Ahmet Saltık

Türkiye’nin de dünyanın da çivisi çıktı!

12 Ekim 2023 Perşembe

Ülkemiz özellikle son yıllarda, iktidar partisinin usa sığmaz dayatmalarıyla derin-çok yönlü bir çıkmazda. Dış politikada güven vermeyen gelgitler ve belirsizlikler öngörülemezlik kaygısı doğuruyor. BOP eşbaşkanlığının Erdoğan tarafından üstlenildiğinin açıklanmasıyla (16.02.2004), Ortadoğu ve K. Afrika’da müslüman halkların 23 ülkesinin sınırlarının değiştirilmesi hızlandı. Sovyetlerin çökmesinin ardından Irak işgal edildi,  parçalandı. Özal, ABD adına vekâlet savaşına girmeye can atıyordu. Org. Torumtay istifa ederek serüveni önledi. 1 Mart 2003 Tezkeresi ile 65 bin ABD askerinin ülkemize girmesi kıl payı engellendi. Ancak Erdoğan bu kez Suriye’yi parçalamaya dönük ABD saldırısında çok hevesliydi, 2011’de emperyal planda rol aldı. Oysa BOP Ortadoğu’da bitmeyecek bir cehennem yaratma, enerji kaynaklarına el koyma ve jeo-stratejik nimetleri yönetme kavgasıydı. Ülkemize faturası çok ağır ve çok yönlü oldu. Irak’ın kuzeyinde Kürt federe devleti kuruldu. Aynı amaçla Suriye’de Fırat’ın doğusunda çok yol alındı. Fırat’ın batısında ise PKK’nin Suriye uzantısı PYD/YPG, yüz bin kişilik silahlı ordusu ile ABD’nin vekalet savaşçısı. PKK, İçişleri Bakanlığı kapısında eylem yapıyor. Milyonlarca düzensiz-kaçak, genç insan ülkemize itildi-sokuldu ve demografik bombanın pimi çekildi.

***

Çiçeği burnunda yeni Filistin-İsrail çatışması sahnede. Ama Hamas özgürlük savaşçısı Filistin Kurtuluş Örgütü değil! İkincisi dayanıştığı güçler kim olursa olsun (İran, Lübnan Hizbullah’ı vb.), bu çapta bir saldırıyı istihbarat örgütlerinden kaçıramaz. Hele Mossad’dan! Bu kısa irdelemeyle bile “ajan patojen”i tanımak olası. Klasik kural; eylemden en çok kim yararlanacaksa, eylemci de o! Netanyahu çok zordaydı, altın çözüm ulusal güvenlik sorunu, sıcak çatışma idi; bayram ediyordur! “Yeni bir Orta Doğu”. Gazze’yi boşaltabilir ve/veya İsrail toprağı ilan edebilir. Filistinliler yurtlarında sürgüne dönüşür. Ancak bu BM antlaşmasının sınırların değişmezliği ilkesine aykırı (m.2/4). Ne ki Biden, dakika yitirmeden “İsrail’in yanındayız” buyurdu. Rusya, Ukrayna ile oyalanmakta. İran, Hizbullah suçlamasıyla topun ağzında ve Çin, büyük sınamada. ABD uçak gemileri doğu Akdeniz’de. Çok dikkat; temel ilke YURTTA BARIŞ – DÜNYADA BARIŞ! Türkiye yine ikircikli ve kendince “fırsat” kollamakta!? ATATÜRK’ün dış politika ilkeleri hala geçerli. Kimsenin içişlerine karışma, Ortadoğu’da Araplarla çatışma ve savaş, ancak ulusun yaşamı tehlikeye girdiğinde meşru. Yeni göç dalgasını sınırlarımız dışında tampon bölgede durdurmak gerek!

AKP/RTE’ye gündem oyunu olmamalı. Enflasyon üç basamaklı, ülke yanıyor, işiniz bu!

***

Sağlıkta “şiddet” dayanılmaz kertede ve sıradan. Üç hekim canına kıydı, üç hekime aynı yerde ağır, fiziksel şiddet. Geçen yıl Ceza Yasasında değişiklikle, “Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi” eylemine verilecek hapis cezası, suçun sağlık alanında işlenmesinde artırıldı. Ceza Yargılamaları Yasası’nda da değişiklikle katalog suç kapsamına alındı ve tutuklu yargılama öngörüldü. Ne var ki yargı denetimli serbestlikle sanıkları salıyor, yaptırımlar caydırıcı olmuyor?

Kök neden yok edilmeden sorun çözülemez. Kezlerce uyarıldı Sağlık Bakanlığı. Benzer edimler, koşullar sabit iken neden farklı sonuç doğursun? Kök neden, sağlık hizmetlerine erişimde engeller. Bunları aşamayan “yurdum insanı” saldırganlaşmakta. Erdoğan’ın “giderlerse gitsinler” aşağılaması! Gittiler binlercesi. “Bizi kıskanan” ülkelere nitelikli sağlık hizmeti sunuyorlar. Ülkeyi kasıp kavuran yoksullaşTIRma, demokrasisizlik, hukukun ayaklar altına alınması, adaletsizlik. Hapse tıkılan onlarca aydın, yazar, sanatçı, basında iktidar tekeli, yolsuzluklar. Toplumsal ruh sağlığı çok bozuk ve hoşgörü eşiği çok düşük. 2022’de kişi başına on kez hekime başvuru oldu. Tek başına çok anormal ve açıklayıcı.   

Çözüm; 20+ yıldır dayatılan neo-liberal yabanıl politikaları durdurmak. Sağlıkta özelleştirmeyi sınırlamak, şehir hastanelerini devletleştirmek, yerli-yabancı sermayeye sağlık sektöründe alan açmak için kamusal sağlık hizmetlerini geriletip çökertmekten derhal vazgeçmek! Halk sağlığı için kapsamlı destek. 1. basamak sağlık hizmetini güçlendirmek ve koruyucu sağlık hizmetlerini herkese ulaştırmak. 20+ yıldır yaptıklarınızı bir yana bırakmak; devleti tüccar, yurttaşı müşteri görmeyi terk edip; “sağlık devlete ödev, yurttaşa hak” demek!

***

“Çalışmayan” emeklilere kasımın ilk yarısında 5 bin TL ulufe! Cumhuriyet’in 100. yılı ile de bağı yok, 29 Ekim öncesinde değil. “Çalışan” emeklileri dışlamak anayasanın eşitlik ilkesine aykırı. Daha üç ay, 7500TL/ay gelirlilere azap, işkence! “Parasal sıkılaştırma” acı reçetesi, “Mr. Simsek’in çelik kalkanı”. Hazrete göre enflasyonun ana nedeni emekçi ücretleri!? Oysa emekçiler ulusal gelirin yarısını üretirken, 4’te 1’ini alıyor. Emeğin yarısına siyasal İslamcı iktidar el koyarak sermayeye aktarıyor! Ölümcül hastalığın ana nedeni bu sömürü ve politik tercih. Allah ile aldatma!

***

Laiklik dışlanmalı ki Allah ile aldatma sürsün. Erdoğan halife-sultan olsun, ölene dek tahtta kalsın ortaçağ İslam devleti Türkiye’de kurulsun. Eğitim bakanı çok “yürekli”! Karma eğitim karşıtlığı yetmedi, bir de ÇEDES. Tarikatlar koalisyonu iktidarın bıdık ama “özgül ağırlıkları yüksek”(!) dinci ortakçıkları zorluyor: “Şeriat gelmesini daha ne kadar bekleyeceğiz?” Kadayıfın altı kızardı anlaşılan. “Patates dininden olanlara” soruluyor: Kanlı mı-kansız mı olacak?

“Laiklik Meclisi” önceki hafta kuruldu ve kamuoyunu uyardı. Hiç akıldan çıkarılmasın ki; laiklik ideolojik tercih değil. Yüzlerce yıllık din-mezhep savaşları ardından, kanlı deneyimlerin imbiğinden geçmiş bir altın reçete”. Avrupa’da 114 yıl süren mezhep savaşları ardından çok değerli bir uzlaşı. Bu sayede dinde Reform-Rönesans, Aydınlanma ile Batı Uygarlığı oluştu. Türkiye’de onlarca tarikat, mezhep, din yorumu var. Tek bir şeriat yok! Ülkemizde kan gövdeyi götürür. “Biz demokrasiye inanmıyoruz, şeriat istiyoruz” olmaz. Çünkü demokrasinin olmazsa olmazı laiklik. Demokrasiler, kendini yok etme özgürlüğünü tanımıyor.

***

Son olarak: 2011’de kapatılan Hıfzıssıhha Enstitüsü. COVID-19 salgınında kapalı olmasının bedeli ağır oldu. Nihan Ertem sözlü tarih çalışması yaptı, önerdi. Gelecek yazı 26 Ekim 2023’te, esen kalın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları