Aktif fay hatları

06 Mart 2023 Pazartesi

Yaşadığımız fiziki coğrafya bizim kaderimizdir. Yeraltıyla birlikte çevresel her faktör bir türlü içeriye yansır. Kahramanmaraş merkezli deprem ülkemizin bir bölümünü etkilediği gibi Suriye’nin de bir kısmını etkiledi. Bu fiziki boyut etkiyi coğrafyamızın dışına yaydı. Aynı şekilde 2011’de başlayan/başlatılan sosyal ve siyasal boyutu öne çıkan Arap Baharı da Suriye dahil bölgeyi etkiledi. Bu iki gelişme de elimizde olmayan nedenlere bağlı olduğu için ülkemiz için alınyazısı özelliği taşımaktadır.

İçerinin karşı tepkisi ise kader değildir, olmaması da gerekir ama bir kısmımız için bu vasfını korumaktadır. Hükümetlerin ve belediyelerin yürüttüğü ve AKP döneminde zirve yapan ranta dayalı bayındırlık politikası ülke insanı için adeta yazgı olmuştur. Benzer şekilde, Suriye’deki iç savaşa, ülkedeki rejimin yıkımı doğrultusunda ve hiçbir ulusal çıkara dayanmayan ve emperyalizmin planları doğrultusunda müdahil olmak, bu politikanın doğurduğu sonuçlara katlanmak da aynı kapıya çıkmaktadır. Güvenli sınırını güvensiz kılmak ve kendi bekasını tehdit edecek hale dönüştürmek, milyonlarca sığınmacıyı beslemek, milyarlarca parayı bu maksatla harcamak siyasi iktidarın tercihidir ama sonuçlarına katlanmak ülke insanı için alınyazısı olmuştur. 

Sonuç olarak değiştirilmesi elde olmayan her şey kadere; değiştirilmesi mümkün iken değiştirmeyi tercih etmemek, değiştirilmesini talep etmemek ve olumsuz sonuçlarından etkilenmeyi yeğlemek ise aptallığa dairdir.

Temel’e, “Aptallığı mı, güzelliği mi tercih edersin” diye sormuşlar. Düşünmüş taşınmış, “Aptallığı tercih ederim” demiş! “Peki ama niye” diye sorduklarında ise “Çünkü güzellik geçicidir” diye yanıtlamış...

İçerideki fay hattı

Yeraltında fiziki fay hatları olduğu gibi yerüstünde yaşayan, adına millet dediğimiz ve modern tabirle “birlikte yaşama iradesi sergileyen toplumsal varlık” da bünyesinde çeşitli fay hatları barındırır. Bu fay hatlarının varlığı da ulus devlete dayalı bir ülke için kaçınılmazdır. Çeşitli etnik kökenlere, dinsel ve mezhepsel aidiyetlere, ideolojik ve sosyal yaşam tercihlerine sahip vatandaş ve vatandaş gruplarının varlığı tarihsel dönüşümlerin bir yansıması olarak herkes için kaderdir. Ancak bunların dirliğini sağlamak kaderin değil, tercihlerin sonucudur. Ülkeyi yöneten siyasal iktidarların bu fay hatlarını onarmak yerine ayrıştıran politikaları benimsemeleri, fay hatlarını büyütür ve kimileri için değiştirilemez olduğundan kadere dönüşür. Toplumsal fay hatları ulusları coğrafi fay hatlarından daha ölümcül olarak etkileyebilir. Bunlarla mücadele topluma güven veren liderlerin asli işlevidir. Ancak demokrasi dediğimiz sihirli olgunun ülkemizdeki versiyonu, maalesef siyasi partilerin her birini bu fay hatları üzerinde konumlandırmış ve giderek daha çok buna yöneltmektedir. Açık söyleyelim bu, ülkeyi yıkıma götürmeye neden olabilir.

Masa krizinin dersleri  

Liderler bir işe girişirken amacını gerçekleştirecek gerçekçi bir stratejiye sahip olmalı ve bu strateji aynı zamanda makul ve onurlu bir çıkışı da içermelidir. Gelinen noktada 6’lı masa açısından her ikisinin de sorunlu olduğu görüldü. Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener masanın belirleyici iki temel ayağı olarak ortak bir başarısızlığa imza atmış oldular. Sonucun ne doğuracağı belirsizdir. Ancak akşam imzaladığını sabahleyin tanımamak bambaşka bir şeydir. Akşener’in gerekçelerini açıklarken kullandığı ifadeler ve önerileri kabul sınırlarını aşmış; kişiliği etrafında oluşan güveni ortadan kaldırmıştır. Bir eliyle yaptığını diğer eliyle bozmuştur.

Lider, önce kendine ve davasına, sonra yol arkadaşlarına ve hedef kitlesine güvenecek; hedef kitlesi de kendisine güvenecektir zira güven inşaası liderliğin altın anahtarıdır.

Coğrafi ve toplumsal fay hatlarının ölümcüllüğü, tehlikenin bilincinde olan liderler ve toplumlarca ortadan kaldırılabilir; tabii duygusal patlamalar yerine aklın, bilimin ve ahlakın yol göstericiliğinde...




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sakarya’dan Afyon’a 28 Ağustos 2023
Stratejik körlük 14 Ağustos 2023

Günün Köşe Yazıları