Şahsıma mektuplar (12) Çok korku(tu)yorum!

30 Mart 2024 Cumartesi

İşte seçim günü geldi. Bugüne kadar 17 seçime girdim, hepsinden istediğim sonucu aldım. Alamadığımı yenilettim zaten... 

Ama bu seçim öncekilere benzemiyor. Kampanyanın ortasından itibaren ekonominin tamamen unutulması, bizim belirlediğimiz gündem maddelerinin tartışılması gerekiyordu. 

Olmadı. 

Eskiden milletime yüklediğim faturaları seçimden sonra açıklıyordum. Bir dahaki seçime kadar unutulup gidiyordu. 14-28 Mayıs’tan sonra ekonomiden sorumlu Mehmet Şimşek’in aldığı kararlar dengemizi bozdu. Ekonomi kötü giderse sorumlu Şimşek, iyi giderse ekonominin patronu benim, diyeceğim. Lakin yerel seçim döneminde bunu da oturtamadık. 

“Fedakârlık” çok sevdiğim bir kelime. Bunu eşit paylaştırmak bütün mesele. “Feda” kısmı milletime, “kârlık” kısmı şahsıma ve şahsıma tapanlara! 

Milletim bunu anlasa da kendi payına düşene razıydı. 

Bu seçimde öyle görünmüyor. Vaziyet sandığa yansırsa, yandık! 

***

Yıllarca emeklileri ne güzel uyuttum. 2008’de yüzde 70 olan emekli maaşı bağlama oranını yüzde 30’a kadar indirdim. Maaşlar kuşa dününce “kök maaş” diye bir icatta bulundum. Şimdi kök maaş 6 bin 500 lira. Bunu 10 bin liraya tamamlayıp “Üstü benden” diyorum. Eskiden, “Buna da şükür” diyenler, değişti. “Bizim bütçede payımız yüzde 5’ti, 2.5’e düşürdünüz. Hakkımızı istiyoruz” diye tutturdular. 

Aslında muhalefet kışkırtmasa bunlar olmazdı. Hakkını aramayı terör faaliyeti ilan etmeyi düşündüm ama bunlar 16 milyon, korkutmak zor! 

Korkutmak dedim de... Kampanya başlarken “Bize oy vermezseniz hizmet gelmez. Ne kadar oy, o kadar doy” diye bir çıkış yaptım. Ters tepti. Yine de bastırdım, bu korku işe yarar dedim, olmadı. 

Millet korkuyu yendi mi, fena... 

Korkarım, iş oraya doğru gidiyor. 

Ne korkarımı yaaa... Ben korkar mıyım hiç? Ben korkmam, korkuturum. 

Benim oy hakkım belli; Putin yüzde 87 aldı, Sisi yüzde 90! Benim neyim noksan? 

O zaman bu masama konan anketlere ne oluyor? “Kaybederek kazanacağız” diye bir söz icat etmişler. Şahsımın olan belediyeleri yine alacakmışız ama daha düşük oyla alacakmışız! 

Alalım da düşük-yüksek fark etmez. Hatta seçimden ikinci parti çıksak da fark etmez, yeter ki alalım. Bunun yöntemini kayyum-mayyum bulmuştuk! 

*** 

İstanbul’u kazanmak ya da kazanmak! Bütün mesele bu. Başka bir seçenek düşünemiyorum. Memleketin neresine gitsem gözümün önüne İstanbul geliyor. 

Enflasyonu bir terör örgütüne benzetip “Enflasyon canavarını yeneceğiz, az kaldı” gibi laflarla, hayat pahalılığını üzerimden atmaya çalışıyorum. Kardeşim bir canavar gelmiş, milletimin cüzdanına musallat olmuş. Ben de onu bundan kurtarmaya çalışıyorum. 

Bunları dedim ama ben de inanmıyorum. 

Tabii mesele benim inanmam inanmamam değil. Milletime inandırmam! 

Korkarım artık bana inanmıyorlar. 

Aaa yine “Korkarım” dedim! 

Yoksa ben korkuyor muyum? 

Bunu nereden çıkardım yavvv... Niye korkayım? Cuma namazına 300 korumayla gidiyorum. Kim bana ne yapabilir? 

Dur yavvv ne yapıyorsun şahsım! 300 korumayla gidiyorsam korkuyorum demektir. 

Geçen gün onların arasındayken de bir korku düştü içime. Hani o ucuz gıda kuyruğundakilerin mitingime gelenlerden daha kalabalık olduğu gün! 

O zaman daha çok korkutmam lazım!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları