen Filiz, "Oradan miladı dolmuş İslam Hukuku dersleri almış olmak, Kuytul'u inşaatçı olmaktan çıkarıp 'hoca' yapmaya yetmez. 'Ben hocayım, terörle işim olmaz' dese de bu tipik bir radikal dinci takiyesidir" dedi.

'KUYTULCULARIN EN NİHAİ HEDEFİ...'

"Furkan Vakfı, FETÖ'nün uygulamalarını, 'Tevhidi' (birleştirici) Kur'an Hareketi' adı altında, Türk halkını yanıltarak meşrulaştırma örgütüdür" diyen Filiz, "Kuytul, Türkiye'de ırkçılığın ve dinciliğin, sözde uluslararası din alimleri hakemliğinde uzlaştırılmasını; Türkiye Cumhuriyeti'ne ve hükümetine (hangi hükümet olursa olsun) güçbirliği yapmasını planlayan bir süreci yönetmektedir. FETÖ gibi iktidarın ortağı değil, doğrudan öznesi, olmak; Kuytulcuların en nihai hedefidir."

'ALTERNATİF BİR ÜMMET PROJESİ' SAVI

"'Alternatif' bir ümmet projesi savıyla ortaya çıkmaları, bunun için de 'dış destekli din alimleri hakemliğine' göndermede bulunmaları, müdahaleyi çabuklaştırmıştır" sözlerini kullanan Filiz, "Ancak Kuytul ve örgütçüleri hakkında açılan iddianameler, çok daha köklü ve sistemli hazırlanmalıdır" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler