Arif Kızılyalın

Bizim Cumhuriyetimiz!

25 Ekim 2023 Çarşamba

Memleketimizi asrileştirmek istiyoruz. Bir istikamette yürümek azminde olan ve hareketinin ayağında bağlı zincirlerle müşküle sokulduğunu gören insan ne yapar?

Zincirlerini kırar ve yürür.

1. Meclis’in koridorunda bu sözleri söylemiş ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet ilan edilmeden dakikalar önce yabancı bir gazeteciye.

Evet, 100. yılında Türkiye, yine ayağındaki zincirleri kırma noktasında.

Niçin mi?

Baksanıza, bir asırlık 100. yıl kutlamaları 1-2 güne sığdırılmak isteniyor birilerince! Filistin bahanesiyle şenlikler bir dahaki yüzyıla(!) erteleniyor!

Gerçi o birilerinin bu tür davranışlarına çokça tanıklık ettik. Kimi tam 29 Ekim’de hastalandı, kimi sudan gerekçelerle kutlamaları sıradanlaştırdı.

Ne var ki bu kez durum biraz farklı. Aması, fakatı, lakini yok, Cumhuriyetimizin 100. yılını kutluyoruz. Bir sonraki yüzyıl kutlaması 2123’te!

O yüzden keşke Cumhurbaşkanlığı 100 gün, 100 etkinlikle kutlasaydı Türkün en büyük bayramını, keşke sokaklar baştan başa boyansaydı kırmızı beyaza. Ama onların tercihi 100. yıla bir gün kala “Büyük Filistin Mitingi” oldu inat eder gibi! Düşünsenize ülkenin kuruluşunun 100. yılına bir gün kala Türk bayrağının yerini Filistin bayrağı göreceğiz sokaklarda!

O yüzden gelin “BİZ” coşkuyla kutlayalım Cumhuriyetin ilanını! En azından şu 3-4 gün zincirleri, kalıpları kırıp Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını onların yaşadıkları mekânlarda analım, kırmızı beyaz giyinip “Yaşasın Cumhuriyet” diye haykıralım birilerinden icazet almaksızın!

Bundan tam 90 yıl önceye, Cumhuriyeti ilan eden kadrodan Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi’nin 29 Ekim 1933 tarihli makalesine de göz atalım ve Cumhuriyetin ne anlama geldiğini daha iyi anlayalım:

Türkün en büyük oğlu Mustafa Kemal kurtuluşun olduğu gibi onu ikmal eden inkılapların da şefi olarak bugün başımızda bulunuyor. Yaşasın cumhuriyetçi Türk milleti! Yaşasın ilk ve en büyük cumhur reisimiz Mustafa Kemal

ŞU VERGİ MESELESİ

Aylık 25-30 bin TL maaş alan yurttaş yıllık 250 bin liranın üzerinde vergi ödüyor. Yasa ise vergilendirme sistemini şöyle açıklıyor: “... asgari ücretten yüksek ücretle çalışanların her ay aldıkları ücretlerden yüzde 15 kesinti yapılmakta, gelir arttıkça dilim yüzde 20, 27, 35, 40’a kadar yükselmektedir.

Görüldüğü üzere tam bir vergi cehennemi Türkiye, emekçi kesim için.

Bir de madalyonun arka yüzü var. Astronomik harcamalarının sosyal medyaya düşmesi nedeniyle başı derde giren Dilan Polat ve onun gibiler için Türkiye vergi cenneti! Geçenlerde Cumhuriyet, Polat’ın kozmetik sektöründeki faaliyetleri karşılığı ödediği(!) vergiye ilişkin, “6 yılda 5 milyon lira vergi ödedi” diye haber yaptı. Avukatı ise Polat’ların geçen yıl 100 milyon ciro karşılığında 7 milyon vergi verdiğini açıkladı.

Eskilerin bir sözü vardır, özrü kabahatinden büyük diye. Eğer, birbirinize evlilik yıldönümü hediyesi olarak uçak alıyor, içtiğiniz kahvenin içine altın tozu döküyor ve 7 milyon vergi veriyorsanız o ülkede “vergi yüzsüzlüğü” vardır! 

Peki, bizi kıskanan Almanya’da nasıl bu işler? Bir tanıdık geçenlerde Münih’e taşındı. 3300 Avro maaşı var, 1500 Avro’ya ev tutmak istedi ama işyeri, “Kazandığının üçte birinden fazla kira ödeyemezsin” dedi genç mühendise. O da 1100 Avroluk ev tuttu. Babası ziyarete gittiğinde cebinde kalan 2-3 bin Avro’yu bırakmak istedi gence ama kabul etmedi: “Baba bu parayı bankaya götürüp yatırsam vergi memurları, ‘Nereden buldun’ der

Almanya 3 bin Avro’nun vergisi peşinde koşarken Türkiye’de Dilan Polatlar, lüks mekânlarda üstelik kredi/banka kartı ile on binlerce lira hesap ödüyor, gömlek değiştirir gibi ev-otomobil yeniliyor! Peki sistem bu ödemeleri yapan kartların sahiplerinin peşine düşüyor mu? Çalışan emekliye ikramiyeyi bile çok gören Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bu soruya yanıt versin elbette yüzü kızarmazsa!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 Nisan! 24 Nisan 2024
Yeni TFF Başkanı! 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları