Konu Filistin olunca Deniz Gezmiş geliyor akla. Öncelikle belirtelim ki Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının o yıllarda destek verdiği Filistin ile bugünkü Hamas’ın Filistin’i arasında dünyalar kadar fark var. Bu ayrıntıyı MSGSÜ’den insanlık ve siyaset tarihi hocam Dr. Abdullah Kehale anımsattı: “Müslüman Kardeşler’in paralel yapısı sayılabilecek Hamas, kurtuluşun İslami çizgiye bağlı kalmakla sağlanacağını savunuyor. Deniz Gezmişler’in Ortadoğu’ya giderek destek verdiği 1970’lerin Filistin’i ise El Fetih çizgisindeydi, sosyalist ve seküler yapıyı hedeflemişlerdi. Zaten Deniz ve arkadaşları da merkezinde sosyalizm olmayan bir hareketin içine girmezdi.”

Konuyu Deniz Gezmiş’e getirenler bu ayrıntıyı göz ardı etmesinler.

Bu işin bir de yarını da karanlık! Hamas’ın cinayetleri ve İsrail ordusunun sivil kıyımıyla insanlık suçu işlemesi gündemde. Ancak oyuna Hamas’ın bilinen destekçisi İran sonrasında da Çin ve Kuzey Kore girerse vay güzelim Akdeniz medeniyetinin haline.

SİYASİLER NİÇİN VAR?

İzzet Ç. İstanbul Aydın Üniversitesi’nde gastronomi okuyan bir Hataylı. 6 Şubat depremine tatil için geldiği baba evi İskenderun’da yakalanıyor. Güç bela hayatta kalıyorlar. İlk paniğin ardından İngilizce öğretmeni ağabeyi Sinan ve edebiyat öğretmeni kardeşi Seren ile kurtarma çalışmalarına katıldıktan sonra yabancı ekiplerin İskenderun’daki koordinasyon merkezinde görev alıyorlar. Gözü kulağı da İstanbul’da kaldığı yurtta. Çünkü yurtlar depremzedelere veriliyor o sırada. İzzet’in yatak da bir depremzedeye gidiyor. Bu gencin yolu o günlerde İskenderun’daki seyyar kreş ve hastaneyi ziyaret eden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile kesişiyor. İmamoğlu, İzzet’le sohbet ederken İstanbul’da okuduğunu, yurtsuz kaldığını öğreniyor. Genel sekreter yardımcılarından biri not alıyor, “İnternetten başvur” diyerek. Sekiz ay sonra İstanbul’a gelen İzzet, üniversite kaydını yenilerken okulu bırakma aşamasına geliyor. Çünkü ev kiraları uçmuş, yurt yok. O sırada bir telefon alıyor Beyaz Masa’dan: “Depremzede öğrenci kontenjanından yurt kaydınız açıldı.” Eğer İzzet, İBB yurtlarında konaklamasa okuluna ara verecek ve Türkiye belki de ölmekte olan Levanten mutfağı dahil yöre yemeklerini yapan-sunan bir genci kaybedecekti.

İkinci örnek Mudanya’dan. Dilara S. 17 Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencisi. Babası İstanbul’da işçi. Deprem Dilara’yı da vuruyor ve bölgedeki yurt risk içerdiği için yıkılıp yeniden inşa edilirken bölgedeki apart-otel-pansiyonlara da Suriyeli-Afganlar uçuk kira bedelleri ile yerleşiyor. Okula ara verip İstanbul’a dönecekken bu kez konudan haberdar olan CHP kadın kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka devreye giriyor. Mudanya’daki CHP kadın kolları ve belediye ile görüşüp 20 yaşında okumak isteyen bir kız evladın eğitim hayatına devam etmesini sağlıyor. Hatta CHP kadın kollarından biri evinin kapısını açıyor. Bu gelişmeyi sordum, doğruladı, “Biz niçin varız ki bu evlatlara sahip çıkamıyorsak?” sözleri cumhurbaşkanı seçimleri sonrası küskün kesim tarafından ısrarla gündeme getirilen “Niçin siyaset yapıyorsunuz ki” sorusuna da verilen en net yanıt. Ve Türkiye’de yüz binlerce İzzet, bir o kadar da Dilara ne yazık ki, AKP politikaları nedeniyle eğitimine ya ara vermiş ya açıköğretim denen ucube sisteme kapılıp “diplomalı ama donanımsız” gençler listesine katılmış durumda.

Dipnot: CHP lideri Kılıçdaroğlu değişim-dönüşüm adına önemli açıklamalar yaptı. Cumhuriyet’in manşetine taşıdığı yeni tüzük çalışmasının en dikkat çekicisi delegeliğin kaldırılıp yerine aidatını düzenli (bireysel) ödeyen üyelerin ilçe, il başkanları, milletvekilleri, belediye meclis üyeleri ve belediye başkanlarını seçmesi önerisiydi. Eğer “değişim”ci grup dahil kurultay; bu maddeyi onarsa dillere pelesenk olan “delege pazarlıkları” da rafa kalkar.

Dipnot: Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılına 12 gün kaldı, hâlâ dişe dokunur bir kutlama yok iktidar ve muhalefet kanadından. TRT de Gazze bahanesiyle etkinlikleri iptal etti. Oysa 100. yıl 100 gün kutlanmalıydı.