Muharrem İnce-Çetin Altan

23 Nisan 2023 Pazar

Sevgili,

Geçen gün televizyonda Muharrem İnce’nin gençlerle baş başa programını izledim ve aklıma hemen, bundan elli yıl kadar önce Çetin Altan ile yaptığımız konuşma geldi,

Çetin Altan o yıllarda onunla birlikte Akşam’da yazan beni ve Cumhuriyet’te yazan Mehmet Barlas’ı Sarıyer’de Urcan’a öğlen rakısına götürmüştü. Yemekte üçümüzün de hoşuna gitmeyen davranışıyla hepimizde düş kırıklığı yaratan birinden açılmıştı söz, benden “Satılacağı belliydi” yollu bir yorum çıkınca Çetin Altan hemen itiraz etti.

- Yooo hemen yapıştırmayın “Satılmış” yaftasını, satılmadı, yalnız sinirleri dayanmadı hepsi bu.

Sonra açıklamak gereğini duydu:

- Bu ortamda direnmek güçtür, sağlam sinir ister, bazen insanın sinirleri dayanmaz. Yoksa herkes öyle kolay kolay satılmaz.

Çetin Altan’ın davranışına karşı olduğu birine böyle anlayışla yaklaşması çok ilgimi çekmişti, dikkatle dinlemeye koyuldum, hoş ne anlatırsa anlatsın öyle hayranlıkla dinleyecektim ya.

Çetin Altan o gün, sanki Muharrem İnce’nin elli yıl sonraki davranışını anlatıyor gibiydi. Muharrem İnce’nin de sinirleri dayanamamış, intikam tutkusu kontrolünü kaybetmesine yol açmıştı. Bu tutku, hazırcevap bir kişi, iyi bir konuşmacı, zeki bir politikacı olan Muharrem İnce’nin salondaki seçmenlerini adeta rakibi gibi görmeye başlamasına ve onların ağızlarının paylarını vererek madara etmeye çalışmasına neden oluyordu. Bu haletiruhiye içinde yüz kasları gerilmiş olan İnce; çevreye demokrasi, uzlaşma, hoşgörü havası değil, kin ve nefret duyguları saçıyor gibiydi. O haliyle ona bir şey anlatmak mümkün değildi.

- Bunun sinirleri iflas etmiş, durumu çok kötü. Hiçbir şey anlatılamaz, dedim.

***

1960’lı yılların bir bölümünde, o zamanlar, yazıları ve konuşmalarıyla herkesi allak bullak eden bir sosyalist olan ve artık her sabah ufkumuzda doğan bir güneş misali toplumsal bir fenomen haline gelmiş bulunan Çetin Altan ile eski bir ahşap ev olan Akşam’ın binasında en üst katta yan yana odalarda çalışırdık. 

Bu yakın çalışma dolayısıyla Çetin Altan bana arada öğütler verir, bazen de içki masasına davet ederdi. Her zaman tecrübe ve zekâ dolu bu öğütleri can kulağıyla dinlerdim. Mesela bir gün şöyle demişti:

- Düzen ve yazıişleri müdürüyle aynı anda mücadele etme, düzenle savaşırken yazıişleri müdürünü yanına çekmeye çalış.

Bu öğütlerden çok yararlandım. Eğer kısa bir süre içinde Akşam’dan kapı dışarı edilmediysem bunu Çetin Altan’a borçluyum. Bir gün gazetenin en üst katında yalnız kaldığımızda o sırada TİP’ten milletvekli olarak TBMM’de bulunan ve iktidarın tozunu attıran Çetin Altan’a kararımı açıkladım: Ben de tabanda çalışacak bir üye olarak TİP’e girecektim.

“Sakın ha!” dedi, beni de bir yere oturttu ve anlatmaya başladı. 

- Sen de TİP’e girersen burada iki kişi oluruz. Malik (patron Malik Yolaç) iki tane TİP’liyi istemez. İkimizden beni atmayacağına göre seni atar. Başına neden iş açıyorsun? Şimdi yazılarını yazıyorsun. Öyle de devam et!

Haklıydı.

***

Sonraki yıllarda Çetin Altan’ın sinirleri bozuldu, yollarımız ayrıldı. Bir gün hukuk fakültesinden sınıf arkadaşım Çetin Yıldırımakın’ı aday olarak tanıtmak için verdikleri, Çetin Altan’ın da bulunduğu bir yemekte ANAP’lılar, partilerinin desteklenmesini talep ettikleri faaliyetlerini bana anlatırlarken sözlerini kestim:

- Ben yanlış adresim, Siz Çetin Altan’a başvuracaksınız.

Çetin Altan gülerek yanıtladı:

- Ben de tutuyorum da ne oluyor, benim oğlanın kitabını yasaklıyorlar.

Sinirlerinin bozulmuş olmasını bir türlü içime sindiremediğim Çetin Altan’ın bu yanıtı üzerine dayanamadım. “Demek ki Çetin Altan nereyi tutacağını biliyor da nasıl tutacağını bilmiyor” deyiverdim.

Bir sessizlik oldu, birkaç kişi güldü. Sonra şakalaşmalarla geçen yemeğin ilerlemiş saatlerinde Çetin Altan’ın yakışıklılığıyla ilgili bir şeyler söyledim. Hoşuna gitti.

- Ben size söyledim, bu çocuk beni sever, dedi.

Haklıydı. Ben, yalnız ben değil, hatırlıyorsun, aynı zamanda sen de Sevgili, biz Çetin Altan’ı çok sevmiştik.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları