Fatih Altaylı neden YouTuber oldu?

14 Aralık 2023 Perşembe

Baştan bir itiraf, bu yazı aslında Fatih Altyalı’yla pek de ilgili değil. Yani bir açıdan başlığın “tık tuzağı” olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak bir yandan da Altaylı ile ilgili. Çünkü geleneksel medyanın belki de son 20 yıldaki en önde gelen isimlerinden birinin YouTube’a geçmesi bir trend değişikliğine işarettir.

Hemen akla gelen soru: Geleneksel medya ölüyor mu? Kolaylıkla “Evet” yanıtı verilebilecek bir soru. Çünkü insanlar sosyal medyayı ve interneti yani dijital medyayı her geçen gün artan bir ivmeyle haber alma kaynağı olarak kullanıyor. Ancak bu soruyu şimdilik bir kenara bırakalım ve ben size başka bir soru sorayım: Asıl dijital medya ölüyor mu?

Konvansiyonel medyada yer almayan dijital haber alma araçlarına yönelik bir bakış açısı var. “Farklı seslerin ve bakış açılarının görünür, duyulur olmasına olanak tanıyorlar.” “Dezenformasyona yol açıp 'post truth’ olarak adlandırılan algı biçiminin oluşmasına katkıda bulunuyorlar.”

İkisi de görece doğru, görece yanlış ve ne yazık ki konu şuraya bağlanıyor… Gerçek ne? Bu soruna ben (Tamamen kendi uydurduğum bir tanımla) Alsas-Loren sorunu demeyi tercih ediyorum.

Alsas-Loren tarih boyunca Fransa ve Almanya arasında tartışma konusu olmuş bir bölgedir. İki ülke arasında sık sık el değiştirmiştir ve coğrafi, demografik gelişimiyle zaman içinde iki dilli ve iki kültürlü bir bölgeye dönüşmüştür.

II. Dünya Savaşı sonrası Almanya’nın kesin yenilgisi bu bölgenin yeniden Fransa’nın denetimine girmesine neden olsa da bölgedeki Alman kültürü baskınlığı uzun süre kendini hissettirmeyi sürdürdü.

Bölgenin “Fransızlaşması”na neden olan ise Fransız Devlet Televizyonu’nun bölgede yayın yapmaya başlamasıdır. Almanca konuşan ama akşam televizyon başına oturduklarında “gerçekler”i Fransız devlet televizyonunun ağzından dinlemeye alışan Alsaslılar zaman dönüşür.

Bugün Alsas-Loren’de Almanca konuşanlar genelde eski kuşaklardan ve kırsal alanlarda yaşayan kişilerdir. Bu durum bize geleneksel medyanın tek elden sunduğu bilgi akışının gücünü gösterir.

Kısaca anlattığım bu süreç bize veriyi, güçlü bir dille tek elden aktarabilmenin başarısını gösterir. Dijital medyada ise böyle bir güçlü dil oluşturmak ise kaynakların çeşitliliği göz önüne alındığında pek mümkün değil gibi görünüyordu.

Ancak baştaki soruya dönersek kurumsal kaynakların ve geleneksel medya figürlerinin merkezleri olarak dijital platformları belirlemesi, geleneksel medya kültürünün de internetin veri akışına egemen olacağının işareti.

Belki yakın gelecekte hiç birimiz gazete, televizyon gibi araçları kullanmıyor olacağız. Öte yandan dijital dünyanın çeşitliliğe açık ama bir yandan dezenformatif ruhu da aramızda olmayacak diye düşünüyorum.

Siz ne dersiniz? Dijital medyanın. farklı kaynaklara ve çok sesliğe erişime daha açık ama kitleyi de yanlış yönlendirme olasılığı yüksek anlayışını mı yoksa kurumsal medyanın ağırlığıyla oluşan geleneksel medya düzeni mi daha iyi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüzeyselliğin tarihi 4 Mayıs 2024
Yurttaş ne diyor? 26 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları