Sahici bir adam

13 Ağustos 2023 Pazar

Sevgili,

Mustafa Ekmekçi ile 1973 yılında Yeni Ortam’da yollarımız kesiştiğinde, yazılarını aksatmadan okurdum ama suretini görmüşlüğüm yoktu. Sömürü ve baskıya babalanmadan ama aynı zamanda da yılmadan, sinmeden, direnenlerden olduğunu kısa sürede tiryakisi haline geldiğim “Ankara Notları”ndan anlamıştım da nasıl biri olduğu hakkında bir fikrim yoktu.

Onu ilk kez, yazıişleri odasındaki büyük masanın üstüne yayılmış, Uğur Mumcu - Bülent Ecevit röportajı için çekilmiş fotoğraflarından tanıdım. Mustafa Ekmekçi olmayı konduramadım. Kişiliğinin ayrılmaz parçası olan gülüşüyle daha ziyade bir komedi oyuncusuna benzetmiştim. Daha fotoğrafından tanıma anından başlayan sempatiden olsa gerek karşılaşmalarımızda hep takılırdım. O da dostlarına takılmadan edemezlerdendi.

Bir gece Çiçek Pasajı’nın en renkli kişilerinden entelektüel Cavit Ankara’dan gelmiş Mustafa Ekmekçi’yi görünce hemen “Beyefendi Ankaralı” dedikten sonra “Nasıl anladın” sorusunu da şöyle yanıtlamıştı: “Yalnız Ankaralılar, gazetelerini böyle dört köşe katlayıp ceketin sağ yan cebine koyarlar da!”

***

Klan üyeleri gibi her yere birlikte giden okurlarının ziyaretleri eksik olmazdı. 12 Eylül’ün ilk günlerinden birinde Ankara büroda Ekmekçi’nin okurlarıyla sohbet ediyoruz. İçlerinden biri konuşurken durdu, etrafa bakınmaya başladı, belli ki sigara arıyordu. Ekmekçi davrandı. “Buradan yakın!” diyerek cebinden bir Meclis sigarası çıkarıp ortadaki masanın üzerine attı. Bunu görünce dayanamadım. Arkadaşım Deniz Yarbay Tevfik Uran’ın verdiği ve yanımda taşıdığım Silahlı Kuvvetler paketini çıkarıp “Rest!” diye masaya fırlattım. Sonra iki paketi birden cebime attım. Mustafa Ekmekçi’nin o anki yüz ifadesini hâlâ unutamıyorum. 

Bazen okurları geldiği sırada işi olduğunda, bunları ustaca bir manevrayla Uğur Mumcu’nun odasına götürüp “Sizi Uğur Mumcu ile tanıştırayım” diyerek Uğur’un başına sarmasından muziplerin en muzibi “Sakıncalı Piyade”yi illet etmesini bürodakilerin hepsi gülerek izlerlerdi.

Ekmekçi Cumhuriyet’e maaile, kızları Eylem ve Özlem ile eşi Aldoğan Hanım’la birlikte geldi. Bir gün konuşulurken laf arasında “Mustafa Ekmekçi hastaymış” dediler. Hazır bulunanlardan biri, “Yok” dedi, “‘Bir şeyi olsaydı Eylem ile Özlem’in babası hasta’” diye yazardı”.

Nadir Bey, Ekmekçi’nin bu yanını hiç beğenmezdi. Hatta Ekmekçi’yi gazeteye almasını önerdiğimizde, “Ben ikide bir Eylem ve Özlem diyen kimseyi istemem!” demişti. O gün odasında Necdet Uğur da vardı. Çok isabetli teşhisleriyle dikkati çeken bir aydın olan Necdet Bey, Nadir Bey’e Eylem ve Özlem ile birlikte, gazeteye aslında onun da okuru olan bir ayağı kırsalda bir ayağı Aydınlanmada olan bir grubun da gireceğini anlatmıştı. Nadir Bey “Peki demişti, madem öyle diyorsunuz...”

Nadir Nadi otoriter bir adamdı. Ama arkadaşlarına danışmaktan çekinmez ve önerileri dikkatle değerlendirirdi.

***

Mustafa Ekmekçi, Konya’da doğmuş, eğitimini orada görmüş, Vatan, Ulus, Öncü ve Millyet’te çalıştıktan sonra, Yeni Ortam’da köşe yazarken üne ulaşmıştı. Cumhuriyet’e girmesi ise akarsuyun mecrasını bulması gibi oldu. 12 Mart ve 12 Eylül rejimlerinde ustalaşmıştı. Zaman zaman netameli haberleri “Şöyle şöyle mi olmuş ne” diye soru şeklinde satır aralarında verirdi. 

Yaşamöyküsünü izleyenler hep, Köy Enstitülerindeki yıllarını merak ederler. Oysa öyle bir dönem yoktur. Ekmekçi Köy Enstitülerinde okumamıştır.

Allah bilir, kaç enstitü çıkışlı kişi Ekmekçi’yi kendi yuvalarından sanır. Bu sanı Ekmekçi’nin de Aydınlanmayı kırsal kesime, kasabaya da yaymanın savaşçısı olmasındandır.

Hep beklemişimdir, bir gün yetkili bir kurum Mustafa Ekmekçi’yi fahri Köy Enstitülü ilan etsin diye.

Bütün Kemalistler gibi dil konusunda titizdi. Bir sohbetimizde dayanamadım, bu konuda takıldım: 

- Tutturmuşsun Ekmekçi otman, sağman diye, peki nedir sağman, nereden çıktı?

- Sağman sağıltmaktan gelir, sağıltmak, sağlık kazandırmaktır.

- Bak yine yanlış yaptın. Melih Bey’in de dediği gibi doktorlar bilimadamıdırlar, teşhis koyarlar tedavi etmezler. Peki şimdi kardiyolojinin Türkçesini söyle bakayım!

Ekmekçi şairane karşılığı bulmuştu kafiyesini düşünmeden söyledi:

- Yürekbilim.

- Aferin! Şimdi bir de ürolojinin karşılığını söyle!...

Orada öyle dondu kaldı Ekmekçi, Özlem’in babası koca bir özlem oldu artık.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları