Tıp eğitiminde nitelik düştü

Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu üyesi Asuman Doğan, Türkiye’de en çok oynanıp yapısı bozulan eğitimlerden birinin de tıp eğitimi olduğuna dikkat çekti.

Yayınlanma: 15.03.2024 - 04:00
Tıp eğitiminde nitelik düştü
Abone Ol google-news

ATO Yönetim Kurulu üyesi Asuman Doğan, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle Türkiye’de en çok oynanıp yapısı bozulan eğitimlerden birinin de tıp eğitimi olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de tıp fakülteleri sayısındaki artışa işaret eden Doğan, “AKP iktidarına kadar 43 tıp fakültesi varken, AKP iktidarından sonra son 20 yılda 48 devlet üniversitesi tıp fakültesi  kurulmuştur. Sadece 5 adet vakıf üniversitesi varken son 20 yılda vakıf üniversitesi tıp fakültesi sayısı da 32 artarak 37 olmuştur. AKP iktidarı ile nerdeyse yılda 2 vakıf üniversitesi, yılda 3 devlet üniversitesi tıp fakültesi açılmıştır” dedi. 99 devlet ve 46 vakıf  üniversitesi olmak üzere  tıp fakültesi programı sayısının 145 olduğunu kaydeden Doğan, “Ayrıca Sağlık Bilimleri Üniversitesinin 2 adet yurtdışı tıp fakültesi var. Bunlar Çobanbey Tıp Fakültesi ve Özbekistan Buhara Tıp Fakültesidir. Bu iki yurtdışı programlara Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin yaptığı yazılı ve mülakat sınavı ile öğrenci alınmakta” diye konuştu. 

‘116 bin 499 tıp öğrencisi’

2024’te Türkiye’deki bütün tıp fakültelerinde 116 bin 499 tıp öğrencisi olduğuru belirten Doğan, “Ayrıca bu tıp fakültelerinden 81 devlete ait, 17 vakıf üniversitesine ait toplam 98 tıp fakültesinde de uzmanlık eğitimi verilmekte. Tıp fakültelerinde ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Tıp Fakültelerinin ortak kullanımda olduğu Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde (EAH) bulunan uzmanlık öğrencilerinin sayısı 34 bin 50, vakıf üniversitelerinde bin 141, Sağlık Bakanlığı adına tıp fakültelerinde görevli olanlarla beraber 2024’te uzmanlık eğitimi alan 60 binden fazla asistan bulunmakta” ifadelerini kullandı.

‘Bütün hastaneler EAH’a çevrildi’

Doğan, “Bu kadar hızla açılan tıp fakültelerine aynı hızla uygulama hastanesi kurmak zor olduğundan olsa gerek Sağlık Bakanlığı nerdeyse bütün devlet hastanelerini bir gecede EAH’a çevirmiş, bu EAH’ları üniversitelerle ortak kullanıma açmıştır. Devlet hastanesinde çalışan bir uzman, kendini bir anda EAH’ta, başka bir gün üniversite hastanesinde bulmuştur” dedi. Hastanenin sadece adının değiştiğini kaydeden Doğan, “Arkasından kliniğine doçent ünvanlı bir kişi daha gelmiştir. Aynı işi yapmalarına karşın biri üniversite; diğeri Sağlık Bakanlığı kadrosunda olduğu için maaşlarda, izinlerde, özlük haklarında, idari amirlerinde, yapacakları çalışmaların etik onayı ve bütçesine kadar bir dolu meselede farklılıklar oluşmuş ve çalışma barışı bozulmuştur” değerlendirmesinde buludu. Doğan, “Bu hastaneler; üniversite hastanesi olmuş olmasına ancak teknik donanım, hasta çeşitliliği akademik kadronun sayısı, yeterliliği gibi pek çok sorun ortaya çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı buna da çözüm geliştirmiş, adrese teslim akademik kadro ilanları açmıştır” diye konuştu. 

‘Ana dal açılmadan yan dal’

Taşrada akademik kadro var diye giden asistanların hocası ile birlikte hasta ve ameliyat görmeden mezun olduğunun altını çizen Doğan, “Uzmanlık kadroları açılırken, ana dallar açılmadan yan dallar açılabilmiştir. Örneğin göğüs hastalıkları uzmanlık eğitimi olmayan yere göğüs cerrahisi, tıbbi mikrobiyoloji olmayan yere tıbbi mikoloji, kardiyoloji uzmanlık eğitimi olmayan yere kalp ve damar cerrahisi uzmanlık eğitimi kliniği açılmıştır” ifadelerini kullandı. Doğan, “Mantar gibi biten tıp fakültelerinde halkın kışkırtılmış taleplerini karşılamak ve popülist politikalar nedeniyle ‘Ayağınıza üniversite getirdik’ lafının karşılığında çok sayıda uzmanlık kadrosu açılmıştır. Uzmanlık Eğitiminde Çekirdek Müfredat gereği görmesi gereken vaka sayısı ve çeşitliliği yanında olması gerekli yatak sayısının dışında; bazı yerlerde 1 akademik kadroya 20-30 uzmanlık öğrencisi düşmüştür. Akademisyen ile birlikte ameliyat edip, vaka takip etmenin imkansız olduğu, asistanın ismini öğrenmeden asistanlık eğitiminin bittiği görülmüştür” dedi.

‘Ciddi sorunlara yol açar’

2022 ve 2023 TUS kadroları 2 katına çıkarılarak 6 bin civarında kadro yerine 12 bin civarında kadro açıldığını belirten Doğan, “Cerrahi yeterliliğini alamayacağını bilen tıp öğrencileri cerrahi branşları tercih etmeyerek kısmen daha az yorucu ve maddi olanakları iyi olan bölümlere yönelmişlerdir. Bu durumun ileride çok ciddi sorunlara yol açacağı şimdiden görülmekte” ifadelerini kullandı. 

‘Askeri hastaneler açılmalı’

Gülhane Askeri Tıp Akademisinin (GATA) kapatılması ile savaş ve olağandışı durumlara sivil hekimler görevlendirilmeye başlandığına da dikkat çeken Doğan, “Sivil hekimler askerlik ve savaş ortamına yönelik eğitim almadıkları için bu bölgelerde kendilerini koruyamadıkları gibi harp cerrahisi, askeri psikiyatri, uzay ve havacılık hekimliği alanında pratik yapmadıkları için; hem yaralının sağlığını riske edebilirler, hem de kendilerini koruyamazlar. Askeri hastanelerin yeniden açılıp bu alanlarda uzman yetiştirmeye başlanmıalı” diye konuştu. 

‘Bedelini halk ödememeli’

Doğan, “Yetkililer öncelikle tıp fakültelerinin sayısını azaltıp eğitimin niteliğini artırmalı. Yetiştirebilecekleri kadar öğrenci alımı yapmalı. Uzmanlık programlarını açarken akademik kadro ve hastanenin koşullarına göre açmalı, akredite edilmeli. Tıp eğitimi ile ilgili bugün yapılan yanlışların faturasını ne hekimler ne de halk ödemeli” ifadelerini kullandı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler