Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kimlik inkâr, kişilik nanay
Notre Dame de Sion’un efsane Türk edebiyatı öğretmeni Nimet Leyla Başak*, edebiyata aşkla bağlıydı, dolayısıyla tutkuyla öğretirdi.
Görmezden gelinemeyecek kadar alımlı, hatta şuh bir kadındı.
Onu severdik, çünkü şefkatli ve eğlenceliydi. Nefret ederdik, çünkü “gereksiz yere” çok çalıştırırdı.
Bu “gereksiz yere” tanımı önemli, çünkü NDS’de zaten her dersi çok çalışmaya alışıktık.
Ama Leyla Hanım’ın, bize Nâzım Hikmet dururken Yahya Kemal’in şiirlerini ezberletmesini, serbest ölçü varken aruz ölçüsünün “fa’ulün, mefa’ilün, fa’ilatün…” kalıplarını saydırmasını anlayamazdık.
Diyelim ki “komünist” Nâzım’dan korkuyordu. Ne var ki Tevfik Fikret’e, hatta Mehmet Akif’e bile şair demiyordu, Leyla Hanım. Eskilerden ille de Fuzuli hayranıydı, gönlündeki yeniler (!) Ahmet Haşim’le sınırlı.
Çağdaş Türk edebiyatının her anlamda gönlümüze ve aklımıza hitap eden hem de ne büyük ustaları yerine; Divan edebiyatının artık konusu kadük olmuş, betimlediği duygular bile tedavülden kalkmış şairleri ile yazarlarını okumak işkence gibi gelirdi!
***
Haklıydık.
Bugün de haklı olduğumuzu, tarih ve edebiyat derslerindeki sıralamanın tersine çevrilmesi; öğrencilere çağdaş olandan başlayarak geriye doğru öğretilmesi gerektiğini düşünürüm.
Neyse. Lisenin son üç yılı “rahle”sinden geçtiğimiz Leyla Hanım, bize Divan edebiyatıyla zulmetmekle yetinmedi. Arapça ve Farsça 1000 kelimeden oluşan bir sözlük de ezberletti.
Bugün Türkiye’de ortalama 300 kelimeyle konuşulduğunu düşünürseniz, 1000 kelimenin önemi ortaya çıkar.
İşte bu anlamda Leyla Hanım’a şükran borçluyum ve aziz anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Sayesinde Osmanlıca öğrendim diyemem, ama Osmanlıcayı çözmeyi öğrendim, diyebilirim.
***
Çünkü Leyla Hanım’ın eğittiği NDS kuşaklarına ezberlettiği küçük sözlük, bizlere Arapça ve Farsçanın maymuncuğunu da verdi: Sözcüklerin bir hecesinden yola çıkarak türediği kök sözü bulmayı öğretti.
Ama yurtdışında geçirdiğim uzun yıllarda, daha önemli bir şey öğrendim: Yabancı bir dili iyi öğrenmek, anadili iyi öğrenmiş olmaktan geçiyordu. Çoğu göçmenin yarı Türkçe, yarı yabancı dil karışık konuşması ve zaten yazamaması; başlangıçta bir dili çok iyi bilmemek, yani anadil zayıflığından kaynaklanıyordu.
1990’lı yıllarda, özellikle gazeteciler arasında yazarken değilse bile konuşurken, Türkçe söylemin arasına İngilizce tümceler serpiştirmek modası vardı. Bunlar derdini yarı Türkçe, yarı Almanca vb. anlatmaya çalışan göçmen yurttaşlarımızı anımsatırdı, bana.
Günümüzde, yazar gibi yapan çok bilmişlerin (hiç bilmişler mi demeliyim?) Osmanlıca bilgilerini ortaya dökmek için yerli yersiz Arapça ve Farsça sözcükler kullanmaları pek yaygın.
Bakıyorum, aynıları 1990’larda Türkçe söylemine İngilizce serpiştirenler…
Yirmi yıl önce İngilizce bilgisini ortaya dökmek için gariban göçmen gibi konuşanların, şimdilerde Osmanlıca caka satmak amacıyla göçmenleşmesi garip değil mi? Aslında değil.
***
Çünkü onlar hiç Türkiye odaklı olmadı. Yirmi yıl önce ABD’ye, İngiltere’ye falan öykünüyorlardı, şimdi AKP iktidarı sayesinde Osmanlı’ya. Üstelik, eskiden AKP yandaşıyken şimdi muhalifler, yine de aynı “ortaya karışık” dili kullanıyorlar.
Oysa dil, toplumsal kimlik demektir.
Osmanlı toplumsal kimlik olmadığı, olamadığı için Arapça, Farsça, Türkçe karışımı, üstelik hükmettiği halklara konuşturamadığı bir “esperanto” uydurmuştu.
Neyse ki dinimiz İslamın dili var. Okullulara Arapça dersleri, alaylılara iki dilde yayın yapan Diyanet İşleri Başkanı ve imamlar sayesinde yakında resmi dilimiz, Arapça.
Latin alfabeden Arap alfabesine geçiş de umulandan daha kolay olacak gibi görünüyor.
Mezar taşlarını okumak için yola çıktılar, turistik güzergâhları Arap harfleriyle yazdılar.
Şimdi Suriyelilerin açtıkları ve Suriyelilere hizmet için açılan dükkân tabelalarıyla, ümmet Elif, Ba diye saymaya başladı bile.
Sonuçta, Türklerden bir millet yaratmaya çalışmak, galiba hataydı. Çünkü hiçbir millet kimliğini kolayca inkâr ve yabancılaşmaya bunca yatkın değildir.
*Dağ Büyüsü Şiir kitabı, İstanbul Matbaası/1969
“Vatanım, Fransız dilidir.”
ALBERT CAMUS
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Premier Lig'den Arda'ya çılgın teklif!
- Ahmet Ercan'dan sabaha karşı 'deprem' mesajı
- Kurultay sonrası üst düzey istifa
- Özel-Erdoğan görüşmesinin tarihi netleşti
- Çağlayan'da 'Erdoğan' ve 'Deccal' krizi
- CHP'den yurttaşlara çağrı
- İYİ Parti'de yeni dönem istifalarla başladı
- Ali Yerlikaya'dan '1 Mayıs' açıklaması
- Ankara’nın diğer yarısı da oğlu ve gelininmiş!
- 'Kameralar karşısında ilan etmiştir'