Büyükelçi

08 Ekim 2023 Pazar

Sevgili,

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş haklı, ortada bir yanlışlık yok. Aslında her şey bile isteye yapılıyor. Tercihlerin liyakatsizlik sonucu verilmiş yanlış kararların ürünü olduğunu sanarak kendinizi aldatmayın, cebimizden paramızı çekip alan da dahil her karar iyice düşünülerek, bile isteye yapılan tercihlerdir. Emin Çölaşan 3 Ekim günü köşesinden Türkiye’nin Cakarta Büyükelçisi’nin bu görevle ve sorumluluğuyla bağdaşmayan davranışını eleştiriyordu.

Türkiye’nin Cakarta Büyükelçiliği görevinde bugün Küçükcan’ın zihniyetinde birinin bulunması bir rastlantı değildir. AKP, iktidara geldiği 2002 yılından bu yana TC’nin yetiştirdiği en nitelikli elemanlarından olan diplomatlarıyla pek bağdaşamadığından yerlerine dışarıdan büyükelçi atar.

Şu sıralarda, TC’nin, yalnız Cakarta’da değil, daha başka yerde de çalışan bir sürü büyükelçisi vardır, dışarıdan atanmış birçok dışişleri kökenli olmayan büyükelçisi mevcut.

Bunlardan biri de arada sırada “bakara makara” birkaç mesaj atıp durumu idare ettiğini söyleyen bir eski hanutçudur.

***

Şu anda Türkiye’nin bir yabancı ülkedeki en kalabalık büyükelçiliği olan ABD Büyükelçiliği’nin başında bulunan kişi meslekten gelmeyen biridir.

Şimdi insan bu duruma bakınca elde olmadan çok ilginç bir kişi olan, Osmanlı’nın Washington’daki son büyükelçisi Ahmet Rüstem’i (Alfred Bilinski) anımsıyor Sevgili.

Polonyalı olan, sonradan İslamı seçip Nihat adını alan Seweryn Bilinski’nin İngiliz bir kadından doğma oğlu olan Ahmet Rüstem 1914 yılında, Osmanlı’nın son Washington Büyükelçisi olarak atanır.

Ahmet Rüstem’in ilk büyükelçilik günleri Ermeni olayları yüzünden sıkıntılı geçmekte ve Osmanlı genellikle Rumlardan kaynaklanan saldırılara hedef olmaktaydı. Büyükelçi rahatsızlık duyduğu bu saldırılara cevap olarak 1914 Ekim’inde Evening Star gazetesine bir yazı yazar ve ülkesine yönelik saldırıların, savaş olaylarından kaynaklandığını ve ABD’yi Osmanlı’ya karşı savaşa sokma amacını taşıdığını belirtir. Beyaz Saray Ahmet Rüstem’in yazısındaki üslubu sert bulur, özür dilemesini ister, aksi takdirde “persona non grata” ilan edilerek sınır dışı edileceğini söyler.

Ahmet Rüstem Beyaz Saray’a yazdığı cevapta, ülkesine yönelik hakaret içeren ifadelerin kabul edilemeyeceğini, gerçekleri dile getirdiğini, mesela bir gün ABD’nin savaş ilan etmesi ve ülkedeki zencilerin ABD’ye karşı Japonları tutmaları halinde, orada nelerin olup bittiğini dünyaya anlatabilmek için acaba kaç kişinin sağ kalacağını yazar ve daha sonra “persona non grata” kararı için acele etmemelerini ertesi gün İstanbul’a yazarak geri dönüş hazırlıklarına başlayacağını belirtir. (Çok ilginçtir, II. Dünya Savaşı sırasında Japonya’ya savaş ilan etmesinden sonra ABD, kendi toprakları üzerinde yaşayan Japonları toplama kamplarına koymuştur.) Ahmet Rüstem mektubunda başkana yazdığı üzere ertesi gün geri dönüş hazırlıklarına başlamıştır.

Washington’dan dönüşten sonra Ahmet Rüstem’i Sivas Kongresi’nde sahnede görürüz. Ahmet Rüstem çağrılmadığı halde, Mustafa Kemal’in politik danışmanı olarak Sivas Kongre heyetine katılır, Heyeti Temsiliye’ye seçilip bütün kongre süresince orada Cemiyetler Kanunu gereği toplanmış bir heyet olmayıp amaçlarının kendilerine her türlü yetkiyi verdiğini savunur. Heyeti Temsiliye’ye seçilir, Meclisi Mebusan’a ve Birinci TBMM’ye katılır. Ondan sonra Ahmet Rüstem’in adına tarih kitaplarında rastlanmaz. Çok alıngan bir kişi olan Ahmet Rüstem, Ankara’daki Birinci TBMM günlerinde Mustafa Kemal’i düelloya davet etmiş, olay zorlukla yatıştırılmıştır. Ahmet Rüstem kendi isteğiyle yurtdışına gitmiş, Avrupa’da Türk Devrimi’ni savunan yazılar yazmıştır. Ölünceye kadar milletvekili aylığı kadar maaş almış, 1935 yılında da ölmüştür.

Cumhuriyetin son Cakarta büyükelçisine bak Sevgili, bir de Osmanlı’nın son büyükelçisine bak!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları