Mehmet Ali Güller

Neoliberal özgürlük!

04 Ocak 2024 Perşembe

Batı Asya ülkeleri yaşayarak öğrendi: Emperyalist sözlükte özgürlük ve demokrasi, darbe demek, işgal demek, bomba demek...

Ancak egemen Atlantik propaganda aygıtları, ABD’nin demokrasinin ve özgürlüğün kalesi olduğu yalanını her gün ya bir filmle ya bir haberle ya da bir “akademik” makaleyle toplumlara şırınga ediyor.

Oysa İsrail’in Gazze’ye saldırısıyla birlikte ABD üniversitelerinde yaşanan manzara bile tek başına bu propagandaların çürüklüğünü göstermeye yetiyor.

FİNANS KAPİTALİN ÜNİVERSİTELERE BASKISI

ABD’nin ünlü üç üniversitesi, Harvard, MIT ve Pensilvanya üniversiteleri, bir süredir mali sermayenin / finans kapitalin hedefinde. Çünkü bu üç üniversitede Filistin’e destek eylemleri yapıldı. Bu okulların bağışçıları ise rektörleri bu eylemleri durdurmaya çağırdı. Rektörler eylemleri “düşünce özgürlüğü” olarak değerlendirince üniversitelerin bağışları, kaynakları, fonları kesilmekle tehdit edildi.

Ardından finans kapitalin temsilcileri olan ABD Kongre üyeleri, rektörleri sorguladı. “Kampüs Rektörlerini Sorumlu Tutmak ve Antisemitizmle Mücadele” başlıklı oturumda Harvard Rektörü Claudine Gay, Pensilvanya Rektörü Elizabeth Magill ve MIT Rektörü Sally Kornbluth’tan “hesap” soruldu. Filistin’i savunmak, “antisemitizm” olarak damgalanmaya çalışıldı.

Rektörler yine de demokrasi ve düşünce özgürlüğü adına direndi. Ancak neoliberal ekonominin dümenindeki mali sermayenin baskısı, yönetim kurullarını da harekete geçirerek rektörleri istifaya zorladı. Önce Pensilvanya, ardından Harvard rektörü istifa etmek zorunda kaldı.

BİLİMSEL ÖZGÜRLÜĞÜN SINIRI

Üniversiteler kabaca bilimsel bilginin üretildiği yerlerdir; bunu da düşünce özgürlüğü zemininde sağlarlar. Dolayısıyla iki üniversite rektörünün istifa etmek zorunda olması çok önemli bir konudur. Bu nedenle Türkiye’nin önemli bilim yayıncılarına bu istifaları nasıl değerlendirdiklerini sordum.

Cumhuriyet yazarı ve Herkese Bilim Teknoloji Dergisi Yayın Danışmanı Orhan Bursalı, Harvard Rektörü Gay’in “bilimsel ve üniversiter özgürlüğün sınırlarının test edildiği bir siyasi baskı sonucunda istifa ettirildiğini” belirterek şunları söyledi: “İlk siyahi rektör olması da ABD’de beyaz ırkın üstünlüğü ve siyah nefretin sürdüğünün delili sayılabilir. Harvard Üniversitesi mezunlarından ve sermaye çevrelerinden büyük bağışçıların baskısı net görüldü. ABD’de ve üniversite üzerinde Yahudilerin ve Siyonistlerin etkisinin de akademik özgürlüğü ezecek kadar büyük olduğunu görüyoruz. Bilimsel özgürlük, bilim dışındakilerin iki dudağı arasında.”

HAKLAR NASIL KAZANILDI?

Bilim ve Gelecek Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ender Helvacıoğlu ise ABD’nin bu olayda ikiyüzlü olmadığını, tersine gerçek yüzünü sergilediğini belirterek şunları söyledi: “Batı demokrasisi denen olgu, burjuvazinin ve onun devletinin topluma bahşettiği kurallar ve yapılar bütünü değildir. Halk kesimlerinin ve emekçi kitlelerin egemenlere, önce aristokrasiye sonra da burjuvaziye karşı verdikleri mücadeleler ile kazanılmış haklardır. Düşünce özgürlüğü de üniversite özerkliği de insan hakları da emek hakları da hatta parlamento, hukukun üstünlüğü, anayasa gibi kavram ve kurumlar da yüzyıllar süren mücadelelerle kazanılmıştır. Burjuvaziye kalsa bunların hiçbiri olmaz; azami kâr hırsından ve dünya hâkimiyetinden başka bir şey kalmaz.”

GazeteBilim Genel Yayın Yönetmeni Emrah Maraşo da “ABD’deki akademik özgürlüğün, ancak sistem içindeki güç aktörlerinin birbirleriyle rekabetinin sınırları oranında olduğunu, bu rekabetin de zaten piyasadaki burjuva rekabetinin fikirsel alandaki yansıması” olduğunu belirtti ve şu sonuca dikkat çekti: “Buradan çıkan ders bilimin ve aklın, hiçbir zorba otorite olmadan ve ancak insanlık cephesinin içinde yer alarak gerçekten özgürleşebileceğidir.”

Özetle, neoliberalizmin özgürlüğü(!) ancak bu kadardır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları