Ahmet Saltık

‘Din=şeriat ve Türk=Müslüman’ imiş?!

15 Şubat 2024 Perşembe

Erdoğan, Diyanet Akademisi’nde “Türk demek, Müslüman demektir” buyurmuş. Din ile şeriatı eş kılmış. AKP=RTE rejiminin derdi “gündem”! Ulusa görülmemiş bir yoksullaşTIRmayı dayattılar. Bu politika kurgulu ve beklenti belli: Kitlelere diz çöktürüp biat ettirmek, oy deposuna dönüştürmek. Sınıf bilincini engellemek, dinle terbiye edip Allah ile aldatmak. Bu oyuna gelmemeliyiz. Egemenliğimizi mollalara asla kaptırmayacağız. Şeriat din değil ilkellik, yobazlıktır, dinci diktatörlüktür! Köprülerin altından çok sular aktı, laiklik yerine şeriatçı dinci rejim kurma olanağı artık yok! Bu tarihsel gerçeği AKP=RTE de bal gibi bilmekte. Ancak laiklik-şeriat dengesini ikincisi lehine ne denli bozarsa o ölçüde kârda!? Türkiye, din maskesiyle darülharp ganimeti bu kesimlere!

Öte yandan AKP=RTE bilerek bu kavramları yanlış kullanıyor ve halkı kutuplaştırıyor. Bu siyaset değil suç, anayasayı çiğniyor! Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu: TCK m.216, m.309 vd. “Türk demek Müslüman demektir” söylemi de bütünüyle yanlış. İslam dini 1400 yıllık. Türklerin zorla İslamiyeti kabulü MS 750’li yıllar. Dünyada ve ülkemizde on milyonlarca Türk, Müslüman değil. Ön Türklerin (Proto Türkler) tarihi MÖ 10-15 bin yıla dayanır. (H. Tarcan, Anadolu’nun Esas Sahipleri Ön Türkler, 2021 ve K. Mirşan) Bilimsel gerçek bu iken, bir devlet başkanının, -üstelik üçüncü kez seçimi ve meşruluğu şaibeli!- böylesine açık çarpıtma yapması, en hafif deyimi ile çok ayıp. Türkiye’nin uluslararası onurunu da yaralıyor.

RTE’nin bu denli cahil-bilgisiz olamayacağını varsayarsak o zaman kasıtlı çarpıtma ile halkı yanıltmaya, din dayatmaya, gündem saptırmaya çabalamadır ki ilkinden daha az “ayıp” değil! İnsan olmanın ilk koşulu dürüstlük ve başkalarına zarar vermemek.

“Primum non nocere!” uyarısı, antik Yunandan bu yana 2500 yıldan eski. Evrensel etik kuralların başında gelir.

Öte yandan İslamiyetin özünde “iyi ahlak” olduğu, Muhammed peygamberin sıklıkla söylediği sözlerden. Öyleyse, “Müslüman” olduğunu (!?) sıklıkla, gereksiz ve yersiz yineleyen ve bu yolla siyasete sürekli alet eden Erdoğan’ın, her iki davranış seçeneği de tıkalıdır ve gerçekte din dışıdır! Yakışmıyor Türkiye’ye ve 21. yüzyılın uygarlık birikimine. Çağcıl (modern) dünyadan koparılıyoruz.

Teknik olarak ise dini-mezhebi ne olursa olun Türk, Türktür. Etnisite ve inanç ayrıdır. Anayasa m.66’da “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” der. Erdoğan’ın söylemi anayasanın sözüne de özüne de aykırı. “Ilımlı İslam”, gerçekte bir ABD projesi ne acı ki!

Kitaplı dinlerin kutsal kitapları var. Yorumları ise nedense türlü türlü!? İşte mezhepler, kanlı iç savaşların ana nedeni! Hangisinin şeriatını, din yorumunu uygulayacaksınız? Tek bir şeriat yok ki! Din Allah’ın kelamı ise neden olabildiğince net anlaşılamıyor? 

AKP, bir tarikatlar koalisyonu. Bunca tarikat, mezhep niyedir? Kuran anlaşılmıyor mu? İslam felsefecisi Prof. Şahin Filiz’e göre de “Din şeriat değildir”. İhsan Eliaçık, “Şeriat günümüzde dini diktatörlük olarak anlaşılmakta” diyor.

Yerel seçimlere giderken, AKP=RTE iktidarının zerrece etik kaygı duymadan her şeyi ama her şeyi yapabileceğini görmek çok acı ve kaygı verici. Haziran-Kasım 2015 seçimini unutmadık. Erdoğan’ın yakın-uzak çevresinde, bu gidişin çok ağır etkilerini anlatabilecek kimse kalmadı mı? Yağmaya ortaklık, böylesine katı ve yaygın bir akıl felci mi yarattı!? Yazık bu ülkeye ve halka. Yıkım (tahribat) çok ağır, giderimi (telafisi) çok güç, üstelik ülke örtük iflasta! Artık yeter, durmasını bilmek gerek. Halkın yoksulluktan beli bükülmüş, AKP=RTE Saray saltanatı ne peşinde?!

Çare: 31 Mart seçimi yerel yönetim seçimi olmaktan çıkmış, tarihsel ve kritik önem kazanmıştır. Ulus, bu çağdışı hatta ilkel dinci-yobaz dayatmayı oylarıyla engellemelidir! Muhalefet partileri stratejilerini tümüyle gözden geçirmelidir. 14-28 Mayıs 2023 seçiminde AKP=RTE, halkın ulusal güvenlik kaygısını sömürdü, kullandı. Muhalefete karşı sahte videolar üretildi, Erdoğan bunu itiraf etti! Şimdi ölçüsüz ve acımasız vahşi din sömürüsünde sıra, yapay zekâyı bile kötüye kullanarak! Halkı uyarmalı ulusal bir seferberlikle. Ortak payda laiklik olmalı. 3 Mart 1924 Devrim Yasalarının 100. yılı tam da uygun fırsat. Elbirliği ile değerlendirilmeli, kitlesel-toplumsal bir uyanış derleniş sağlanmalı; dinci-emperyal kuşatma 22. yılında mutlaka yarılmalı, yarılacak da!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları