İşte eğitimin hali!

07 Mart 2024 Perşembe

Anadolu’nun orta büyüklükte bir şehrindeki yatılı Kuran kursu öğretmeninden mektup aldım.

Özetle şöyle diyordu:

“Buraya çok uzak illerden bile öğrenci geliyor. Çoğunlukla ortaokul düzeyinde olan bu çocuklar bütün yıl Kuran kursu binasında eğitim görüyor. Buradaki eğitimin ortaokul müfredatı ile ilgisi yok. Arapça öğretiliyor, Kuran eğitiminden sonra yine buna dayalı konular öğretiliyor ama tamamen farklı alanlarda da eğitim var. Bu zaman diliminde eğer Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir ortaokulda kaydı varsa donduruluyor. Daha sonra toplu bir sınavla diploma alması sağlanıyor.

Çocuklar sadece hafta sonları dışarı çıkabiliyor.

Burada önce hafız oluyorlar, sonra liseyi bitirip öteki alanlara yöneltiliyorlar. Öğretmenlerin çoğu daha önce burada öğrencilik yapmış kişilerden...

***

Eğitimin görünen yüzünde bir dizi içler acısı durum var ama asıl sorun görünmeyen yüzünde. Milli Eğitim Bakanlığı’nın fiilen paralel eğitime kapı açan bir planlama içinde olduğu görülüyor. Mevcut sistemde, tamamen kendilerinin planladığı ilahiyat fakülteleri bile iktidarı tatmin etmedi, İslami ilimler fakültesi adı altında, öteki dinlere ve felsefeye tamamen kapalı bir yapı kurdular. Konuştuğumuz ilahiyatçılar, “Oradan Taliban ve benzerleri yetişir” yorumu yapıyor.

Benzer durumun ortaokullarda da planlandığını görüyoruz. Çocukların almaları gereken eğitimi kendilerinin biçimlendiremeyeceği çağı tümüyle kontrol altında tutmak amaçlanıyor.

İktidar ya FETÖ sürecinden hiç ders almadı ya da çok iyi ders aldı, daha iyisi nasıl yapılır diye çalışıyor.

Din eğitimine, asıl amacı belli olmayan kesimlerin ucundan kıyısından karışması yeni FETÖ’ler yaratmaktan başka bir işe yaramaz.

Osmanlı döneminde II. Mahmut mühendislik ve tıp alanı başta olmak üzere bugünkü üniversite eğitimine karşılık gelecek adımları atarken eğitimi tümüyle şekillendirmek istemişti. Şeyhülislam, “Yüksek eğitimi nasıl yaparsan yap, temel eğitim bizim kontrolümüz altında olacak” dedi. O nedenle reform girişimlerinin tümü yarım gerçekleşti.

İktidar bugün imam hatiplerin sayısını artırıp içini boşalttı. Biraz daha nitelikli eğitim veren okulların kadrosunu değiştirip tüm okulları vasatta eşitledi. Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesiyle öğrencilerin ruh sağlığı ile oynama pahasına müfredat dışına çıktı.

Girişte sözünü ettiğimiz uygulama fiilen medreseleşmeye gidiyor. Resmi adı Kuran kursu ama pek çoğu “Âlimler ve Medreseler Birliği” adı altında bir kuruluşun fiilen içinde.

Hangi medreseler var da “birliği” kuruldu?

***

Para saymaktan imanın şartlarını saymaya fırsat bulamayan iktidarın üst düzey yöneticilerine sesleniyoruz...

Bu yol, bir süre sona sizi de “engel” olarak görür.

Bu yol, iktidarınızı ayakta tutmanın bir unsuru olabilir ama devleti ve toplumu çökertir.

Bu yol, Türkiye dışındaki pek çok ülkede de denendi. Sonu hep daha radikale, daha radikale gitti.

Bu yol, başlangıçta kontrolünüz altında gibi görünür ama bir bakmışsınız, kontrol altına girmişsiniz.

Şu değerlendirmemizi her fırsatta gündeme getireceğiz:

Fatih, 1453’te İstanbul’a girerken Avrupa’da Gutenberg’in matbaası baskıya giriyordu.

O gün çağ kapatıp çağ açan Osmanlı bir sonraki çağı kaçırmıştı. Bugün iletişim çağındayız ve çağı kaçırıyoruz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları