İlham gelince mi, İlhan gelince mi?

09 Nisan 2023 Pazar

Sevgili,

Seçime odaklı yaşıyoruz. Aday listelerinin oluşturulduğu bugünlerde hüsran bol oluyor. Daha yola çıkarken düş kırıklıkları, küskünlükler yaşanıyor. DSP örneğinde olduğu gibi yanlış tercihler yüzünden partiler çöküyor, kurumlar bitiyor.

Ben de düş kırıklığından nasibimi alıyorum. HDP’nin Hasan Cemal ile Cengiz Çandar’a milletvekilliği önermesi, 14 Mayıs ertesinde oluşacak demokratik Türkiye’de önemli konulardan birinde çözüme ulaşılma yolundaki ümitlerimi azaltıyor.

“Yetmez ama evet”çi kafa Türkiye’yi bugüne getiren etkenlerin önde gelenlerinden biri, şimdi ondan yeniden medet ummak gerçekten düş kırıcı oluyor. Önce, Aydınlanmacı laik Cumhuriyet fobisi yüzünden, yağmacı, talancı, baskıcı, dayatmacı, zalim, özgürlük düşmanı, totaliter rejimin önünü açmak üzere diktatöre destek veren “yetmez ama evet”çi düşünce ile bir hesaplaşalım, ne nedir oturup anlaşalım. Bunları yapmadan eskinin denenmişlerini yeniden deneyerek değişik sonuçlar alacağını sanmak sonu hüsranla bitecek bir safdilliktir.

***

Daha süreceği anlaşılan tartışmaları bir yana bırakıp şimdi bir zamanlar Tayyip Bey’in Hasan  abi diye seslendiği “yetmez ama evet”çi  Hasan Cemal örneğine birkaç gülümsetici olayla bakalım.

İyi işlere de imza attığı Cumhriyet yöneticiliğinin ilk yıllarında Hasan Cemal’in ideali köşe yazarı olmayan gazetedir. Gel gör ki sevgili, ideali bu olan Hasan Cemal’in kendisi sonunda köşe yazarı olacaktır.

Yalnız köşe yazarlığının gerektirdiği hızlılık ve kıvraklık konularında uzun zaman eksikleri olacaktır.

Genel yayın müdürü olduğu günlerde, Süleyman Demirel’in Ege mitinglerinden birini, gazetenin o zamanki ağır toplarıyla birlikte izlemektedir. Miting bitmiş, herkes haberini, izlenimini, yorumunu yazmış, arabayla İzmir büroya oradan da uçağa gitmeye hazırlanılmakta, fakat bir türlü yola çıkılamamakta, Hasan Cemal’in yazısını bitirmesi beklenmektedir.

Birbiri ardına odaya girenlerin hepsi aynı yanıtı almaktadır.

- Beş dakika daha müsaade!

En sonunda heyete dahil olan ve yazısını çoktan tamamlayan Uğur Mumcu dayanamaz kapıyı açar ve seslenir:

- Haydi Hasan sen bir miting haberini yazana kadar deden (Hasan Cemal İttihatçı Cemal Paşa’nın torunudur) üç darbe yapardı yahu!

Doğan Avcıoğlu’nun yanında yetişen ve özellkle İlhan Selçuk’un tavsiyesiyle gazetenin başına getirilen (Uğur dahil hepimiz bu atamayı desteklemiştik) Hasan’ın yetişmesi için İlhan abi çok emek vermiştir.

Hasan Cemal köşe yazıları yazmaya başladığında, İlhan abi yazı günleri gazeteye gelir, Hasan’ın en üst kattaki odasına kapanırlar ve yazıyı yazarlardı.

Bir gün yazıişlerinde konuşuyoruz, Ergun Balcı’ya sordular:

- Perşembeye ne yazacaksın?

-Bilmiyorum, diye yanıtladı. Eve gidip bakacağım ne ilham gelirse onu yazacağım.

Dayanamadım,

- Erguncuğum sen ilham gelince yazıyorsun. Bazıları İlhan gelmeden yazamıyor da...

***

Bir Ankara gecesinde bir barda tünemişiz, o sırada kapı açılıyor, içeri Müşerref Hekimoğlu giriyor. Hemen biz bardakiler yer açıyoruz. Ben sola kayıyorum, Hasan sağa.

Müşerref Hanım’ın dikkatini çekiyorum:

- Görüyorsunuz Müşerref Hanım ne zaman bir hareketlenme olsa ben sola kayarım, Hasan ise hep sağa.

Hasan Cemal’in genel yayın müdürü seçildiği gün bir ara Nadir Bey ile odasında yalnız kaldık. Nadir Bey sordu:

- İyi oldu değil mi?

- Çok iyi bir seçim oldu Nadir Bey, yalnız ben yine de korkuyorum. Dedesi imparatorluğu batırdı, bu da Cumhuriyet’i batırmasın da...

Korktuğum da az daha başımıza geliyordu. Zor atlattık. Bir hareketlenme oldu, Hasan sağa kaydı, kayarken de çarptı, vazoyu çatlattı...                     



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları