Korku sevgiyi yener mi?

05 Haziran 2023 Pazartesi

“Yener” diyor Niccolo Machiavelli, 488 yıl önce İtalya’da.

“ ...İkisinden birisi olmadığında sevilecek biri olmaktansa korkulacak birisi olmak yeğdir. Çünkü genel olarak insanlarla ilgili şu söylenebilir:

İnsanlar nankör, değişken, içten pazarlıklı, riyakâr, korkak ve çıkarcıdırlar; iyilik yaptığın sürece yanından ayrılmazlar; gerekmediğinde sana kanlarını, canlarını, mallarını, mülklerini, dahası evlatlarını bağışlarlar. Oysa gerektiğinde hepsi arkasını döner.”

Gerçekten böyle midir? Bugün de böyle midir, burada da böyle midir, tartışmaya açık bir konu.

“HÜKÜMDAR” adlı yapıtında bu Rönesans düşünürü İtalya’nın birlik olması yönündeki çabalarına bu öğütleri katmış.

14 Mayıs 2023 seçimlerinde de “Korku sevgiyi yendi mi?” diye düşündüm.

Partili Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan toplumu korkutan bir seçim kampanyası yaptı:

- Terör geliyor, teröristler gelecek.

- Bunlar iktidara gelirse bütün yardımları kesecekler.

- Bunlar Diyanet’i kaldıracaklar.

- Bunlar Kandil’den (PKK demektir) talimat alıyorlar.

- Biz milli mücadele veriyoruz.

Bu “korku kampanyasına” duygusal temaları da eklediler:

“Vazgeçmeyin-unutmayın-terk etmeyin” diyen reklamlar ekranları doldurdu.

Bunlara eklenen para dağıtmalar, sandık hileleri, devlet olanaklarını kullanmalar ile ancak kıl payı farkla seçimi kazanmış oldular.

Aslında, toplumun “değişim rüzgârı” durmadı, sadece “tepkili bir öfkeye dönüştü”.

Geçmişte seçim sonrasında görülen “kabul etme-razı olma-üzülme-yerinme” bugün değişim isteyen kesimde artık yok.

Geçmişin “sonrasını bekleyen kitlesi” yerine “artık beklemek yok, değişim-sürekli değişim-doğruya değişim-uygarlığa değişim” diyen tepkili- öfkeli milyonların kitlesi oluştu.

Geçici bir durgunluk döneminden hemen sonra toplumun bu kitlesel enerjisi her alanda görülecektir.

Kazanan, kazandım diye sevinmesin.

Kaybeden, kaybettim diye yerinmesin.

BİR DÖNEM DEĞİŞİYOR

Erdoğan’ın dönemi bitti. 

Ne kadar farkındalar bilemem ama onların dönemi bitti. 

“Yaparım olur” gibi, “Söylerim inanırlar” gibi şartlanmaların dönemi bitti. 

Geriye sadece “şartlanmış inanç robotları” kalacaktır.

Geri kalanını yaşamın sert rüzgârları silip süpürecektir.

Kemal Kılıçdaroğlu dönemi de bitiyor.

Öyle “helalleşmeler”, “herkesi kucaklayalım”, “sevelim sevilelim” tarzı derviş felsefesine dayalı politikaların dönemi bitti.

“Bay Kemal”, çok insancıl, bütünleştirici, uygar hedeflere dönük bir kampanya yürüttü. Başarılı da oldu. 

Yanlışı şuradaydı: Bu kampanya, bireyin karar vermesine yönelik bilişsel temalara dayanıyordu.

Oysa, sağdaki seçmenin önemli bölümü, “birey olmaktan vazgeçmiş, karar vermek için birisine bakan, duygusal bağlarını koruyan” kişilerden oluşuyordu.

Bunlar, Millet İttifakı’nın mitinglerine katıldılar.

Geldiler mi? Geldiler.

Hak verdiler mi? Verdiler.

Ama oy vermediler.

Oylarını korkularına, alışkanlıklarına, inançlarına göre verdiler.

DEĞİŞİM RÜZGÂRLARI

Değişim rüzgârları hız kesmeyecektir.

Ekonomi daha da kötüye gidecektir.

AKP’nin alışkanlıkları sürdürülmek istenecektir:

Bunlar da “biz-onlar bölücülüğü”, “bizden olana her şey serbest- bizden olmayana hiçbir şey” tutumu, haksızlık hukuksuzlukta devam, yağmada talanda sebat olacaktır.

Ülkenin Araplaştırılması, göçmen istilası, nüfus yapısının tehdit altında kalması artacaktır.

Eğitimin dinselleştirilmesi daha da artacak, tarikatların etkileri gün geçtikçe yoğunlaşacaktır.

Bütün bunlar “artık kabul edilemez” şeylerdir.

Toplum bu büyük değişimi her alanda “kendisi gerçekleştirecektir”.

AKP de her şeye karşın değişecektir. Elbette Erdoğan dışında bir değişimin şansı yok denecek kadar azdır ama orada da rüzgârlar sert esecektir.

CHP ise değişmek zorundadır.

Bu konudaki analizler için yazarımız sosyolog Emre Kongar’ın yazılarını dikkatle okumanızı önereceğim.

CHP değişecektir.

Sağa yaslanan, sağdan medet uman politikalar yerine kendi kuruluş felsefesini temel alan, uygarlığa cesaretle yönelmiş, ödünsüz değişim politikası izleyen bir CHP olacaktır.

Kemal Kılıçdaroğlu da bu değişimin yolunu açarak yerini yeni liderlere kendisi bırakmalıdır.

Tarih onu yaratanlara sonsuz şans vermez.

Herkes de kendi şansını kendisi yaratır.

Kimse kaygı duymasın, Türkiye kendi yolunu kendi milli iradesiyle kendisi açacaktır.

29 Ekim 2023’TE CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINI BİZ KUTLAYACAĞIZ.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları