Mehmet Ali Güller

Laiklik sınıfsaldır

17 Ağustos 2023 Perşembe

Cuma hutbesine “ders ve iş saatlerinin namaza göre ayarlanmasını” ekleyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, anayasanın laiklik ilkesini anımsatarak tepki gösterenleri “laikçi yobaz” ilan etti. 

Laiklik karşıtlarının kullanmaya başladığı “laikçi” kavramı; budanan, içi boşaltılan, anlamı sulandırılan ve en sonunda “altılı masa muhalefetinin” elinde “tarikatlara özgürlük” bağlamında “özgürlükçü laiklik”e dönüştürülen laikliğin 75 yıllık tersine evriminin geldiği yer ne yazık ki... 

Bu dönüşümde laikliğin sınıfsallığını görmeyen ve kavramı dünya işlerini kenara atarak din ve devlet işlerinin ayrılmasına daraltan laiklerin de payı var elbette.

LAİKLİK: KÖYLÜ, TOPRAK REFORMU, ENSTİTÜLER

Laiklik alabildiğine sınıfsaldır ve “Laiklik artı halkçılık eşittir gelişmiş demokrasidir”.

Batı’da kilise otoritesine karşı mücadele ve egemenliği göklerden yere indirme işi olarak laiklik sınıfsaldı. Türkiye’de feodal (din-tarım) toplumdan devrimle uluslaşarak sanayi toplumuna geçiş mücadelesinde laiklik sınıfsaldı. 

Somutlarsak: Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir” çizgisi, toprak reformu çabası ve Köy Enstitüleri laiklikti, halkçılıktı ve sınıf savaşıydı. Sınıf savaşı olduğu için de feodal kalıntılar/toprak ağaları toprak reformuna karşı çıktı ve CHP’den ayrılıp DP’yi kurdu. Sınıf savaşı olduğu için feodal kalıntılar/toprak ağaları Köy Enstitülerine karşı çıktı ve buraları dinsizlikle suçlayarak kapanmaya zorladı. 

Emperyalist ABD de 1946’dan itibaren bu sınıflarla işbirliği yaparak önlerini açtı ve geldiğimiz yer Erbaş’ın laikleri “laikçi yobaz” diye suçlamasıdır artık.

YOKSULLARA SÖMÜRÜYÜ KABULLENDİRME GÖREVİ

Laikliğin sınıfsal olduğunun en önemli göstergeleri din adamlarının fetvalarıdır. 

Örneğin Cübbeli Ahmet Hoca, 11 Aralık 2018’de “fakirlerin zenginlerden önce cennete gireceğini” söylüyor. TÜSİAD, beşli çeteler, İslami sermaye grupları bir araya gelip propaganda kaseti hazırlasalar bu kadarını yapamazlar!

Üstelik Cübbeli Ahmet Hoca propagandayı o kadar ince işliyor ki “Zenginlerin çoğu dinsiz imansız” diyerek kendisini dinleyen fakirlerden onlara imrenmemesini istiyor. Kısacası “Fakirsin fakir kal, ödülün cennet” diyor.

Nitekim “Cübbeli”nin kaydının başlığı da şu: “Fakirler, zenginlerden beş yüz sene evvel cennete girecekken nasıl zengin olmak istenir?” 

Sadece Cübbeli değil, onlarca, yüzlerce din adamı, hemen her gün cemaatlerine bu türden mesajlar veriyor. Böylece yoksul halk kitleleri, “zenginlerden önce cennete girecekleri” hayaliyle, dünyadaki sömürü düzenini kabulleniyor. 

İşte bu sınıfsal ilişkinin örtüsünün kaldırılmaması için laikliğe karşılar. Egemen sınıfı oluşturan kesimlerin ittifak halinde halkı uyutmak için nasıl işbirliği yaptığının görülmemesi için laikliğe karşılar.

MUSTAFA FAZIL PAŞA’DAN ATATÜRK’E 

Bu topraklarda 150 yıldır süren demokratik devrim mücadelesi aynı zamanda bir laiklik mücadelesidir. 

O nedenle Mustafa Fazıl Paşa, daha I. Meşrutiyet öncesinde, 1866’da Paris’ten Abdülaziz’e yazdığı ünlü mektubunda şöyle demiştir: “Padişahım, (…) din ve mezhep ruhta hüküm sürer; bize öte dünyanın nimetlerini vaat eder. Fakat milletin haklarını sınırlayan ve belli eden din ve mezhep değildir. Unutmamak gerekir ki din ezeli gerçekler arasında durup kalmazsa, yani dünya işlerine karışırsa hepimizi öldürür ve kendi de ölür.”

O nedenle büyük devrimci Atatürk, CHP’nin 1931 programında laikliği şu şekilde tanımlamıştır: “Din anlayışı vicdani olduğundan, fırka din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı milletimizin çağdaş ilerlemesinde başlıca başarı etkeni görür.”

Özetle laikliğin üzerinden atlayarak ne sınıf mücadelesi ne demokrasi mücadelesi ne de Aydınlanma mücadelesi olur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları