Mehmet Ali Güller

Amerikan neo faşizmi

11 Aralık 2023 Pazartesi

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, görev süresi boyunca yetkisini ilk kez kullanarak BM Şartı’nın 99. maddesini işletti ve BM Güvenlik Konseyi üyelerine 6 Aralık’ta bir mektup gönderdi: “Güvenlik Konseyi üyelerini insani felaketin önlenmesi için baskı yapmaya çağırıyorum ve insani ateşkesin ilan edilmesi talebimi tekrarlıyorum. Bu çok acil.”

Guterres’in bu mektubu, öncelikle ABD-İsrail ikilisinin demokrasi ve insan hakları maskesini indirdi. İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, sanki neofaşist saldırganlığıyla Gazze’de etnik temizlik ve soykırım uygulayan ülkesi dünya barışını tehdit etmiyormuş gibi, Guterres döneminin “dünya barışı için tehdit olduğunu” savundu!

Ahlaksız yalnızlık

Guterres’in mektubunun ardından BM Güvenlik Konseyi üyesi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), yaklaşık 90 ülkenin “eş sunucusu” olduğu karar tasarısını sundu ve düzenlenen acil oturumda tasarı oylandı.

15 üyeli Güvenlik Konseyi’nde bir tek ABD tasarıya karşı çıktı ve veto etti, İngiltere bile çekimser kaldı. Çin, Rusya, Fransa, BAE, Brezilya, Arnavutluk, Ekvador, Gabon, İsviçre, Mozambik, Malta ve Japonya ise tasarıyı onayladı.

Böylece ABD, bir kez daha BM’de yalnızlaştı. Anımsayacaksınız, daha önce yapılan BM Genel Kurulu’ndaki oylamada da 120 evet, 14 hayır, 45 çekimser oy çıkmış ve ABD ile İsrail’e dünyada sadece 12 ülke tam destek verebilmişti.

 ABD’nin durumu artık siyaseten yalnızlıktır, üstelik ahlaksız bir yalnızlık. Çünkü ABD’nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Robert Wood;

1) Oylamadan önce, “Yeni bir konsey kararı faydalı değil. Gazze’de insani durumu düzeltmek için sessiz diplomasiyi tercih ediyoruz” sözleriyle,

2) Oylamadan sonra ortaya çıkan tablo karşısında da tasarıyı “aceleye getirilmiş, gerçeklikten kopuk, ibreyi somut bir şekilde ileriye doğru hareket ettirmeyen, dengesiz bir karar tasarısı” diye niteleyerek, ABD’nin “diplomatik sahtekârlığını”, “siyasi ikiyüzlülüğünü” ve “insani utanmazlığını” sergiledi!

O kadar sergiledi ki Çin’in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun bile diplomatik ifadeleri bir kenara bırakarak ABD’yi açıkça “ikiyüzlülükle” suçladı.

ABD düzeni ile Küresel Güney düzeni çarpışması

BM düzeni, Alman faşizmine karşı kazanılan II. Dünya Savaşı’nın ardından oluşturulan belli ölçülerde bir demokrasi düzeniydi. Ancak ABD, özellikle SSCB’nin dağılmasının ardından ortaya çıkan tek kutuplu dünya döneminde bu düzeni tahrip etmeye başladı: BM kararlarını veto ederek, yok sayarak, aykırı hareket ederek, BM’den karar çıkartmadan müdahale, savaş ve işgallerde bulunarak “kısmi demokratik düzeni” felç etti.

Çok kutuplu dünyanın inşa olmaya başlamasıyla birlikte ABD’nin bu tahripkâr tutumu frenlenmeye başladı. Öyle ki ABD veto kartını kullansa da tutumuyla yalnızlaşıyor ve gün geçtikçe bunun “siyasi bedelini” yavaş yavaş ödemeye mecbur kalıyor.

ABD, işte bu nedenle bir süredir BM’yi “Küresel Güney”in hâkim olduğu bir yapı olarak nitelemeye ve eleştirmeye başladı. İsrail’in Guterres dönemini “dünya barışı için tehdit dönemi” diye suçlamaya kalkması bundandır.

Çünkü ABD-İsrail ikilisi için “dünya barışı”, “tersyüz ettikleri savaş”tır; istedikleri ülkeye saldırabildikleri, işgalle topraklarını genişletebildikleri, “demokrasi ve insan hakları” maskesiyle “neofaşist” saldırganlıklarını uygulayabildikleri düzendir.

Bu nedenle Gazze’de sadece İsrailFilistin savaşı değil, tıpkı Ukrayna’da olduğu gibi, gerileyen “ABD düzeni” ile yükselen “Küresel Güney” düzeni çarpışmaktadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları