Ya zehrisindir çemberin ya da zuhuru

11 Kasım 2023 Cumartesi

Okyanusun semavi güçleri adeta Ezya arşipelini yutmak için boşanmış; kopan fırtınalar, hortumlar, tsunamiler taş üstünde taş bırakmıyor, en büyük kabak da en küçük adanın başına patlıyordu. 

Mikronezya’daki muhalifler, doğanın hışmından adanın düşmeyen tek taşı, Yol istibdadının başını sorumlu tutmakta gecikmediler. 

Haklıydılar da. 

Ormanlar kesilmeseydi, dağlar dümdüz edilmeseydi, minik kara parçası betona gömülmeseydi doğa da böyle coşmaz; kafalarına taş, tuğla, duvar, çatı, parke taşı falan yağmazdı. Üç muhalefet önderi gizlice buluşup elyazısı broşür hazırladılar. Uğradıkları afetten sorumlu tuttukları istibdatı, çevreyi zehirlemekle suçluyorlardı. 

Hazırladıkları zehir temalı “zehirli istibdat, zindan hayat”, “beton zehir, adamız kahır”, “zehirlisin ey müstebit, uyutma bizi” vb. yazılı broşürleri dağıtmaya ne gerek vardı ne de olanak.

Tomar tomar hız kesmeyen fırtınaya verdiler, tüm adaya dağıttı.

Günlerden pazar, Yol istibdadının yozdaş yoldaşları, müteahhit Cenabet Cenginski’ye ait A.M. şatosunun iç avlusunda “barbeküski”, yani mangal yapıyorlardı. 

Rüzgârın uçurduğu broşürlerden biri, avludaki hava boşluğuna düşüp MAK inşaatın sahibi Mikron Mikropiç’in alnına yapıştı.

İlanı kapan yozdaş gazeteci Emedur Tampiç, yüksek sesle okudu: “Zehirli iktidar, muktediri de zehirler!” 

Konuklar önce gülüştü, sonra barbeküskide kızaran domuz sosislerine yumulup broşürü unuttular. 

Aradan bir süre geçmişti ki Ulu Çoban’ın gizli kasası Yale Multilock, ortaya konuştu: “Yoldaşlar şimdi biz zehirli miyiz, yoksa zehirsiz mi?”    

Mikron Makropiç, şaşırmıştı: “Ne oldu ki niye sordun?”

Yale Multilock’un sesi endişeliydi.

“Sosis diye dilimi ısırdım da...”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kızgın Boğa 21 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları