Feridun Andaç

Savaş çağında suskun kalmak

17 Ekim 2023 Salı

Yeni bir zamanın kapısını aralıyoruz şimdi. Savaş sesleri ötemizde. Görüntüler hiç de iç açıcı değil. Ortadoğu yeni bir evreye girdi.

Her savaş yıkım getirir. Ama Ortadoğu’daki bu sürekli savaş, yıkım ötesi bir gerçekliği içeriyor. 

Şimdi masamda Savaş ve Ölüm Üzerine Çağdaş Düşünceler. Freud, kitabında şunu söylüyordu:

Bize öyle geliyor ki daha önce hiçbir hadise insanlığın değerli ortak varlıklarını bu denli tahrip etmemiş, en parlak zekâları şaşkına çevirmemiş, ulvi olanı bu denli ayaklar altına sermemişti. Bilim dahi hırstan uzak tarafsızlığını yitirdi; derinden öfkeye kapılan hizmetkârları, düşmanla savaşmaya katkı sağlamak üzere onun silahından faydalanmaya çalışıyorlar.(*)

Savaş, her çağın kötülüğü. Ama günümüzdeki savaşlar etnik/ırkçı savaşlar olmakla birlikte; sınır çizme, yer değiştirme, toprak ele geçirme boyutunda akıl almaz yıkımları/çöküşleri/savrulmaları getiriyor.

Uzunca bir döneme yayılan İsrail-Filistin savaşı, dönemsel ortakların “Demokrasi getiriyoruz” yutturmacasıyla, kanayan bir yaraya dönüştü.

HAMAS GERÇEĞİNİ ANLAMAK

1987’de kurulan Hamas, Filistin’de, Gazze’de konumlanmış paramiliter bir örgüt, İslamcı bir parti. Filistin parlamentosunda da etkin.

Filistin hareketi 2007’de bölününce, Hamas’ın El Fetih’le çatışması iyice gün yüzüne çıktı.

Ortadoğu’daki Filistin sorununu çıkmaza sokan bu hareketin neden/nasıl/niçin oluştuğuna bakmak gerekir.

Hamas’ı “Aksa Tufanı” adı verilen saldırıya yöneltenin ne olduğu ise artık bir “muamma” değil bence! Önceki saldırılar gibi bu saldırının da Hamas’ın bölgede neden var edildiğini anlatması açısından düşünülmesi gerekiyor. Özellikle ABD ve İngiltere bölgede boş durmuyor. Onların “önleyici savaş” uydurmacası yüzyılın projesini hayata geçiriyor.

MISIR/TÜRKİYE/İRAN ÜÇGENİ

Mısır’da 1928’de kurulan Müslüman Kardeşler’in (İhvan-ı Müslimin) varoluş öyküsünü okuduğumuzda arka plandaki güçlerin bölgede neyi/niçin/nasıl, inşa ettiklerini gözleriz.

Bu anlamda Mısır/Türkiye/İran üçgeni bölgenin her açıdan biçimlendirilmesinde etkindir. O nedenle Ortadoğu’da 1948’den beri var edilen İsrail, dün olduğu gibi bugün ve yarın da bu üçgenin “huzursuzluk fişeği”dir. Yaratılan Filistin sorununa eş, bölgede oluşturulması düşünülen bir başka gerçeği de göz ardı etmemek gerekir. Bu da “Kürdistan”ın kuruluşu için Türkiye/İran/Irak/Suriye üzerinden yapılan her hamlede İsrail varlığının hep ön planda olmasıdır.

BOP GERÇEĞİ

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) yeni bir oluşum değildir. ABD’nin “yeni yüzyıl” için tasarladığı bu projenin ilk adımı Afganistan’ın SSCB tarafından (zorunlu) işgali (Aralık 1979); ABD’nin, İran’ı kuşatma projesi olarak “İran İslam Devrimi” adıyla radikal İslamı bölgede canlandırmak için, Humeyni ve yandaşlarını iktidara taşıması; gene aynı yıl Pakistan’a ayar verilerek Zülfikâr Ali Butto’nun idamı; 12 Eylül 1980’de Türkiye’de gerçekleştirilen askeri darbe... Sovyetler, Afganistan batağında debelenirken yıkımı için “son darbe”nin, yani “büyük çöküşün” ABD ve yandaşı Batı aracılığıyla hazırlanışı...

ABD, soluk kesmeden, İran’ı her yönüyle ateşlerken 22 Eylül 1980’de Irak-İran Savaşı’nın kararını verir, çünkü Saddam Hüseyin yönetimi bölgede bunun için desteklenmiştir. İleri bir aşama olarak Mart 2003’te İngiltere-ABD ittifakıyla bu kez Irak işgal edilir.

9 Kasım 1989; Berlin Duvarı’nın yıkılışı, 11 Eylül 2001’de New York’ta İkiz Kuleler’e yapılan saldırı Ortadoğu’nun yenide biçimlenmesi için bir milattır...

Yukarıda imlediğim gibi, BOP’un öyküsü bu süreçlerden geçer. Ve Türkiye ayağının şekillenmesi için yeni bir iktidar/siyaset gerekecektir. Bunun kararı daha 12 Eylül 1980 askeri darbesi, ardından gelen “28 Şubat 1997” postmodern darbe bu yolun taşlarını döşeyerek; AKP’yi var eden bir siyasi manevra yapmıştır.

Büyük Yeni Ortadoğu Projesi” böylece biçimlenirken Türkiye’deki siyasi iktidar da buna göre “dizayn” edilmiştir. İktidarı da muhalefeti de seçim stratejileri de buna göre ayarlanmıştır.

Yeni Türkiye” salvolarıyla ortaya çıkanlar, ülkenin laik yapısını İslamileştirme hamleleriyle bu yeni sürecin aktörleri olarak Ortadoğu’nun biçimlenmesine rotayı çevirmişlerdir.

Suriye savaşı, Kürt sorunu derken bugünkü gündemimiz Filistin/Hamas ve İsrail üzerinden “Yeni Ortadoğu” gerçeğine dönük ateş topu Hamas’ı savaş arenasına sürerek topyekûn “çözüm” için savaşı sürdürme kararlılığı... 

Bu planın arkasında “Arap Baharı” safsatasının stratejisi yatmaktadır. ABD, kitle cinayetleri işlemeye devam ediyor. Ortadoğu’da yaşanan kargaşaya Türkiye’nin dahil edilme süreci Marshall Yardımı ile başlayarak bugüne gelmiştir, İsrail’in buradaki rolünü görmeden, Hamas’ın neden kurulduğunu bilmeden  bu “kirli savaş”ın şifrelerini çözemeyiz, bence!


(*) Savaş ve Ölüm Üzerine Çağdaş Düşünceler, Sigmund Freud, çev. Saffet Emrem, 2023, Can Yay., 43 s.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okuma merkezi kurmak 23 Nisan 2024
Adsız, sansız kent 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları