Türkan Saylan’ın kızları hikâyelerini anlattı

ÇYDD’nin düzenlediği “Cumhuriyet’in 100. Yılı Anısına Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları” buluşmasında Kardelenler, “Türkan Hoca ve arkadaşları hayattaki şansımız oldu” dedi.

Yayınlanma: 09.10.2023 - 03:00
Türkan Saylan’ın kızları hikâyelerini anlattı
Abone Ol google-news

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) “Cumhuriyet’in 100. Yılı Anısına Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları” buluşması İstanbul’da Levent İş Sanat Kültür Merkezi’nde yapıldı. Buluşmaya katılan kardelenler eğitim hayatlarında yaşadıkları zorlukları anlattı. Kimisi okumak için mücadele ettiği toplum baskısından bahsetti. Kimisi de ailesinin desteği olmasına karşın maddi olanaksızlıkların yaşamlarına nasıl etki ettiğinden söz etti. Bursiyerler ÇYDD’nin ve Prof. Dr. Türkan Saylan’ın yaşamlarına yaptığı dokunuşlardan dolayı duydukları minneti de dile getirdi. 

‘BABAMDAN GİZLİ’

Konuşmada söz alan Hatice Temir Bozdağ toplum baskısının kız çocuklarının eğitimine engel olması konusundan bahsederken kendisinin bu engelleri nasıl aştığını anlattı. Bozdağ, “10 çocuklu bir ailenin en son çocuğuyum. Babam Yüksekova’da muhtar. Erkek egemenliğin olduğu bir ortamda büyüdüm. Beni de okutmadı babam tabii. Ben de bir bakıma iş çevirmeyi annemle birlikte o ortamda öğrendim. Çünkü, erkeklere bir şeyler anlatmak bir şeylere ikna etmek zaman alıyor. Bu yüzden biz gizli gizli başladık, ablamlar okutulmuyordu, dolayısıyla babam da benim için bir pozitif ayrımcılık yapmadı. Okul yaşına geldiğimde ablam gebeydi. Ben de anneme söyledim, ablamla enişteme yardıma gitme bahanesiyle orda yaşayıp okula yazılayım, babamın haberi olmaz diye. Ablamın yanına taşındım. Babam 3. sınıfa kadar okuduğumu öğrenmedi. 3. sınıfta öğretmenim eniştemi aramaya çalışmış ulaşamamış sonra babamı aramış. ‘Kızınız çok başarılı mutlaka okutmaya devam edin’ gibi, babam da ne kızı ne okuması diyor tabii. ‘Çocuk ablasına yardım ediyor ne okulu’ demiş şaşırmış. Sonra babam benimle konuştu. ‘Sen okula mı aşladın’ diye, ben de ‘evet’ dedim. O da ‘iyi tamam başlamışsın madem devam et’ dedi. Lisede yine okumama konusu açıldı, bir şekilde ikna ettim. Liseye başlamadan abim beni kenara çekti dedi ki ‘tamam okumana izin veriyoruz ama bir şartla, başarılı olacaksın ve giyimine kuşamına dikkat edeceksin, onu yapmayacaksın şunu yapmayacaksın’ gibi başka şartlar da sıraladı. Ben kabul ettim, yeter ki okuyayım. Ancak liseye başladıktan sonra çevrede bir antipati oluştu bana karşı, kadın olduğum için” diye konuştu.

‘BÖLGEDE KADIN DERNEĞİ KURDUM’

“Mücadele etmekten vazgeçmedim” diyen Bozdağ, “Keşke böyle bir mücadele vermeme gerek kalmasaydı, hayatımı, çocukluğumu rahat yaşasaydım. Lisede bir öğretmenim geldi dedi ki ‘Dernekten geldiler çalışkan öğrenci sordular seni söyledik bundan sonra burs alacaksın’. Ondan sonra ÇYDD ile tanıştım. Destekleriyle üniversiteyi kazandım, köyde üniversite kazanan ilk kız çocuğuydum. Böylece derneklerle bir araya geldim, kadın hakları etkinliklerinde bulundum. Sonra fark ettim ki yıllardır yaşadığım şey şiddetmiş. Sonra Yüksekova’ya döndüm öğretmen olarak. Bölgede hâlâ okuma yazma seviyesi çok düşük. Kızlar hâlâ okutulmuyor.  Sonra bölgede Yüksekova Kadın Derneği’ni kurdum” ifadelerini kullandı.  

‘HAYALİM 10 KIZ ÇOCUĞU OKUTMAK’

Etkinliğin sonlarına doğru söz hakkı isteyen Fatma Irak ise şunları söyledi:

“Biz sekiz kardeşiz. Annem beni hiç sevmedi, 12 yaşımda zorla evlendirildim, 20 yıl evli kaldım, sürekli dayak yiyordum. Kocam beni evden attı, babamın evine sığındım, babam kira istedi benden. Çok zor bir yaşam geçirdim. 1997’de Bakırköy’de yattım üç ay. Çıktıktan sonra dedim ki ‘bir daha kendimi ezdirmeyeceğim dik duracağım’. Ancak eve döndüğümde yine aynı şeyler yaşandı, kocam beni dövmeye devam etti. İntihara teşebbüs ettim, 400 tane hap içtim. Babam buldu beni o halde ‘Ben seni yaktım sen beni yakma’ dedi. Yoğun bakıma kaldırıldım orada kaldım bir süre. Beni hayata bağlayan tek şey çocuklarımdı. 2002’de boşandım çocuklarım başka bir yerde kalıyordu. Oğlum İsa bana dedi ki ‘Zaten zor bir durumdasın ben de gelirsem sana yük olurum seni zor durumda bırakmak istemiyorum.’ Bundan sonra tek amacım oğlum İsa’yı yanıma almak oldu. Bir kozmetik firmasına girdim ve hızlı bir şekilde yükseldim, yurtdışına bile yolluyorlardı beni başarılarımdan dolayı. Bir yandan da ÇYDD’ye başvurmuştum oğluma burs verilmesi için geri alabileyim diye. Tam her şey yoluna giriyordu yavaş yavaş. Sonra 2005 yılında oğlum İsa’yı trafik kazasında kaybettim. Oğlumu kaybettikten sonra ÇYDD’den aradılar Fatma Hanım biz size burs yatırıyoruz ama çekmiyorsunuz hiç, bir sorun mu var dediler. Bursu aldıktan sonra ihtiyacı olan bir okula bilgisayar laboratuvarı yaptırmak için kullandım. Şu an kitabımı yazmak istiyorum bu konuda çalışmalar yapıyorum, hayalim 10 kız çocuğu okutmak.”

‘YAŞAMDAKİ ŞANSIM OLDULAR’

ÇYDD’nin dokunduğu ilk Kardelenler’den olan Diyarbakır doğumlu öğretmen Mavili Akbudak kendi öyküsünden kısaca bahsetti. Akbudak, “10 çocuklu bir ailenin 9. çocuğuyum. Kız çocuklarının okumaya olanak bulamadığı bir aileden geliyorum. ÇYDD sayesinde kızlardan okuyan sadece ben varım, bu da Kardelen mucizesini gösteriyor bize. Bütün eğitim hayatımda ÇYDD’den burs aldım Türkan Hoca ve arkadaşları benim hayattaki şansım oldular. ÇYDD sadece burs vererek değil aynı zamanda sosyal yönden de besledi bizi. Ben 18 yıllık bir Türkçe öğretmeniyim. Türkan Hoca meslek yaşamımda da beni yalnız bırakmadı. İlk olarak Diyarbakır’ın dağlık bir köyünde başladım öğretmenliğe ve kız çocukları asla okutulmuyordu o köyde. Biz ailelerin evini gezip kızları okutmaya ikna etmeye çalışıyorduk, onlar da bize “Okuyup da senin gibi mi olsun” diyorlardı, okuyan bir kadının imajı çok kötüydü yani oralarda. O yıl çabalarımız sonucu 30’dan fazla kız öğrencime ÇYDD tarafından Kardelen bursu verildi ve o öğrencilerim şimdi veteriner, doktor, öğretmen... Yani Kardelenler Kardelenler’i yetiştirdi aynı zamanda” dedi.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler