Kubilay Olayı nedir?

08 Mart 2024 Cuma

Dünkü yazımı “Sevgili okurlarım, İzmir Milletvekili Sayın Sevda Erdan Kılıç haklıdır: Bu olay, (öğrencilerin Kubilayı katledenlerin arasında olan birinin türbesine/mezarına götürülmeleri olayı) Anayasa’da tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın yasayla belirlenen amacına karşı bir saldırıdır.

Sorumluları mutlaka cezalandırılmalıdır!” diyerek bitirmiştim.

Sonradan düşündüm: “Acaba yedek subaylık görevini yapan öğretmen Kubilayın şeriat isteyen isyancılar tarafından nasıl şehit edildiğini kaç kişi biliyordur?”

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Kubilay olayını (Wikipedia’daki metni esas alarak) özetliyorum ki kadınlar bugünkü özgürlüklerine nasıl kavuştuklarını ve ödenen bedelleri iyice anlasınlar ve bu özgürlüklerini yerel seçimlerde de korusunlar!

Kubilay ya da Menemen olayı esas olarak, 23 Aralık 1930 günü, İzmir’in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay Asteğmen olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın ve onun yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki’nin, kendini mehdi ilan eden Derviş Mehmet liderliğinde şeriat isteyen bir grup tarafından şehit edilmeleridir.

Şeriat ile laiklik arasındaki mücadeleyi vurgulaması açısından Cumhuriyet tarihinin önemli olaylarından biri kabul edilir.

Olaylardan sonra bölgede sıkıyönetim ilan edilmiş, Divanıharp’te yargılanan failler idam dahil çeşitli cezalara çarptırılmıştır.

Olay, 23 Aralık 1930 sabahı Manisa’dan Menemen’e gelen dördü silahlı altı kişinin, bir camiden aldıkları yeşil sancağı sabah namazından sonra ilçe meydanına dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamalarıyla başlar.

Sarıklı ve cüppeli bu kişilerin, Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim Hoca tarafından yönlendirildiği iddia edilir.

Halkın da katılmasıyla isyancı grup kısa zamanda büyür.

İlk eylemciler arasında, Giritli Derviş Mehmet, Şamlı Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan ve Küçük Hasan vardır.

Derviş Mehmet cemaate kendini mehdi olarak tanıtır ve dini korumaya geldiklerini söyler...

Arkalarında 70 bin kişilik halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini belirtir.

Eylemciler, meydana diktikleri ve şeriat sancağı olarak adlandırdıkları yeşil bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye ve zikretmeye başlarlar.

“Şapka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir” diye bağırarak isyanı başlatırlar.

Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri geçirirler.

Bunlar arasında fabrika işçisi Hayimoğlu Jozef gibi gayrimüslimler de vardır.

Eyleme katılan vatandaşların bir kısmının halife ordusunun geleceği korkusuyla boyun eğdiği iddia edilir.

Olay devam ederken Yüzbaşı Fahri Bey gelir ve eylemcilere dağılmalarını söyler.

Buna karşılık Giritli Mehmet, şeriat ilan ettiklerini ve dağılmayacaklarını belirtir.

Yüzbaşı Fahri Bey, olay yerinden ayrılıp eylemcileri 43. Piyade Alayı’na bildirir.

Alay komutanı, Asteğmen Kubilay’ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderir.

Kubilay tek başına eylemcilerin arasına girer ve onları teslim olmaları için ikna etmeye çalışır.

Bu sırada eylemcilerden biri ateş ederek Kubilay’ı yaralar. Askerler, ataşe ateşle karşılık verirler ama tüfeklerinde gerçek mermi yoktur!

Değerli okurlarım, olayın bundan sonrası tam bir çılgınlıktır:

Çünkü şeriat isteyen ve Kubilay’a ateş ederek onu yaralayan isyancılara, onları korkutmak için ateşle karşılık veren askerlerin tüfeklerinde manevra mermisi vardır...

Bu mermiler şeriat isteyen isyancıları elbette etkilemez.

Ve Derviş Mehmet, mukaddes bir işle görevlendirildiği için kendisine kurşun işlemediğini iddia ederek saldırıyı korkunç bir boyuta tırmandırır!

Yüreğim kanayarak size aktardığım bu vahşi olay burada bitmiyor elbette.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları