Üzerinden 62 yıl geçtiği halde güncelliğini koruyan 27 Mayıs, tartışılmaya devam ediyor

27 Mayıs, ordunun, seçimle göreve gelmiş iktidarı yönetime el koyması üzerinden değerlendirenlerce “darbe”; en özgürlükçü anayasa olarak nitelendirilen 1961 Anayasası’nın da hazırlanmasıyla birlikte özgürlüklerin genişletilmesi ve denge-denetim mekanizmasının sağlamlaştırılması üzerinden değerlendirenlerce “devrim” olarak nitelendiriliyor.

Yayınlanma: 27.05.2022 - 04:00
Üzerinden 62 yıl geçtiği halde güncelliğini koruyan 27 Mayıs, tartışılmaya devam ediyor
Abone Ol google-news

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk askeri müdahalesi olan 27 Mayıs 1960, aynı zamanda Türkiye’nin emir komuta zinciri içinde gerçekleştirilmeyen tek askeri müdahale olarak tarihte yer alıyor. Öncesi ve sonrasıyla, idamları ve anayasasıyla tartışmalı olan 27 Mayıs, Türkiye’ye “en özgürlükçü anayasası”nı kazandırırken yaklaşık 20 yıl boyunca da “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” olarak kutlandı.

27 Mayıs askeri müdahalesi; ordunun, seçimle göreve gelmiş iktidarı güç kullanarak devirmesi ve yönetime el koyması üzerinden değerlendirenler tarafından “darbe”; Türkiye’nin en özgürlükçü anayasası olarak nitelendirilen 1961 Anayasası’nın da hazırlanmasıyla birlikte özgürlüklerin genişletilmesi ve denge-denetim mekanizmasının sağlamlaştırılması üzerinden değerlendirenler tarafından “devrim” olarak nitelendiriliyor. 

TOPRAK REFORMU KARŞITLIĞI

Türkiye’nin 1946’da çok partili siyasi sisteme geçmesiyle birlikte tarih sahnesinde boy gösteren ve CHP’nin hazırladığı toprak reformuna karşı yürüttüğü muhalefet ile öne çıkan toprak sahibi Adnan Menderes ve liberal ekonomi yanlısı Celal Bayar önderliğinde kurulan DP, 1950’de iktidara geldi, 27 Mayıs 1960’a kadar Türkiye’yi yönetti. CHP’nin “tek parti” yönetimine yönelik eleştiriler nedeniyle geniş yelpazede toplumsal destek sağlayan DP, iktidarının ilk dönemi ile son döneminde farklı politikalar izledi. 

Özellikle son döneminde “iktidarda kalabilmek için baskıya yönelen” iktidar, “ulus egemenliğini parti egemenliğiyle değiştirmekle” eleştirildi. NATO’ya üye olabilmek için Meclis yetkisi alınmadan Türk askerini Kore Savaşı’na gönderen iktidar, ekonominin kötüye gidişi ve hayat pahalılığı karşısında somut adımlar atamadı. DP’nin adı, İstanbul’da yaşayan Rumlara karşı 1955’te gerçekleşen ve 6-7 Eylül olarak adlandırılan olaylara da karıştı.

TAHKİKAT KOMİSYONU 

İstenilen oy alınamadığı için Kırşehir ilçe yapılırken yolsuzluk söylentileri de halk arasında yayıldı. Memurlar partiye üye olmaya zorlandı, kurulan Vatan Cephesi’ne katılanların adları, radyodan her akşam ilan edilmeye başlandı. Menderes’in, Kurtuluş Savaşı kahramanı ve Atatürk’ten sonraki cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü “Üç beş ay içinde Halk Partisi’ni boş çuvala çevireceğim. İsmet Paşa’yı mahvedeceğim” sözleriyle hedef alması, Kurtuluş Savaşı’nı küçümsemesi, İnönü’nün sık sık il gezilerinde saldırıya uğraması ve yaralanması, öğrenci eylemlerine yönelik sert müdahaleler ve askerlerin bu müdahalelerde yer alması ordu içinde rahatsızlığa neden oldu. 

Meclis’te, yargı organı yetkileriyle donanmış, yayın yasağı getirebilecek, gazeteleri toplatıp matbaalarıyla birlikte kapatabilecek, siyasal toplantı veya gösteriyi engelleyebilecek, her türlü belge ve eşyaya el koyabilecek Tahkikat Komisyonu? kurulması ise tepkilerin artmasına neden olan son damla oldu. 

HER KESİME ÖZGÜRLÜK

Kuvvetler ayrılığı temelinde hazırlanan anayasanın dikkat çeken bazı kazanımları özetle şöyle:

- Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisi ile bağının kesilmesi hükmü yer aldı. Böylece cumhurbaşkanının tarafsız olması sağlandı.

- Meclis, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi olarak ikiye ayrıldı.

- Yargı yetkisinin bağımsız mahkemelere bırakılmasıyla yargı bağımsızlığı sağlandı.

- Yasaların anayasaya uygunluğunu kontrol etmesi için Anayasa Mahkemesi kuruldu.

- Kişinin temel hak ve özgürlükleri güvenceye alındı. 

- “Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmezidir” hükmü ile çoğulcu yapı vurgulandı. 

- İşçi ve memurlara sendika kurma hakkı ile grev hakkı tanındı. 

- Devlet Planlama Teşkilatı kuruldu. 

- Üniversiteler ve TRT’nin özerk olması sağlandı.

- Yerel yönetimlerin yetkileri artırıldı.

- Önceden izin almaksızın dernek kurma hakkı ve gösteri-protesto yapma hakkı tanındı.

- Üst düzey yöneticilerin yargı kararı olmadan yönetimden uzaklaştırılması imkânı kaldırıldı.

- Sosyal devlet ve sosyal adalet kavramı, anayasaya girdi.

- Düzenin ve yurttaşların yararları ayrıldı; kamu yararı ve toplum yararı kavramları kullanıldı. 

- Basın özgürlüğü genişletildi. 

ALANININ EN İLERİCİ ÇALIŞMASI

"BU ANAYASA BİZE BOL GELDİ"

İnönü, “Bu yolda devam ederseniz sizi ben bile kurtaramam” açıklaması nedeniyle 18 Nisan 1960’ta Meclis’te toplantılara katılmama cezası aldı. İstanbul’da üniversite öğrencisi Turan Emeksiz polis tarafından öldürüldü. Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi polis tarafından tarandı ve bir öğrenci yaşamını yitirdi. 5 Mayıs 1960’ta, adını 5’inci ayın 5’inci günü saat 17.00’de Kızılay’da gerçekleşmesinden alan ve Cumhuriyet tarihinin ilk “sivil itaatsizlik” eylemi olarak da anılan 555K eyleminden 20 gün sonra, 27 Mayıs 1960 sabahı ordu yönetime el koydu. MHP’nin kurucu genel başkanı Alparslan Türkeş’in, Milli Birlik Komitesi üyesi olarak radyodan okuduğu metin ile askeri müdahale, halka duyuruldu. “Demokrasinin buhran içine düştüğü” kaydedilen metinde, partilerin uzlaşamadığı, bu nedenle partiler üstü, tarafsız bir yönetim kurulması gerektiği kaydedilirken iktidarın en kısa zamanda serbest seçimler ile devredeceği vurgulandı. Bayar ve Menderes’in de arasında bulunduğu kişiler tutuklandı. Tepki çeken ve “Yassıada Yargılamaları” olarak bilinen yargılamalar sonucu Başbakan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi. 

YÜZDE 60 İLE KABUL EDİLDİ

DP dönemindeki “hukuksuz uygulamalara” yeniden fırsat vermemek için ilk günden anayasa çalışmalarına başlandı. Arasında gazetemiz yazarları Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ve Muammer Aksoy ile Enver Ziya Karal, Tarık Zafer Tunaya, Mümtaz Soysal, Doğan Avcıoğlu, Turhan Feyzioğlu, Münci Kapani ve Bahri Savcı’nın da yer aldığı bir anayasa komisyonu oluşturuldu. 9 Temmuz 1961’de halk oyuna sunulan anayasa, oylamaya katılanların yüzde 60.4’ünün oyuyla kabul edildi. Referandumla yürürlüğe giren ilk Türk anayasası olan 1961 Anayasası, birçok düzenlemesi ile de “Türkiye’nin en özgürlükçü anayasası” olarak nitelendirildi. 12 Eylül darbesini gerçekleştiren Kenan Evren tarafından “Bize bol geldi” diye nitelendirilen 1961 Anayasası’nın başlangıç metninde, Türk ulusunun direnme hakkını kullandığı ve yönetime el koyduğu belirtildi.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler