Ahmet Saltık

Biz dünyalıların insan hakları karnesi

07 Aralık 2023 Perşembe

10 Aralık 1948, uygarlık tarihinde çok önemli bir dönemeç. Henüz üç yaşındaki Birleşmiş Milletler (BM) örgütü, genel kurulda “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ni (İHEB) Doğu-Batı blokunun büyük uzlaşması (mülkiyet hakkı ikilemi!) ile benimser. Temel hedef yeryüzünde kalıcı bir barış, gönenç, uygarlık yaratmaktır. İlk maddesinde çok doğallıkla, tüm insanların özgür doğduklarına (köleliğin reddi!), hak ve özgürlükler bakımından hukuk önünde eşit olduklarına güçlü vurgu yapar. Kabul edilmesinden bu yana geçen 75 yılda, insan hakları alanında gerek uluslararası gerek ulusal düzeyde bütün olumlu gelişmelerde etkili olmuştur. Türkiye, Bakanlar Kurulu kararı ile bildirgenin resmi Türkçe çevirisini Resmi Gazete’de yayımlanmıştır (27.05.1949, s.7217). İHEB, insan haklarının evrensel kabul gören ilkelerini belirlemektedir ve insan hakları alanında önemli bir öncü belgedir. İnsanların doğal varlığındaki onuru ile eşit ve devredilemez haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu vurgulamaktadır. İHEB, insan haklarının, bu haklar temelli hukukun üstünlüğüyle korunmasının önemli, gerekli ve olanaklı olduğunu belirtmektedir.

Bu yıl İHEB 75. yaşını bitiriyor, kısa bir süre sayılmaz. Kapsamlı bir özdeğerlendirme yapılması gerekir.

BM, bu üç çeyrek yüzyılda ne yazık ki pek çok çatışmayı, bölgesel savaşı önleyemedi. Yaptırım organı UAD (Uluslararası Ceza Mahkemesi) etkili olamadı. Güvenlik Konseyi (BMGK) yaptırımları da. BMGK kurgusunda beş kalıcı üyenin (5Ps) veto yetkisi sorun alanlarından biri. Batı emperyalizmi insan hakları bağlamında çifte standartlı. Özellikle SSCB’nin çökmesini izleyen son 30 yılda tek kutuplu bir küresel hegemonya dayatmakta. Küreselleşme, neoliberal kapitalizm, postmodernite bu sürecin algı yönetimi araçları. Hedef seçilen ülkelere “demokrasi ve insan hakları götürmek” savı ise kocaman bir dezenformasyon. Vietnam, Kore, Kamboçya, Yugoslavya, Sudan, ülkesi ve halkı ile, kanlı iç savaşlarla parçalandı. Sözde “Arap Baharı” Irak, Suriye’yi böldü, BOP ile Türkiye dahil 22 ülkenin sınırları ve rejimi değiştirilecek! Gerekçe, büyülü hatta kutsal: Bu ülkelere “demokrasi ve insan hakları götürmek (!)”. BOP, Gazze’de soykırımla sahnede; BM felç; kendinin de sonudur!

İHEB ilkeleri ne kâğıt üstünde gerçekleşti ne de ekonomik demokrasi temellendirilebildi. Küresel gelir dağılımı tüm zamanların en eşitsizi. 8.1 milyar nüfusun 1/100’ü (80 milyon) toplam küresel gelirin yaklaşık yarısına el koyuyor. Kalan yüzde 99 nüfus, yaklaşık 8 milyar insan, pastanın öbür yarısı ile yetinmek zorunda. İklim faciası bir başka insan hakları çiğnemi (ihlali). Göçmen nüfus 184 milyona dayandı, daha da artacağı kestirilmekte. “İlginç” biçimde insan hakları karşıtı sermaye yandaşı iktidarlar görüyoruz: Macaristan, Arjantin, Hollanda, İngiltere...

Türkiye’nin halipürmelal”! Yüz milyona yakın insanın geleceği, 2017’den bu yana bir “tek adam”a teslim. Üstelik halkoylaması ile! Tipik bir Stockholm sendromu örneği, bu “tek adam” ama öyle ama böyle seçim kazanıyor! Klasik kapitalist, emperyalist baskı ve sömürüye ek, Türkiye’de bir de dinci faşizm sahnede: Bizdeki soslu ya da çifte kavrulmuşu. Üç basamaklı enflasyon (=sermaye iktidarı eliyle halkın toplu soygunu!) her şeyi çürütüyor. Fuhuş, yatılı Kuran kurslarında çocukların ırzına geçme, ucuz cinayetler, on milyarlarca dolar karapara, mafyalaşan devlet, yargının çökertilmesi, basının tutsak alınması, partileşen devlet, kurgulu yoksullaşTIRma...

Türkiye’nin de uluslararası toplumun da insan hakları karnesi, İHEB’in 75. yılında perişan.

Ne yapmalı? Mustafa Kemal Paşa,Eğer sürekli barış isteniyorsa, insan yığınlarının durumlarını iyileştirecek uluslararası önlemler alınmalıdır. İnsanlığın tümünün gönenci, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya yurttaşları çekememezlik, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir” demişti. Prof. Noam Chomsky ise “Bunların hiçbiri kaçınılmaz değil. M. Chossudovsky’nin Yoksulluğun Küreselleşmesi kitabının sağladığı anlayış, olayları tersine çevirecek savaşımda önemli bir adım: Direnişin küreselleştirilmesi!...” diye yazdı. Son söz Chossudovsky’nin: “Dünyanın tüm önemli bölgelerindeki toplumsal hareketleri, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve kalıcı bir dünya barışının sağlanması ortak hedef ve kararlılığı ekseninde bir araya getiren büyük atılıma gereksinim var.” Bütün dünyanın ezilen halkları, uyanın ve birleşin. Spartaküs iki bin yıl önce başardı, çaresi isyandı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları