Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kemal Tahir’i bağdaştırmak...
Tarih, roman, tarihsel roman, Osmanlılık, Doğu-Batı meselesi, Asya Tipi Üretim Tarzı gibi konular gündeme geldiğinde Kemal Tahir adı anılmanın ötesinde, nişangâh tahtasına alınır adeta.
Öyle ki; zaman zaman “Roman mı yazıyor, tarih mi?” gibisinden sorgulayıcı tartışmalara da neden olmuştur Kemal Tahir adı.
Kuşkusuz onun yazıp söyledikleri önemlidir. Neleri/nasıl söylediğine bakmak ayrı bir yazının konusudur. Tutarlılık, süreklilik, özellikle de özgünlük bir romancıdan beklemek önceliğimiz olmalıdır diye düşünürüm. Ne yazdığına asıl buradan bakarak bir yargıda bulunabiliriz.
Romancı olarak Kemal Tahir’in yüzü Osmanlı’ya, Anadolu gerçekliğine, Cumhuriyetin kuruluş süreçlerine dönüktü. Yani romanına konu edindiği yer/coğrafya, zaman/mekân, olaylar, dönemler bu üçlemin gerçekliğinde belirlenenlerdi.
O nedenle Osmanlı’nın kuruluşu, feodal yapısı, toprak sorunu, dahası “Türk toplum yapısı” onun romancılığının odağında yer alır. Yerli roman, yerlilik düşüncesi bu eksende Kemal Tahir’in düşünce dünyasında hep ön planda olmuştur.
Romanlarındaki karşılaşmalar, karşılaştırmalar bir bakıma düşün dünyasının yansımalarını içerir. Bu bağlamda, “tarihsel hakikat”i dönüştürerek anlatırken (Yol Ayrımı’nı, Yorgun Savaşçı’yı , Bozkırdaki Çekirdek’i, Kurt Kanunu’nu hatırlayalım) tezli düşüncelerini anlattığı konuyu, çizdiği karakterler aracılığıyla romansal hakikatinin söylemine dönüştürür. O nedenledir ki Kemal Tahir konusu her açıldığında yapıtları/düşüncelerine dair bir “bağdaştırma hareketi” başlatılır. Yer yer de şu tartışmalara tanık olmuşuzdur: Solda mıdır, sağda mı; tarihçi midir, romancı mı?... Yazdıkları kurgu değil, bitevi “tarih”tir diyenler bile oldu!
Onu savunanlar ya da onun gibi yazanlar “Tahiriler” gibi adlandırmalarla da anılıp durdu.
Kemal Tahir, anlatılarında tarihi/tarihsel olanı yücelten değil, yorumlayıp anlamaya çalışan biriydi. Osmanlı İmparatorluğu ile gelişmiş Batı toplumlarını karşılaştırdığında, yeterli-yetersiz yanlarımızı tespit ederek yüzümüzü/yönümüzü nereye dönmemiz gerektiğini savunmuştur hep. Bu bakışı/yorumu/yaklaşımı Tanpınar’dan farklıdır. O nedenle sosyalizm böylesi toplumlar için bir “kurtuluş” der:
“İnsanın insanca yaşamayı sürdürebileceği, sömürüden arınmış en insancıl rejim, kuşkusuz sosyalizmdir.”*
Romancının bilme ölçüsü, bilgisi ve yorumu, anlatısıyla getirdiği özgün, yeni düşünsel öz, duyusal bakış bütünlük içerdiğinde bir kalıt yaratabildiği gibi, okur üzerinde de etkili olabiliyor.
Bir romancıyı bugün ve her daim okutanın ne olduğuna asıl buradan bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Onun yakın dostu, eşi Semiha Hanım’ın da kardeşi Hulusi Dosdoğru’nun şu yerinde tespiti, belki de Kemal Tahir’i yön yönsemelerle bağdaştırmadan, anlama yolu için kılavuz olabilir:
“Kemal Tahir, drama düşmüş insanı, kendini bildiği günden beri ele almayı iş edindiğinden, düşüncelerini çoğunlukla romanlarında, hikâyelerinde vermeye çalışmıştır. Ama Kemal Tahir’i salt yayımlanmış romanlarındaki düşünceleri ile ele almak ve bununla yetinmek onun düşünce sistemini bölük pörçük ve eksik olarak vermek olur ki bu da noksan ve belki de yanlış yorumlara yol açar.”
Demem o ki bir yazarı/sanatçıyı, düşün insanını bir “yer”e çekerek birtakım adlandırmalar/yakıştırmalarla anmak veya kendi “cenah”ında görmek ne denli yanlışsa onu yalan yanlış okumalarla çalakalem değerlendirmek de adeta kuru deriden bal çıkarmaktır.
Hele hele romanda “yerli olmak”, yerli dünya görüşünü öne çıkararak yazmak gibi bir derdi olan Kemal Tahir’in “yalın gerçekçilik” eğilimini bilmeden üstünkörü değerlendirmeler, tabulaştırmaya prim vermektir kanımca!
Yorgun Savaşçı’da sorduğu, sordurduğu soruların karşılığını bugün bile yanıtlayabilmiş değiliz. Anadolu toprağı, Ege, Akdeniz üzerine dillendirdiklerini düşününce, giderek yorgun/bıkkın bir ülkenin sürüklenişine dönük yeni sözlerin kaçınılmazlığını hatırlatır bize. Bu bir bakıma da “teorisiz”liğin, kuralsızlığın toplumu nasıl/ne yönde güdülediğini görmemiz açısından da kayda değerdir...
* Hulusi Dosdoğru, Batı Aldatmacılığı ve Putlara Karşı Kemal Tahir, Tel Yayınları, 1974, s. 552.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Savunma sanayi firmalarının ürünleri, Din dersinde!
- Akşener'den kurultayda 'veda' konuşması
- Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan KDV zammı
- Arda Güler ilk 11 çıktı ve golünü attı!
- Korhan Berzeg olayında yeni gelişme
- Kadınlara 'Cehennemde yanacaksınız' diye bağırdı
- Seçim ikinci tura kaldı
- 'Türkiye ilk etkilenenlerden olacak...’
- Serdar Aziz'den flaş paylaşım!
- İYİ Parti'de tarihi kurultay: Seçim üçüncü tura kaldı!