Jale Özgentürk

Açlık tokluk seçimi

24 Mayıs 2023 Çarşamba

Bu pazar günü bizi beş yıl boyunca yönetecek cumhurbaşkanını seçmek için yeniden sandık başında olacağız. İkinci turda ya Kemal Kılıçdaroğlu diyerek yenilenmeyi isteyeceğiz ya da Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden seçerek uygulanan eski politikalara evet diyeceğiz.


Verilecek bu karar, “Ülkede büyük bir ekonomik krize yol açan, halkı yoksullaştıran ‘Türk usulü ekonomik politikaya’ tamam mı devam mı” sorusunun da yanıtı olacak! Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiği 2018’den beri ne pahasına olursa olsun “büyüme” odaklı bir ekonomik model uyguluyor.

Faiz neden, enflasyon sonuç” teziyle başlayan bu modelin Türkiye’yi derin bir krizin içine nasıl ittiğini veriler bize gösteriyor: 2018’de 8 TL olan dolar bugün 20 TL’yi buldu. Enflasyon yüzde 80’leri gördükten sonra “kâğıt üstünde” yüzde 43 seviyesinde. İşsizlik çift hanede, alım gücü ise yerlerde sürünüyor...

Geçen yıl 3 TL olan ve 30 TL’nin üzerini gören soğanın bu yıl 10 TL’ye düşmesine seviniyoruz. Bak şu işe!

Ücretli çalışanların yüzde 60’ı 8 bin 500 TL olan asgari ücret civarında gelir elde ediyor. Ülkenin her köşesinde büyük bir barınma krizi yaşanıyor. Ev kiraları 9 bin 600 TL’den başlıyor.

Ev ya da araba almak hayal olmuş. İktidar “Togg ve Kızılelmayla” aç avutmaya çalışıyor! Açlık deyince onun sınırı da Türk-İş’e göre 10 bin 135 Türk Lirası olmuş. Yoksulluk sınırı da 33 bin 14 TL.

Ekonominin tüm dengeleri altüst. Merkez Bankası rezervleri tarihin en düşük seviyelerinde seyrediyor

Doları 19 TL’de tutmak için Rusya’dan, Katar’dan, Suudi Arabistan’dan, Birleşik Arap Emirlikleri’nden, Çin’den, Güney Kore’den, Azerbaycan’dan ve Libya’dan swap ya da mevduat şeklinde sağlanan dövizlerin karşılığı nedir bilinmiyor!

Merkez Bankası’nın yüzde 8’lik politika faizi tamamen lafta kaldı. Bugün mevduat faizleri yüzde 40’lara ulaşmış durumda.

Kredi faizleri ise hükümetin baskısı ile düşük gibi görünse de kredi almak artık imkânsız. Dövizi tutmak için keşfedilen kur korumalı mevduatta ise faiz oranı serbest bırakıldı, yüzde 39’ları buldu.

Düşük faiz politikasına başlangıçta destek veren iş dünyasında bugün büyük bir belirsizlik ve endişe var. İhracatçı kendi dövizine bile ulaşamıyor.

Ve Türkiye’nin risk primi dün itibarıyla 720 baz puanı aştı. Bu ekonomi yönetimi için tarihsel bir başarısızlık rekoru.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ekonomideki sorunları dile getirenlere “beyinsiz” dese de gerçekler ortada. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler ekonomiyi bilenleri korkutuyor. Nebati’nin hakaretine uğrayan muhalefetin ekonomi kurmayları da bir süredir seçmenlere bu modelin sürmesi halinde yaşanabilecekleri anlatmaya çalışıyor.

YOLUN SONU UÇURUM

İYİ Partili Prof. Dr. Bilge Yılmaz, Erdoğan’ın seçilmesi durumunda yaşanacakları “Yolun sonu uçurum” diye tanımlıyor. Ve bu uçuruma düşülürse neler yaşanacağını da şu dört başlıkla anlatıyor:

- Kur şoku olur!

- Enflasyon yüzde 100 olur.

- Tam sermaye kontrolü gelir.

- Ekonomi durur işsizlik artar.

Gelecek Partisi’nden Serkan Özcan ise Türkiye’de dövizin tutulamaz hale geldiğini söylüyor ve “Felaket tellallığı yapmıyoruz” diye ekliyor. Özcan’ın 28 Mayıs’ta Erdoğan kazanırsa olacaklara ilişkin öngörüsü ise şöyle:

- Türkiye ciddi bir ödemeler dengesi krizi ile karşı karşıya.

- Türkiye’de 95 bankanın borcu 307 milyar dolar. Elindeki nakit döviz 23 milyar dolar. Dış ticaret açığı 8-10 milyar dolar.

- Merkez Bankası’nda rezerv ekside. Seçimden sonra dövizi tutmak zor. 30 TL’den söz ediliyor.

- Kurda her 10 birimlik artış ise enflasyonu 4 birim artırıyor. Üç haneli enflasyona gitme riski ile karşı karşıyayız.

- Pazar günü Erdoğan ya da Kılıçdaroğlu’nu seçmeyeceğiz. Bu seçim açlık tokluk ya da varlık yokluk seçimi!

Ekonomistler, siyasetçiler aylardır anlatıyor ama pazar günü sandığa giderken bir kez daha onlara ve olgulara kulak verelim istedim. Seçimden sonra olası bir döviz krizi gıdaya ve ilaca erişememek, doğalgaz alamamak, üretim yapamamak demek. Hayatın her alanda geriye düşmesi, daha da yoksullaşma demek.

Umarım yurttaşın seçimi yoksulluğu daha derinleştirecek politikalardan yana olmaz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları