Depremle ilgili sosyal medya paylaşımları çocukların yaşamını olumsuz etkileyebilir

Depremin büyüklüğü ve yıkıcı etkisi tüm ülkeyi derinden etkilerken, uzmanlar çocukların yaşamını olumsuz etkileyebilecek sosyal medya paylaşımlarında dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

Yayınlanma: 18.02.2023 - 07:00
Depremle ilgili sosyal medya paylaşımları çocukların yaşamını olumsuz etkileyebilir
Abone Ol google-news

Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen deprem, büyüklüğü ve yıkıcı etkisiyle hem maddi hem de manevi verdiği zararla tüm ülkeyi yasa boğdu.

10 ilin etkilendiği ve yıkıcı etkisi olan deprem sonrasında sosyal medya paylaşımları çığ gibi büyüdü. Deprem bölgesinde yaşananların anbean sosyal medyada paylaşılması ise tüm dünyada ve ülkemizde izlenme sayısının fazla olmasına neden oldu.

Enkaz altında kalan insanların ve yıkılan yerlerin görüntülerinin paylaşılmaya başlanması ülkede üzüntü ve korkuya neden olurken, uzmanlar da bunların insan yaşamını hangi yönde ve nasıl etkileyeceği konusunda açıklamalarda bulundu.

Afetle ilgili sosyal medya paylaşımında özellikle çocukların yaşamının olumsuz etkilenmemesi için dikkat edilmesi gereken noktaları Ruh Sağlığı uzmanı Psikiyatrist/Psikoterapist Uzm. Dr. Gülnur Şen, önemli detaylarıyla açıkladı. 

"KİŞİSEL DETAYLARI ANLATMAYA ZORLAMAMAMIZ GEREK” 

Çocuklarla ilgili paylaşım yapılırken çocukların yüzlerinin buzlanması gerektiğini ifade eden Şen, “Travma sadece yaşayan kişileri değil, şahit olanları da etkilemekte ki böyle büyük bir felakette bu travmalar daha sık görülmektedir. Bu yüzden ikincil travma oluşturmamak adına sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlara dikkat etmeliyiz. Özellikle çocuklarla ilgili paylaşım yaparken çocukların yüzlerinin blurlanması gerekiyor. Çocukların ilerideki yaşantılarını olumsuz etkilememek adına da bunları yapmalıyız. Ülke olarak birbirimize çok güzel sarıldık, yaralarımızı sarmaya çalıştık, birbirimize tutunduk ama biz genelde barınak, kıyafet, yiyecek ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştık. Bunları tamamladıktan sonra artık psikolojik ilk yardım devreye girmeli. Depremi yaşayan kişilerin yaşadıklarını, kişisel detayları anlatmaya zorlamamamız gerekir. “Her şey iyi olacak, en azından sen hayattasın” gibi cümleler kurmamamız gerekiyor. Çünkü belki kişi hayatta olduğu için o an suçluluk hissediyor ya da yakınını kaybettiği için kendisini sorumlu tutuyor. Bu tarz cümleler teselli etmekten ziyade suçluluk duygusunu arttırabileceğinden dolayı kullanmamakta fayda var” ifadelerini kullandı. 

"ÖNCELİKLE KENDİ SAĞLIĞIMIZI KORUMAMIZ GEREKİYOR” 

Depreme maruz kalan çocuklara psikolojik açıdan nasıl yaklaşmamız gerektiğinden de bahseden Şen, “Öncelikle tabi ki deprem sırasında o sarsıntıyı yaşayan çocuklar hem de depreme maruz kalmasalar da ekranlardan o süreci izleyen çocuklar bu süreçten çok etkilendiler. Çocuklarda yapmamız gereken şey hangi yaş olursa olsun öncelikle onları dinlemektir. Ne hissettiklerini anlamamız gerekiyor. Bunun dışında sosyal medyadaki paylaşımlardan çok fazla etkilenebiliyorlar. Sosyal medyayı kısıtlamamız gerekiyor. Ergenlerde bu kısıtlama durumu biraz daha zor olabilir muhtemelen ama daha küçük yaştaki çocukları mutlaka denetlememiz gerekiyor. Bu süreçte çocuklarda iki farklı tepki oluşabiliyor ki ikisi de çok sağlıklı tepkiler. Bazı çocuklar bağırarak, ağlayarak bazı çocuklar da hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam ederek tepki gösterirler. Hayatına devam eden bir çocuk gördüğümüz zaman ‘Bu çocuk ne kadar duygusuz, hiç tepki vermedi’ gibi ifadelerle yaklaşmamak lazım. Bu tür çocukların travmaya karşı tepkisi de o şekilde olabilir. Her insan ya da her çocuk aynı tepkiyi verecek diye bir kural yok" dedi.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon