Madımak’tan Başbağlar’a...

05 Temmuz 2023 Çarşamba

2 Temmuz 1993 Sivas-Madımak katliamının ardından 5 Temmuz 1993 Erzincan-Başbağlar katliamının da 30. yılındayız.

1993 yılı yakın tarihimizin en acı zaman dilimlerinden biridir. Uğursuz yıl, 24 Ocak’ta Uğur Mumcu’nun aracına konulan bombanın patlamasıyla başladı. Aramızdan koparılan Mumcu’nun temsil ettiği değerleri sıralamaya gerek yok.

17 Şubat 1993’te dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in içinde bulunduğu askeri uçak kalkıştan hemen sonra düştü. Bitlis, terör sorununun çözümü için her şeyden önce halkı kazanmak gerekir diyordu. ABD’nin Kuzey Irak’taki PKK desteğine işaret ediyordu!

24 Mayıs 1993’te Malatya-Bingöl karayolunda PKK, 33 eri kurşuna dizerek şehit etti. Dönem merkez sol ve merkez sağdaki iki partinin koalisyon yapıp toplumsal barış için kolları sıvadığı dönemdi!

***

Yıl bu olaylarla seyrederken 2 Temmuz’da Banaz’dan Sivas’a alınan Pir Sultan Abdal şenliğine katılanlara yönelik provokasyon, devamında linç girişimine, yangına dönüştü; 33 yazar, ozan, sanatçı ve iki otel çalışanı; yanarak, dumandan boğularak yaşamını yitirdi.

Daha bu olayın alevi dinmeden 5 Temmuz’da PKK, Erzincan’ın Kemaliye ilçesinin Başbağlar köyüne akşam saatlerinde baskın düzenledi. Akşam ezanı okunurken camideki bütün erkekleri çıkarıp köy meydanına getirdi. Köylülerin gözü önünde 29 kişiyi kurşuna dizdi, köyü ateşe verdi. Olayda toplam 33 kişi yaşamını yitirdi.

1993 yılının yukarıda sıraladığımız bütün olayları genelde Türkiye Cumhuriyeti devletine ve toplumuna yönelik bir saldırıydı. 2-5 Temmuz’un ise bize göre ayrıca ele alınması gerekir.

2 Temmuz saldırısının özellikle Alevi kökenli yurttaşlarımızın yüreğinde büyük bir yara açtığı, Madımak yangınının hiç sönmeyeceği ortadayken 5 Temmuz’da bu kez akşam namazı çıkışı yapılan kıyımın da Sünni yurttaşlarımızı ayrıca etkileyeceği bir o kadar aşikâr.

Eğer toplumumuzun bir arada yaşama bağları çok güçlü olmasaydı, bu iki olayın tabanda yankıları bambaşka olabilirdi.

Her iki saldırı da bütün yönleriyle araştırıldı mı?

Yargılama süreçleri toplum vicdanını rahatlatacak şekilde seyretti mi?

Bu sorulara olumlu yanıt vermek ne yazık ki mümkün değil.

Sadece 1993 yılında yaşananlara bir bütün olarak bakıldığında ise şunu söylemek mümkün:

Türkiye’nin bugünlere sürüklenişinin önü açıldı, “engeller” kaldırıldı!

***

2-5 Temmuz arasında bağ olup olmadığı, olayların yargı boyutunun karanlık yönleri ayrıca irdelenecek bir konu...

Ancak bu iki büyük acının da hepimizin ortak acısı olduğunu kesinlikle unutmamak gerekiyor.

Madımak’ı unutmadığımız kadar Başbağlar’ı da unutmayacağız...

Madımak ne kadar ortak paydalarımıza yönelik saldırıysa Başbağlar da o kadar alçak bir saldırı...

Acıları yarıştırmak ya da paylaştırmak değil hep birlikte göğüslemek ve terörün her türlüsüne karşı durmak yurttaşlık bilincinin olmazsa olmaz koşuludur.

Bugün hepimizin yüreği Başbağlar’da... Camiden çıkarılıp kurşuna dizilen bedenlerdeki ruh, Anadolu’nun ruhudur.

Toplumu kin ve nefretle beslemek, ekmekle beslemekten daha kolaydır ama bu toprakların kin ve nefreti yeşertmeme gibi bir özelliği vardır.

Geleceğe yönelik umudumuzun yeşermesinde, hiç solmamasında da temel etken budur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

31 Mart başlangıcı! 9 Mayıs 2024
100. yılı yaşamak! 7 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları