Saray darbesi mi?

13 Kasım 2023 Pazartesi

Milletvekili seçilen Can Atalay’ın başvurusunu değerlendiren Anayasa Mahkemesi “hak ihlali” kararı vererek Atalay’ın tahliye edilmesini ilgili mahkemeye iletti.

İlgili mahkeme de karar vermeyerek konuyu Yargıtay’a bıraktı.

Yargıtay ise Anayasa Mahkemesi kararını tanımadı, üstelik Anayasa Mahkemesi üyeleri için suç duyurusunda bulundu.

Böylece bir “anayasa krizi” doğmuş oldu.

Anayasayı tanımamak, anayasa maddelerini uygulamamak sadece bir “yargı krizi” değildir, bir “devlet krizidir”.

CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel bu tehlikeli duruma dikkat çekerek parlamentoyu, hukukçuları, akademileri, yurttaşları “anayasal darbeye karşı direnişe” çağırdı.

Barolar Birliği de baro başkanları ile birlikte Yargıtay’a bir “anayasa yürüyüşü” düzenlediler.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Genel kanı şudur ki “Yargıtay, Saray’ın haberi ve desteği olmadan böyle bir girişime kalkışmaz”.

Gerçekten de Cumhurbaşkanı Erdoğan konu hakkında Yargıtay’a destek vererek Anayasa Mahkemesi’nin hatalı kararlar verdiğini, konunun ancak yeni bir anayasa ile çözülebileceğini açıkladı.

Böylece ortaya çıkan durumda seçenekler şunlar olacaktır:

Bir: Anayasa Mahkemesi’nin kararı uygulanacak, Can Atalay tahliye edilecek, yargı krizi dondurulacaktır.

İki: Yüksek yargıdaki kriz sürdürülecek, anayasal darbe karşıtı direniş artarak sürdürülecek, durum siyasal bir uzlaşma ya da çatışma olasılığına dönüşecektir.

Üç: Sağduyu egemen olacak, Saray bu konuda ısrar etmekten vazgeçecek, anayasal düzen sürdürülecektir.

Yaratılmış olan “yargı krizi”nin yarattığı kaos her yanıyla olumsuzluklara varacak niteliktedir.

YASA TANIMAZLIK, toplum yaşamını “ihkakı hak-kendi hakkını alma” yoluna götürür ki bu tehlikeli durumda hiç kimsenin hiçbir şeyi güvende olamaz.

Böyle bir durum ülkeyi “anarşi”ye götürür, bu da hiç kimsenin isteyeceği bir durum olamaz.

SAĞDUYUYA ÇAĞRI

En başta Saray ve Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere bütün yetkililere “sağduyu çağrısı” yapıyoruz.

Eğer “Benim dediğim olacak” saplantısıyla hareket ederek ülkeyi kaosa sürüklemek göze alınıyorsa bu durumun sonuçlarını hiç kimse tahmin edemez.

Erdoğan deneyimli bir politikacı olarak çevresinden gelen kışkırtmalara karşı koyarak sağduyu ile hareket ederse durumun vahim gelişmelere varacağını görebilir. 

Bu da bugünkü yetkisini var olan anayasadan alan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “anayasal düzen”i koruyan bir tutum alması demektir.

Eğer bundan hoşnut değillerse bunu da yasal yollarla sağlama girişimleri yapabilirler.

Ama “anayasal düzen”i yok sayarak hareket etmek Saray’a da topluma da kaostan başka bir şey kazandırmaz.

Toplumsal direniş, ülkeyi yönetenlere bu sağduyuyu kazandıracaktır.

Bir toplum varoluşunu ancak kendi dinamizmi ile kanıtlar.

Bu anlamda Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeni başkanı Özgür Özel doğru bir hareket içindedir.

Özgür Özel, bir toplumun istediği şeyi almasının hak etmesi gereğini dile getirmektedir.

“Anayasal düzeni” istiyor musunuz? Bunu kanıtlayın.

“Bağımsız hukuk”u istiyor musunuz? Bunun için direnin.

Sağduyu teslimiyet değildir.

Sağduyu, istediğin hedefler için mücadele etmektir.

ATATÜRK’Ü YAŞATMAK

Yaşanan bu olayların tam da “Atatürk’ü Anma ve Yaşatma” günlerinde olması dikkatimizi çekmelidir.

“Atatürk’ü özlemek” yeterli olamaz.

“Atatürk’ü anmak” ile yetinilemez.

“Atatürk’ü yaşamak ve yaşatmak” bugünkü görevimizdir.

Atatürk bir devrimcidir. Bir eylem insanıdır.

Atatürk, geleceğin kurucusudur.

Atatürk, uygarlığı ülkenin geleceği yapmıştır.

Onun sözlerini unutmayalım:

“En hakiki mürşit ilimdir, fendir.”

“Bağımsızlık benim karakterimdir”.

“Ne mutlu Türküm diyene”.

“Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur”.

EGEMENLİK KİMİNDR?

“Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur”.

Atatürk bu sözleri Osmanlı sarayına ve orada oturan halife-sultana karşı söylemiştir.

Bugün de bir “egemenlik çatışması” mı yaşıyoruz.

Gene Saray ve “tek adam iktidarı” mı dayatılıyor?

Anayasa krizi bu amaçla mı çıkarılıyor?

Biz anayasal Cumhuriyeti ve demokrasiyi savunuyoruz.

“Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur”.

Atatürk hep önderimiz olacaktır.

Sonsuza kadar...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları