Seçil Erzan hakim karşısına çıktı: Türkiye'nin konuştuğu davada, duruşma ertelendi

'Yüksek kar getirili fon' vaadiyle aralarında ünlü futbolcuların da olduğu 21 kişiyi dolandırdığı iddia edilen Denizbank'ın eski şube müdürü Seçil Erzan'ın yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. Mahkeme, duruşmayı 15 Ocak Pazartesi gününe erteledi.

Yayınlanma: 12.01.2024 - 10:42
Abone Ol google-news

Aralarında ünlü futbolcuların da bulunduğu kişilerin dolandırılmasına ilişkin banka şube müdürü Seçil Erzan’ın yargılandığı duruşma 12 Ocak’ta görüldü.

Karşılıklı atışmaların yaşandığı duruşma 14 saat sürdü.

DURUŞMA ERTELENDİ

Ali Yörük ile Seçil Erzan'ın avukatları, müvekkillerinin tahliyesini talep etti. Mahkeme, her iki sanığında tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, müşteki avukatlarının beyanlarının alınması ve tanıkların dinlenilmesi için duruşmayı 15 Ocak Pazartesi gününe erteledi.

ANBEAN NELER YAŞANDI?

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan Seçil Erzan ile Ali Yörük'ün tutuklu olduğu 7 sanıklı davanın ikinci duruşması bugün başladı. Ana duruşma salonunun yetersiz olmasından dolayı duruşma, daha büyük olan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülüyor. 

Seçil Erzan ile Ali Yörük, tutuklu bulundukları cezaevlerinden jandarma eşliğinde mahkemeye getirildi. Fatih Terim’in kızı Buse Terim Bahçekapılı ile eşi Volkan Bahçekapılı ve bazı müştekiler ile avukatları salonda hazır bulundu. Saat 10.30’da başlaması beklenen duruşma, saat 11.10’da başladı. Semih Kaya da tanık olarak dinlenilmek üzere mahkemeye geldi.

20 Kasım 2023'te görülen ilk duruşmada mahkeme, gelmeyen müştekiler Arda Turan, Selçuk İnan, Emre Belözoğlu, Buse Terim Bahçekapılı, Bülent Çeviker ve İsmail İbrahim Çağlar’ın hazır edilmesi için avukatlarına süre vermişti.

Seçil Erzan dahil tüm sanıkların savunma yaptığı ilk duruşmada, 11 müşteki beyanda bulunmuştu. Ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıklardan Atilla Yörük ile Nazlı Can'ın tahliyesine, Seçil Erzan ile Ali Yörük'ün ise tutukluluk halinin devamına karar vermişti."

Birleşen dosyalar kapsamında savunma yapan Seçil Erzan, ek iddianamelerin kendisine tebliğ edildiğini belirterek, borsana kaybettiği 1 milyon lirasını kaybettiğini söyledi. Seçil Erzan'ın savunması sırasında ara ara sesi titredi, savunmasını ağlamaklı bir ses tonuyla yapmaya devam etti.

"KAYBETTİĞİMİ YERİNE KOYMAM GEREKİYORDU"

Erzan, savunmasında şu ifadeleri kullandı:

“Denizbank’ın Florya Şubesi'nde başladığımda kaybettiğim parayı yerine koymam gerekiyordu. Atilla Baltaş'tan bana yardımcı olmasını istedim. Ama para konusunda değil, borsa spekülasyonu yapan kişilerle benim için konuşmasını istedim. Atilla Baştaş, kendisinin bana yardımcı olabileceğini söyledi. 100 bin TL'lik kredi çekip, 30’unu bana verdi. Bu kredinin faizini ben ödüyordum. O dönem paraya ihtiyacım olduğu için maliyete katlanıyordum. Benim kendisinden böyle bir talebim olmamıştı. 

Benim özel bankacılık hesabım vardı. Bu hesabın getirdiği faiz oranı, vadeli hesabın faiz getirisinden daha yüksekti. Şube müdürlerinin özel bankacılıkta bu parayı değerlendirme yetkisi de var. Bu işlem banka içinde yasak olan bir işlem değil. Tanın Yılmaz o dönem bana 93 bin Euro gibi bir para verdi. Bu parayı özel bankacılık hesabıma yatırdım. Bu aleni bir şekilde yapılmıştı. Tanın, bu parayı biriktirmek istiyordu. Ben de bu parayı değerlendiriyordum. 2013 yılında da kredi çekip bana verdi. Annesine babasına da kredi çektirip bana verdi. Kredi faizleri ödeniyordu üzerine kar elde ediliyordu.

"GELİRDEN ÇOK ÖDEDİĞİM KREDİ TAKSİTLERİ VARDI"

Merve ile Tanın'ın parasını ben kendi hesabımda değerlendiriyordum. Hüseyin abi de bana para verdi. O paradan ona lazım olduğu kadar veriyordum. O parayı değerlendiriyordum ama ciddi bir faiz yükü de vardı. Onu da ben ödemek zorunda kaldım. Gelirden çok ödediğim kredi taksitleri vardı. İnsanlara az verdiğim zaman bozuluyorlardı. Ben hiçbir şey söylemedim kendi para getirdi. Herkesin hayat standardı yükselmeye başladı ve daha çok para getiriyorladı. Annemle ilgilendikleri için 'hayır' diyemiyordum. 

"AİLE İÇİNDE BİR İŞ OLDU"

Hüseyin abi kız kardeşinin parasını getiriyordu, arkadaşlarının parasını getiriyordu. Beni arayıp, '100 bin lira var sana getiriyorum' diyordu. Musa Köse vardı, 15 bin dolar para verdi,  '75 bin dolar para ödenecek' dedi. Ben 'tefecilikte bile bu kadar faiz yok' diyordu, 'sen yaparsın kızım' demeye başladı. Nazlı ile 2019'da karşılaştık. Annemle ilgilenmeye başladı. Sonra Nazlı da etrafından paralar alıp değerlendirmem için bana getirmeye başladı. Akraba, aile içinde bir iş oldu. İnsanlar beni gördüğünde 'Seçil'i gördüğümüz zaman gözümüzün önünde para canlanıyor' demeye başladı.

"ANKARA'DA NÜFUZLU ARKADAŞ"

Atilla Baltaş, bana verdiği paradan çok fazla faiz istemeye başladı. İstediği parayı veremez oldum. O zaman da korkularım başladı. Bankaya gelir, rezillik çıkar diye. 2021'de Atilla Baltaş 250 bin dolar daha getirdi, kendi parası olduğunu söyledi. O dönem akıl tutulması olmuştum, korkuyordum. Emirhan diye birinden bahsetti. Ankara'da nüfuzlu bir arkadaşıymış. Bana verdiği paraların faizini ödemek zorunda kalıyordum. Ben bu parayı ödemiyorum demeye başladım. Bir firma varmış, kağıt alım satımı yapıyorum diyerek o parayı alıyor. 'Ben sözleşme yaptım ödemek zorundasın' diyordu. Ben sözleşmeyle bana parayı ödettirmeye çalıştığını sonradan farkettim. Atilla Baltaş bana para getiriyordu ve bunun faizini istiyordu. Ödemekte zorlanıyordum. Ama başka açıklar da olduğu için sonradan getirdiği paraları da almak zorunda kalıyordum. 2020’den itibaren de sonrakinden alıp, öncekini ödemeye başladım.

Altın alıp sattığım da oldu. Parayı artırmak için elimizden gelen her şeyi yaptım. Atilla'ya verdiğim paralar, toplu bir kişinin parası değildi, içinde benim çektiğim krediler de vardı, biriktirdiğim de vardı, başkalarının paraları da vardır. 2022 Nisan ayında Süleyman Arslan'dan para aldım. Bu tarihe kadar Atilla Baltaş dışında aslında kimseden aldığım bir para yok. Dışarıdan sadece Evrim Pınar Güzel'den para aldım. Ali Yörük, 2022 Kasım'da geldi. Nuri Köşkdere'den de para almıştım. Ali'den para almadan önce dövizcilerin parasını ödemek için Nuri'den aldım, sonra Ali'den aldım. Süleyman amcaya en son 'lütfen bana yardım et' dediğimde 200 bin dolar gönderdi. Ali'ler Nuri Köşkdere'den para kazandıklarını görmüştü.

2022'DEN SONRA 'GİZLİ İŞLEM' DEMEYE BAŞLAMIŞ

Ben hiç kimseye 'fon yapıyorum, hesabı sizin adınıza değerlendiriyorum' demedim. Hepsi zaten yakınımdı. İnsanlar yakınlarına ne diyordu bilmiyorum. 2022'den sonra 'gizli saklı bir iş' demeye başladım. Ama 2022'den önce 'fon yapıyorum' demedim. Ali'ye de taahhüt verdim paraya ihtiyacım olduğu için. Ali'nin getirdiği 2 tane 5 milyon TL'den biri tefeci parasıymış. Patrayı verdiğinde söylendi bana. O tefeciler istanbul'da galereciymiş. Ertesi gün 100 bin dolar yatmazsa Ali dışarı çıkamıyordu bu yüzden Ali'ye birşey olacak diye çok korkuyordum. Ali'nin bir suçu yok. Metin Taş'tan da para aldım. O da tefeciden almış, yazışmalarda çıktı. Süleyman Aslan, banka müdürü olmamı bile umursamadı, beni kefil olarak gösterdi. Aramızda sözleşme yaptık ama ne sözleşmesi yaptığımızı bilmiyorum. İnsanlar fon demeye başladıklarında o da fon demeye başladı. Süleyman Aslan, banka müşterisi ordan tanıyorum. Ödenen faizleri Ali'den alınan Süleyman'a verildi, Merve'den alınan Nazlı'ya verildi. Para bir yerde birikmiyor, birinden diğerine gidiyordu.

"ALDIĞIMDAN FAZLASINI VERMEK İSTEMİYORDUM"

2021'de Merve bana 1.2 milyon TL getirdi. Bu para 400-400 şeklinde verilmiş ama biz 150-150 şeklinde vermek zorunda kaldık. Merve ile aramız bozulmaya başladı. 'Ben kendimi Afyon'da rezil edemem, babam para vermiş vericeksin' diyordu, öderken yalvarıyordum onlara ama ödenmesi gerekiyordu. Aldığım paraların çok daha fazlasını vermek istemiyordum, çok fazla istiyorlardı, vermemek için elimden geleni yapıyordum. 1 milyon 200 bin TL, 4 milyon TL olarak verildi.

"HERKESİN YAŞAM STANDARTLARI YÜKSELİYORDU"

Hayatımdaki herkesin yaşam standartları yükseliyordu. Arabalarının modellerini yükseltiyorlardı, kimisi daha fazla tarla elde ediyordu. 3 katı 5 katı paralar alıyorlardı. Nuran Şengüler’den de para aldım, Deniz Güzel’den aldım, Pınar’dan aldım. Sırf o şeyi döndürebilmek için. Söylediklerimin yüzde 85’i 95’i doğrudur. Evrim Pınar Güzel'den 'özel bankacılıkta değerlendiriyorum' diye aldım. O para değerlendi ama ondan sonrakiler değerlenemedi. Zaten aldığım para 1 saat sonra başkasın.

"PARA ALMAK İÇİN BİR SÜRÜ YALANLAR SÖYLEDİM"

Arda Turan'a 'para değerleniyor' demedim. 'Bekle' diyordum, 'bu iş resmileşsin sonra sana fon kurarız' dedim. ‘Fatih terim fonu varmış, Hakan Ateş fonu varmış' demedim. Ben abuk sabuk şeyler söyledim. İnsanlar bana şube müdürü sıfatımla paraları verdiler. Selçuk İnan şubeye çok sık geliyordu, 'Semih çok para kazandı sen de girmek ister misin' dedim ona. 'Olabilir ama, Semih'e sormadan olmaz' dedi. Selçuk İnan'a 'gizli bir işlem yapılıyor' dedim. İnsanlardan para almak için bir sürü yalanlar söyledim. Bankacılık işlemlerinde 'Saklama' denen bir işlem var. Bu gizli işlem orada yapılıyor dedim, bir şeyler yapılıyor dedim ama 'Fatih Terim fonu ya da Hakan Ateş fonu' demedim. En son Emre Belözoğlu'na fon dedim. Buse Terim Bahçekapılı'dan da faiz ödemek için para istedim."

"MASAK HERKESİ ARAŞTIRSIN"

Ben Semih Kaya'dan ilk 300 bin dolar aldım. 1 milyon 300 bin dolar geri ödedim. Bu parayı tekrar aldım, Süleyman Aslan'a üzerine 100 bin ekleyip verdim. Semih'in parası içeride kaldı. İş, içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamıştı. Nuran Şengüller, Pınar Deniz Güzel eksiye düştü. Burhan amca daha gelmemişti. Metin Taş benden para aldı. Merve Yılmaz 1 milyon 400 bin dolar almıştı. Fazla aldıklarını söylediğim insanlar bende paraları kalmadığı halde para istemeye devam eden insanlar. Ali Yörük'ün ilk tefecilerden aldığıpara ödendi. Avukatlarla sözleşme yapmadım, bana A4 kağıdına imza attırdılar. MASAK herkesi araştırsın. Kime para verdiysem kim ne aldıysa ortaya çıksın."

"HERKESİN BİR TEFECİSİ VARDI ÇOK KORKUYORDUM"

Ben paraları vermek zorundaydım, aslında zimmet de yapmıyordum, cebime giren bişey de yoktu. Ben Levent'e geçtiğimde sadece Semih Kaya'ya borçluydum. Başka bimseye borcum kalmamıştı. Diğer herkes faiz almıştı. İddianamedeki bazı yerleri okuyamadım, Pınar da eksideydi. Semih benden daha fazla para istedi. Ben Ayla Akman'dan para almaya başladım, ben parayı verirken ana para artı faiz şeklinde veriyordum. Ben mesela 300 alırken 'sana 750 vericem' diye alıyorum, 400 verdiğimde geri kalan söylediğimi de istiyordu. Herkesin bir tefecisi vardı, ben çok fazla korkuyordum. Bankadaki işimi kaybetmekten korkuyordum.

"BÜYÜK PARALARI BANKADA ALDIM"

Mahkeme başkanı, Seçil Erzan'a WhatsApp konuşmalarında insanlardan sürekli para istediğini hatırlatması üzerine Erzan, "Para kazanan bana bir tanıdığını getiriyordu. Semih bu kadar faiz almasa böyle olmayacaktı. Ben hesabımı yaptığımda Sadece Selçuk İnan'a borcum kalıyordu. Paraları bankada aldığım da oldu, elden aldığım da oldu. Büyük paraları bankada aldım, diğer paraları evlerinden aldım. Semih'e 4 buçuk milyon dolar fazla verdiğimi farkettim yaptığım hesapta, ana paranın üstünde" dedi. 

"HERKESTEN DAHA İYİ DOLANDIRICI OLURDUM"

Dolandırıcı olmayı seçseydim belimde silahım, 10 korumam oldurdu, daha iyi yerlerde olurdum. Böyle bir hayatı seçmiş olsaydım ya çok güçlü bir kadın olurdum. Ya da herkesten daha iyi dolandırıcı olurdum. Yasadışı bir şeyler yapardım. İnsanlar mağdur oldu çok özür dilerim. Kim ne aldıysa çıkarsın, bu paralar ödensin. Mobeselerle, HTS'lerle her şey kayır altındadır. Ben banka müdür olmasaydım kimse bana para vermezdi zaten. Ben kimilerinin kızı kimilerinin kardeşiydim, bankacısıydım. Bu insanlar bir şekilde paralarını kaybetti. Nazlı da Ali'de her şeye şahit. Anlatsınlar. Ben içeride çuval çuval yazılar yazıyorum.

İçeri girdiğimden beri paranın nerede olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Ben kimseye kötü davranmak istemedim. Benim mabedime girdiler. Fatih Terim'i, Oğuzhan'ı konu ettiler. Konu nerelere geldi. Ben annemi göremiyorum. Bana kimse sahip şıkmadı. İnsanlar, beni dolandırıcı diye biliyor. Televizyonda, gazetelerde böyle görünüyorum. Ben bu yüzden televizyon izleyemiyorum"

Erzan'ın ifadelerinin ardından duruşmaya ara verildi.

"PARA VARAN HERKES FAZLA FAZLA ALDI"

Duruşmanın ardından Erzan ifadelerini şöyle tamamladı: 

"Para veren herkes fazla fazla para aldı. Ufak tefek alanlar da oldu. Atilla Baltaş ile Ali'nin getirdikleri tefeciler o kadar yüksek faiz almasaydı kimsenin kaybı olmayacaktı. Ben, ‘birilerini dolandırayım' gibi bir şey yok. 

İlk kez Atilla Baltaş'ın tefecilerinden alınan para faiz ödemesine gitti. Mert Zeydanlı, benden senet aldı. Konuştuğumuz saçma sapan sistemin içinde Nur Erkasap'ın parası vardı. Nur abla ile Mert Zeydanlı parayı paylaşacaktı. Nur Erkasap'tan da para aldım ama ne kadar olduğunu ve ne kadar ödediğimi hatırlamıyorum. Bu ödemelerin yüzde 90’ı elden oldu ama dönem dönem EFT'ler de oldu. Tanın Yılmaz’ın ödemelerinden bazıları transfer şeklinde oldu.

Banka Şube Müdürü olduğum dönemde adıma bir icra ya da ipotek olmadı. Bankadan ufak tefek personel kredileri çektim. Onun dışında Ziraat Bankasında bir kredi çekmiştim ama onun dışında kredi çekmedim. O dönem kendi adıma bu kadar yüksek miktarda kredi çekemiyordum, o yüzden başkalarından kredi çekip vermelerini istiyordum."

SAVCI'DAN ERZAN'A SORULAR

Daha sonra savcı, Seçil Erzan’a paraların nerede durduğunu sordu. Erzan, cevabında “Şubedeki hesabımda duruyordu. Bankanın hesabı değildi. Kendi hesabımdı” dedi. 

Savcı, “Kağıtlara notlar almışsınız ama derli toplu bir kaydı var mı” diye sordu. Erzan, “Herkes kendi hesabını tutuyordu. Bir yerden sonra ben kimin ne kadar olduğunu bilmiyordum” dedi. Sorularına devam eden duruşma savcısı, BDDK maddesine göre banka müdürlerinin mal beyanında bulunması gerektiğini, mal beyanında bulunup bulunmadığını sordu. Erzan, “İnsan kaynakları istiyordu dönem dönem. Zaten müfettiş denetiminde olan bir konu. Varlıklarımız, banka tarafından kontrol ediliyordu” dedi.

Savcı, “Bu tarihten önce bu kişiler paralarını değerlendirmek için size mi geliyorlardı” diye sordu. Seçil Erzan, “Merve ile Tanın dışında paralarını değerlendirmem için bana gelen olmadı. Ben istemeden insanlar bana para getirmeye başladı. Ben faiz verince insanlar daha fazla kazanmak için paralarını getiriyordu. İnsanlar yakınlarının paralarını getiriyordu. Ben o paraların kime ait olduğunu da bilmiyordum. Yüksek getiri vaadinde de sadece çok sıkıştığım dönemde bulundum” şeklinde cevap verdi.

Savcının bahsettiği gizli işlemi sorması üzerine Erzan, “İnsanlara gizli işlem dediğimde ‘Saklama' denen göremediğimiz hesaplar var. Bu hesapları göremiyoruz” diye cevap verdi. Savcı, kırık telefonu da hatırlatarak, Erzan'a kaç telefon kullandığını sordu. İki telefon kullandığını söyleyen Erzan, başka bir telefonunun olmadığını söyledi.

'FATİH TERİM FONU' SORUSU

Mahkeme başkanı, müştekilerin kendilerine, ‘Fatih Terim fonu' ile ‘Hakan Ateş' fonu dendiğini beyan ettiklerini söyleyerek bunun sebebini ve kimlere bunu söylediğini sordu. Erzan, “Volkan Bahçekapılı'ya söyledim. Bülent Çeviker'e Genel Müdürlük’te yapılıyor dedim, İbrahim Çağlar'a söyledim. Tam olarak kime ne söyledim hatırlamıyorum” şeklinde yanıt verdi.

Savunmanın ardından mahkeme, avukatların sorularını aldı. Avukat Rezan Epözdemir, dosyadaki tutanaklara yansıyan ifadelere göre, Seçil Erzan'ın bu olaylar ortaya çıktığında Denizbank'ın merkez binasına götürülmesiyle ilgili, “Banka yöneticilerinin bir sorumluluğu yoksa, neden size, ‘ortada zimmet yok diye ifade ver’ dediler, motivasyonları neydi?” diye sordu.

Mahkeme başkanı da avukata müdahale ederek, sanık Erzan'ın yöneticilerin motivasyonunu bilemeyeceğini söyledi. Erzan, “Ben zaten onlara ‘bu parayı ödeyeceksiniz değil mi' diye soruyordum sürekli” dedi.

Avukat Epözdemir, Seçil Erzan'ın, Tanın Yılmaz ile olan 10 Mart tarihli WhatsApp yazışmasını sordu. Tanın Yılmaz'ın, “Candaş’a ne kadar veriyorsun Seçil” diye mesaj attığını ve Candaş Gürol'un para alıp almadığının sorulması üserine Erzan, "Ben 150 bin doları Tanın'a verdim. Ertesi gün Ali beni aradı. İpotek için parayı geri istedi. Hatta orada ‘Ali yukarıya çık’ diye mesaj atıyorum. Tanın bu parayı Candaş'a verdim zannetti. Candaş'a para vermedim" dedi.

“KAPIYI KİLİTLEYİP KAĞITLAR İMZALATTILAR”

Mahkeme başkanının, ‘imzalatılan senet'e ilişkin sorusuna ise Erzan, “Süleyman amcadan para almıştık. Onun için. Ben o gün Çorlu'daydım. 7 Nisan'da işe gitmedim. Çorlu'ya gittim, kimse bana ulaşamadı. Döndüğümde kapının önünde herkes beni bekliyordu. Ayaklarım tutmuyordu, su içmek istiyordum. O an bana bir şeyler imzalatmaya başladılar. Arabanım içinde çekilen videoda söylediğim şeyi zorla söyletti.

O gece Tanın ile Merve bize geldiler. Hüseyin abi de vardı. Kapıyı kilitleyip bana 10-15 kağıt imzalattılar. O gece birileriyle görüştürdüler, küfürler ettirildi bana. Kolum morarmıştı. Korktuğum için şikayetçi olamamıştım.

NO:3 VE NO:4’ÜN SIRRI

Avukat Rezan Epözdemir, sorularının devamında Seçil Erzan ile Tanın Yılmaz'ın WhatsApp yazışmalarında geçen No:3 ile No:4’ün kimler olduğunu sordu. Erzan ise bunların, kuzeni Merve Yılmaz'ın 3’üncü ve 4’ünkü kız kardeşleri olduğunu, Merve Yılmaz'ın bu şekilde isimlendirmesinden dolayı kendisinin de böyle bahsettiğini anlattı.

'FATİN'İN KİM OLDUĞUNU AÇIKLADI

Seçil Erzan'ın kırık cep telefonundan çıkan WhatsApp mesajlaşmasında geçen Fatin isimli kişinin kim olduğu merak konusu olmuştu. Mahkemede, Seçil Erzan'a Fatin'in kim olduğu soruldu. Erzan ise, “Eski bir çalışan. İsmini kullandım” diye cevap verdi.

"YURTDIŞINA ÇIKANLAR ARASINDA FATİH ATEŞ DE VAR"

Müşteki avukatı, Fransa'nın Haute Savoie bölgesinde yer alan Megeve'e gidenler olduğunu ve kendisinin, 'Ben bunları zamanında ihya ettim' dediği kişilerin kim olduklarını sordu. Avukat, o dönemde yurtdışına çıkanlara baktıklarını ve aralarında Hakan Ateş'in de olduğunu sorması üzerine Erzan, "Merve'nin kız kardeşleri gitmişler. Onların orada olduğu ispat edilsin. Hakan Ateş'le alakası yok" yanıtını verdi.

FONA GİRMEK İÇİN ARABASINI SATMIŞ

Seçil Erzan'ın savunmasının ardından diğer tutuklu sanık Ali Yörük'ün ifadesine geçildi.

Ali Yörük ifadesinde, kredi çektiğini, kredilerin yeni bittiğini, arabasını sattığını ve kimseden para almadığını söyledi.

Yörük, Seçil Erzan'ın kendisine, çevresinde zengin olup olmadığını sorduğunu iddia ederek, Erzan'ın, 'Sen söyle ben ararım' dediğini, fon kurduğunu, kendisine de, 'Ali, Nuri abi bu sistemden çok para kazandı. Ev aldı. Bu sistemden kazandı' dediğini, kendisinin de Erzan'ın sözüne inanarak vera verdiğini ifade etti.

"YALAN KONUSUNDA PROFESYONEL"

“Seçil hanımın her işi telaşlıydı” diyen Ali Yörük, ifadesine şöyle devam etti:

“Sizle öyle bir konuşuyor ki bir şey diyemiyorsunuz. Kendisi yalan konusunda profesyoneldir. 20 yıldır tanıyorum. Sevgilisi Nuri Köşkdere ile bile benim telefonumdan görüşüyordu. Sürekli konuştuğum biri benden korkmuş olabilir mi?  Para hiçbir zaman Çorlu'ya gitmedi. Seçil hanımın bagajına gitti” dedi.

Ali Yörük, her para transferinde neden Seçil Erzan’ın yanımda olduğuna dair soruya, “Ben alacaklıyım. Ben paramı almış olsam Seçil'in yanından geçmezdim. Paramı alamadığım için yanındaydım” şeklinde cevap verdi.

KARŞILIKLI SATAŞMAYA 15 DAKİKALIK ARA

Müşteki avukatları, sanık Asiye Öztürk’e soru sorduğu esnada, Öztürk'ün avukatı, müvekkilinin yönlendirildiğini söyleyerek, mahkeme başkanının müdahale etmesini istedi.

Müşteki avukatı ise Asiye Öztürk'ün avukatına müdahale etmemesini söyledi. Bunun üzerine sanık avukatı, “Niye müdahale etmeyeyim, ben bostan korkuluğu muyum” diye tepki gösterdi.

Mahkeme başkanı, avukatlar arasındaki karşılıklı sataşmanın sonlanması için duruşmaya 15 dakikalığına ara verdi.

“ŞİKAYET EDER MİYDİNİZ?”

Verilen aranın ardından devam eden duruşmada şikayetçilerden iş insanı Bülent Çeviker, Asliye Öztürk’e soru yönelterek, “Göreviniz sırasında imzaladığınız 3 belgenin benim olduğunu söylemişsiniz, bu belgelerin sahte olduğunu ark etmiş olsaydınız şikayet eder miydiniz?” dedi.

Asliye Öztürk, “Evet, ederdim” şeklinde cevap verdi.

“BÖYLE BİR ŞEY YAPACAĞINI HAYAL BİLE EDEMEZDİM”

Sanık Nazlı Can, ifadesinde, “Seçil’in böyle bir şey yapabileceğini düşünmemiştim. Hiç ihtimal vermemiştim. İllegal bir şey olduğunu bilmiyordum. Seçil’in böyle bir şey yapacağını hayal bile edemezdim. Benim yazışmalardaki, ‘rahat ol' şeklindeki telkinlerim, Candaş ile ilgili Seçil'in gerginliği içindi. Şüphelenmedim. Çünkü etrafındaki insanlar Türkiye'ye mal olmuş insanlardı, futbolculardı” dedi.

“DAHA FAZLA KAZANMAK İÇİN...”

Sanık Nazlı Can, devamında, “Seçil, benimle birlikteyken ‘imza atmam lazım' diyerek bir yerlere gidiyordu. Kimlerle görüştüğünü bilmiyorum. Sadece savaştan dolayı, Seçil, ‘para bulamıyorum' diyordu. Çok panikti. Biz de Seçil'e para verip verip alıyorduk” dedi.

Mahkeme başkanının, ‘Niye para veriyordunuz' sorusuna Nazlı Can, “Daha fazla kazanmak için. Herkesin yaptığı gibi” cevabını verdi.

“BENİ FATİH TERİM'LE TANIŞTIRDI”

Nazlı Can, ifadesinin devamında, “İllegal olan bir şeyden kesinlikle bilgim yok. Seçil bize, ‘fon' dedi, beni Fatih Terim'le tanıştırdı. Hayal bile edemeyeceğim insanlarla tanıştırdı. Ben Seçil'e güveniyordum. Mesajlarda başkalarına yazdıklarımı bana Seçil yazdırıyordu. İllegal olduğunu anlamıyordum. Ben Seçil kime ne vaatte bulundu, kime ne dedi bilmiyorum. Bu insanlar zaten çok güzel hayatlar yaşıyordu. Benim hayal edemeyeceğim hayatlar” şeklinde konuştu.

“BENİ KULLANDIĞINI BİLMİYORDUM”

Sanık Can ifadesinin devamında, “Seçil'le 2019 yılında tanıştık. Ben maddi olarak hala zor durumdayım. Seçil benim yeğenlerimi tanıyor. Onlardan da para aldı. Nur ablanın daha önce yatırımcı olduğunu biliyordum. Ömer'i de biliyorum. Ben bunların hiçbirinden kandırarak para almadım. Ben son dakikaya kadar fon olduğunu biliyordum. Para verdik. Nur ablayı da Fatih Terim'den ötürü tanıdım. Seçil ile kardeş kadar yakındık. Beni kullandığını bilmiyordum. Benim Denizbank'a 17 kredim daha var” dedi.

Erzan'ın avukatı, “Mervelerin bir fırsattan yararlandığını nerden anladınız” sorusuna, Nazlı Can, “Benim hayal edemeyeceğim hayatlar yaşıyordu. Seçil, ‘onlara çok verdim' dediği için ben de Seçil'e ‘onlara çok veriyorsun benim paramı vermiyorsun' dedim” dedi.

Nazlı Can'a, kendisine hatırlatılan, 'Beni de yakacaksın' tapelerine karşı ise, “Ben kendisiyle görüşmeyi Mart ayında kestim. Hatırlamıyorum” cevabını verdi.

“FATİH TERİM'E NE KADAR VERİLDİ?”

Nazlı Can'ın avukatı, müvekkili Nazlı Can’a, Seçil Erzan'ın beyanında Fatih Terim'in 300 bin dolar koyduğunu söylediğini hatırlatarak, “Ne 300 bin dolar ne Terim'e verilen para var. Madem para alındı, Fatih Terim'e ne kadar verildi?” diye sordu.

Bu soru üzerine Fatih Terim'in salonda bulunan damadı Volkan Bahçekapılı, “Ne alakası var” diyerek tepki gösterdi. Mahkeme başkanı da avukata, “Ne alaka” diyerek, bu soruyu neden Seçil Erzan'a sormadığını sordu.

Avukat da, “Müvekkilimin savunma sırasını bekledim, başkası soracak mı diye merak ettim” dedi.

“HAKAN ATEŞ GİBİ ÖNEMLİ İSİMLER OLDUĞUNU SÖYLEDİ “

Müştekilerden Buse Terim Bahçekapılı, mahkemedeki beyanında, “Benim 7,8 yıldır kendi biriktirdiğim vadede bekleyen 190 bin dolar param vardı. Seçil Erzan beni aradı, vadede olan paramı gördüğünü ve bu parayı değerlendirmek istediğini, bir fon olduğunu ve Hakan Ateş gibi önemli isimlerin olduğunu söyledi. Ben de bu işlerden anlamadığım için eski bankacı olan kuzenim Terim Arıcan'a danıştım. O da olabileceğini söyledi. Ben de paramı çekerek Seçil Erzan'a verdim” dedi.

“BABAMA SORMADIM”

Mahkeme başkanının sorusu üzerine Buse Terim Bahçekapılı, “Ailemizde kimseyle konuşulmadı bu konu. Babama da sormadım. Çünkü bizim aramızda parasal konular konuşulmaz. Seçil Erzan ile sadece telefonda konuştuk. Eşime de bir şey söylemedim. Kendisi bana, ‘Seçil Erzan beni arayıp, böyle bir şeyden bahsetti' dediğinde, ona ‘evet ben de oradayım' dedim. Terim Arıcan'a evrak sordum. O da Seçil'e sordu. Seçil de ona o an veremeyeceğini söylemiş. Sonra cenazemiz olunca araya zaman girdi. İlerleyen zamanlarda zaman zaman belge istedik ama alamadık. Seçil Erzan banka müdürü olmasaydı, Terim'in her türlü kefaletine karşı asla ve asla o parayı vermezdim” dedi.

“NEDEN MÜVEKKİLLERİNİ UYARMAMIŞ SORUN”

Nazlı Can'ın avukatının, Buse Terim Bahçekapılı'ya sorduğu, “Fondan babanızın adıyla bahsedildiğinden haberiniz var mıydı” sorusu üzerine salonda sesler yükseldi.

Buse Terim Bahçekapılı avukata dönerek, “Siz de bir avukat olarak o zaman Candaş Gürol buraya geldiğinde, neden müvekkillerini bu konuda uyarmamış onu sorun” diyerek cevap verdi.

“BANA ‘FATİH TERİM FONU' DEDİ”

Müşteki Bülent Çeviker ise mahkemedeki beyanında, Seçil Erzan'ın kendisine ulaşarak gizli bir fon olduğunu, fonun Hakan Ateş ile yardımcısı tarafından yönetildiğini, bu fonun isminin de ‘Fatih Terim Fonu' olduğunu söylediğini ifade etti.

“GEÇ KALDINIZ”

Çeviker, Erzan'ın kendisini, ‘çok gizli' dediği fona para yatırmaya ikna ettiğini, 2 milyon 118 bin dolar verdiğini ve hiç para alamadığını, paranın durumu sorduğunda Erzan'ın kendisini oyaladığını, en sonunda fondan çıkmak istediğini Seçil Erzan'a bildirdiğini, bunun üzerine Erzan'ın kendisini şubeye davet ettiğini, bankaya gittiğinde ise, ‘Geç kaldınız, onaylandı, beklememiz gerekiyor' cevabıyla karşılaştığını söyledi.

“BELGE İSTEDİM, ‘SENET ALABİLİRSİN' DEDİ”

Seçil Erzan'ın, bankadan biriymiş gibi arayarak, İnci Çeviker ile konuşmasını istediği müşteki Mert Zeydanlı, mahkemedeki beyanında, Seçil Erzan'ın kendisini odasına davet ederek özel bir fon olduğundan bahsettiğini söyledi. Zeydanlı, özel fonların nasıl işlem gördüğünü bildiğini, bu yüzden Erzan'a güvence sorduğunu, belge istediğini, Erzan'ın ise senet alabileceğini söylediğini anlattı.

“FON SAHİBİNİN ONAYI OLMADAN...”

Zeydanlı, bir noktadan sonra bankacılara güven oluştuğunu söyleyerek, fonun, ‘Fatih Terim Fonu' olduğu söylendiği için kendi adına bankadan evrak alamayacağını ve fona girmek için fon sahibinin onayının olması gerektiğini bildiğini söyledi.

Seçil Erzan'a 4 kez para verdiğini belirten Mert Zeydanlı, arada para aldığını da söyledi. Toplam 2 milyon 700 bin dolar verdiğini kaydeden Zeydanlı, Seçil Erzan ile yapılan telefon konuşmasının kendisi tarafından yapılmadığını ifade etti. 

“SES KAYDI MAHKEMEDE DİNLETİLDİ”

Mahkeme başkanı, iddia konusu telefon konuşmasını mahkemede dinletti. Zeydanlı, konuşmadaki kişinin lemdisi olmadığını söyledi. Mahkeme başkanı bunun üzerine konuşan kişinin kim olduğunu Seçil Erzan'a sordu. Erzan ise “Ali” dedi.

Başkan ise “Savunmanda Mert Zeydanlı dedin” karşılığını vererek, Ali Yörük'e sordu. Yörük ise böyle bir konuşma yaptığını hatırlamadığını söyledi.

“PARALARI ÇANTADA VERDİM”

Dosyada müşteki sıfatı bulunmayan ancak mahkemenin ara kararıyla ‘müşteki’ olarak beyanda bulunan Bülent Çeviker'in eşi İnci Çeviker, yüklü para almadıklarını, sadece verdiklerini söyledi. Çeviker, Seçil Erzan'ın ‘yatırım teklifi var' diyerek kendilerine geldiğini, ‘Fatih Terim Fonu' olduğunu söylediğini ve paraları çantayla verdiğini belirtti.

“2 MİLYON 5 MİLYON OLACAK DEDİ”

İnci Çeviker, Seçil Erzan’ın, 2 milyonun 5 milyon olacağını söylediğini, Erzan'ın bankayı kullandığını, paralarını Seçil Erzan'a değil, Denizbank'a verdiklerini, bankayı arayıp paralarını istediğini, banka çalışanına, ‘Müdürün bizi dolandırdı' dediğini anlattı. Erzan'a 2 milyon 118 bin dolar verdiklerini de kaydeden Çeviker, paralarını alamadıklarını ifade etti.

DURUŞMA ERTELENDİ

Ali Yörük ile Seçil Erzan'ın avukatları, müvekkillerinin tahliyesini talep etti. Mahkeme, her iki sanığında tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, müşteki avukatlarının beyanlarının alınması ve tanıkların dinlenilmesi için duruşmayı 15 Ocak Pazartesi gününe erteledi.

Duruşma, 14 saat sürdü.

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriet Başsavcılığınca düzenlenen ilk iddianame ve dava açıldıktan sonra hazırlanan ek iddianamelerle birlikte Seçil Erzan'ın 21 kişiye yönelik, 'nitelikli dolandırıcılık' ve  'özel belgede sahtecilik' suçlarından 77 yıldan 152 yıla kadar hapsi talep ediliyor.  Diğer 6 şüpheli Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk hakkında da, 'nitelikli dolandırıcılık' sunundan 3 yıldan 65 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezaları isteniyor.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler