Sosyal güvenlik sistemimizdeki sorunlar ve çözüm önerileri

09 Haziran 2023 Cuma

1-Birinci Dereceli Kadrodan Aylık Alan Tüm Kamu Görevlilerine 3600 Ek Göstergenin Verilmesi.

Memurların aylık maaşları, emekli olduktan sonra alacakları aylıkların ve emekli ikramiyelerinin belirlenmesinde büyük rol taşıyan ek gösterge önemli bir unsur.  Polis, öğretmen, hemşire ve din görevlisi için gündeme getirilen bu uygulama tüm memurlara ek gösterge verilmesi şekline dönüştü ve 15/1/2023 tarihinde yürürlüğe giren 1/7/2022 tarihli ve 7417 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesi ile 657 sayılı kanuna ekli (I) ve (II) sayılı ek gösterge cetvellerinde değişiklik yapıldı.

3600 ek gösterge, belirtilen 4 meslek grubu dışında; avukat, il müdürü, bekçi, uzman jandarma, uzman erbaş, il müdür yardımcısı, ilçe müdürü, şube müdürü, gelir uzmanı ve mali hizmetler uzmanları ve denetmenlere de verildi.

3600 ek göstergenin farklı meslek ve unvan gruplarına verilmesi bu konuda yeni talepleri gündeme getirdi ve bir çok meslek grubu bu haktan yararlanmak için seslerini duyurmaya çalışıyor. Araştırmacılar, programcılar, çözümleyiciler, teknikerler, teknisyenler, şefler ve icra memurları bunların başında geliyor.

Gelinen noktada  birinci dereceli kadrodan aylık alan tüm kamu görevlilerinin ek göstergesinin 3600’e yükseltilmesine yönelik yasal bir düzenlemenin yapılması bu konuda toplumsal beklentiyi büyük ölçüde karşılar ve adaletsizlikleri ortadan kaldırır.

2-Müdürlere 2000 Makam ve 8000 Görev Tazminatı Verilmeli.

Yönetim hizmetleri grubunda yer alan ve kamu kurum ve kuruluşlarının organizasyon yapısında önemli bir yere sahip olan şube müdürlüğü ve müdürlük kadrolarının;  bilgi birikimi, tecrübesi, idarecilik becerisi, kurumsal hafızası ve kurumsal hedeflere sağladığı katma değerle önemli bir yönetim makamı olduğu bilinmekte. Ancak, hiyerarşideki rolleri, misyonları, üzerlerinde bulunan sorumluluk ve kullanmış oldukları yetki düşünüldüğünde, özlük hakları yönünden aynı zamanda en mağdur edilen yönetici grubu olduğu da görülmekte.

Türk kamu yönetiminde hiyerarşik yapı son 20 yılda dikey hiyerarşiden yatay hiyerarşiye  dönüştürülmüş durumda. Kariyer uzmanlık kadrolarının artırılıp, müdürlük kadrolarının ise neredeyse tamamen kaldırılmaya çalışıldığı görülse de buna pek cesaret edilemediği,  müdürlük ünvanının yerinin doldurulamadığı görülüyor.

Mevcut durumda liyakata uygun atanmayan, alt yapısı, donanımı, hizmet süresi, uzmanlığı ve yaşı yönünden yetkin olmayan yöneticilerin, astı olarak çalışıp aynı zamanda eksikliklerini tamamlayan, eğiten ve yetiştiren ve onlara vekalet eden diğer bir ifadeyle, kendi yöneticilerini yetiştiren tek unvan şube müdürleridir.

Şube müdürleri ve diğer müdürlere birçok grupla birlikte 3600 ek gösterge hakkı verilmiş olmakla birlikte, yönetim hizmetleri grubunda yer aldığı halde makam/görev tazminatı almayan tek idareci grubu da yine müdürlerdir.  Makam ve idari yöneticiliği ve sorumluluğu bulunmayan örneğin kariyer uzmanlar için daire başkanına eşit şekilde makam ve görev tazminatı ödenirken, makamı olan ancak tazminatı olmayan müdürler bu yönüyle büyük mağduriyet yaşamakta. 

666 sayılı KHK ile kariyer uzmanlıklar, il müdürü/daire başkanı ve üstü kadroların, 7417 sayılı Kanunla yine il müdürü/daire başkanı ve üstü kadroların özlük hakları yeniden düzenlenerek  tazminat rakamları artırıldığı halde, alt kadrolar için bu tür iyileştirmeler yapılmadı. Bunun doğal sonucu olarak gelen her zam sonrası müdürler ile üstleri arasındaki  maaş makası daha da açıldı. Müdürlerin, hem mali hakları hem de yeni yapılanma modelindeki statülerine bakıldığında, yaşanan mağduriyetin giderilmesi için hak ettikleri 2000 makam ve 8000 görev tazminatları verilmelidir.

MALULLÜK SİGORTASINA İLİŞKİN DÜZENLEMELER

1-Malullük Aylığı Bağlanmasında Aranan 10 Yıllık Sigortalılık Süresi Şartı Kaldırılmalı

2008/Ekim sonrası malullük sigortasından tahsis talebinde bulunan sigortalılara; malul sayılmaları, 10 yıldan beri sigortalı olmaları ve en az 1800 gün prim ödemeleri koşullarıyla malullük aylığı bağlanıyor. Sigortalının başka birinin sürekli bakımına muhtaç olması halinde 10 yıllık sigortalılık süresi aranmıyor. Malul sayılan sigortalılara, malullük aylığı bağlanması için aranan 10 yıllık sigortalılık süresi kaldırılmalı ve 1800 gün ile malul olma şartları yeterli sayılmalı.  

2-Malullük Aylığı Bağlanan Kanser Hastaları İle İleri Yaşlardakiler (Kadın 58, Erkek 60 Yaş) İçin Kontrol Muayenesi Kaldırılmalı

Kanser hastaları SGK sağlık kurulları tarafından malul sayılmakla birlikte,  tedavi süreçleri devam ettiğinden, mutlaka kontrol muayenesine tabi tutulmaktalar. Kanser olmaları nedeniyle malullük aylığı alanlar kendilerinin kontrol muayenesine tabi tutulmamasını istiyor. Zaten zor bir hastalıkla mücadele eden ve aldıkları cüzi maaşlarla bu hastalıkların giderini de karşılamaya çalışan insanların, kontrol muayeneleri ile strese sokulmaması gerekir. Kanser hastaları malul sayılıyorsa bu sürekli olmalı kontrole tabi olmamalılar.

Yine malullük aylığı alan ve ileri yaşlarda (kadın ise 58, erkek ise 60 yaş ve üzeri) olan emeklilere SGK sağlık kurullarınca kontrol muayene tarihi konulmakta ve bu tarih geldiği zaman malul emekliler tekrar hastanelere gönderilerek son sağlık durumlarına bakılmakta ve malullük durumlarının devam edip etmediği kontrol edilmekte. İleri yaşlarda olup kontrol muayenesine tabi tutulan insanlar aylık haklarını kaybedebilmekteler. Bu yaşlarda tekrar çalışmaları mümkün olmadığından, emeklilik koşullarını tamamlamaları mümkün olmuyor ve mağduriyet yaşıyorlar.

3-Malullük Aylığı Talebinde Bulunan Bağ-Kur’luların  İşyerini Devretmesi Veya Kapatması Şartının Aranmaması

Mevcut durumda, sigortalılara malullük aylığı bağlanması için SSK’lıların işyerinden ayrılması, Bağ-Kur sigortalılarının da işyerlerini kapatarak veya devrederek aylık talebinde bulunması gerekiyor.  Bağ-Kur’lular kendilerine malullük aylığı bağlanması için işyerini kapatma veya devretme şartının kaldırılmasını istiyor. Çünkü bunların malul sayılmaları işyerinde bulunmalarına veya çalışmalarına engel teşkil etmiyor. Yüzde yüz malul sayılan iki gözü de görmeyen maluller bile santrallerde çalışabiliyor.  Dolayısıyla Bağ-kur kapsamında malullük aylığı talebinde bulunacak sigortalılar işyerini devretme veya kapatma şartının kaldırılmasını istiyor.

4-Malullük Aylığı Alanlar Tekrar Çalışmaya Başlamaları Halinde, Yaşlılık Aylıklarında Olduğu Gibi Aylıklarının Kesilmemesini İstiyor.

Mevcut durumda malullük aylığı alan SSK emeklisi SSK kapsamında, Bağ-Kur emeklisi Bağ-Kur kapsamında çalışırsa aylığı kesiliyor. Ama SSK emeklisi Bağ-Kur kapsamında, Bağ-Kur emeklisi SSK kapsamında çalışırsa aylığı kesilmiyor. Malullük aylığı bağlanan SSK ve Bağ-Kur sigortalıları emeklilik sonrası aynı statüde çalışsalar bile aylıklarının kesilmemesini istiyor. Bu nedenle malullük aylığı alan SSK ve Bağ-Kur emeklileri, emeklilik sonrası aylık aldıkları statüde yeniden çalışmaları halinde aylıklarının kesilmemesi ve haklarında  sosyal güvenlik destek primi uygulanmasını istiyor.

ÖLÜM SİGORTASINA İLİŞKİN SORUNLAR

1- Ölüm Aylığı Bağlanması Şartı, Tüm Statüler İçin Aynı Olmalı

SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığına tabi sigortalıların ölümü halinde hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanması için ölen sigortalıya ilişkin aranan koşullarda yeknesaklık bulunmuyor idi. Bu koşul SSK’lı için 900 gün, Bağ-Kur’lu için 1800 gün, Devlet memurlarında 3600 gün idi.  Bu konuda norm ve standart birliği sağlanması 5510 sayılı Kanunla amaçlanmış olmakla birlikte, bu konuda yine de sıkıntılar yaşanmakta. 2008/Ekim sonrası ölen tüm statülere tabi sigortalılar için borçlanma süreleri dahil en az 1800 gün koşulu aranmakla birlikte, sadece SSK sigortalıları için ikinci bir koşul oluşturularak, borçlanma süreleri hariç en az 5 yıllık sigortalılık süresi ve 900 gün  koşulu getirilerek yine farklılık yaratılmış. Ölüm, ne zaman olacağı bilinmeyen bir risk. Dolayısıyla, bu riske göre sigortalılar için farklı koşullar getirilmesi hak sahipleri yönünden haklı itirazlara neden olmakta. Bu nedenle, ölüm aylığı bağlanmasında sigortalılar için aranan koşulların tüm statüler için eşitlenmesi ve borçlanmalar da dahil olmak üzere en az 5 yıldan beri sigortalı olup 900 gün prim ödeme gün sayısı bulunan sigortalıların hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanarak norm ve standart birliği sağlanmalı.

2-Ana/Babaya Ölüm Aylığı Bağlanması Şartları Değiştirilmeli, SGK 2018/38 sayılı Genelgede Değişiklik Yapılmalı ve SSK Tarım (2925) Sigortalısının Ana ve Babasına Ölüm Aylığı Bağlanmalı

Ölüm sigortasında ana ve babalara ölüm aylığı bağlanmasında kurallar zaman zaman değiştirilmiş, öncelikle eş ve çocuklardan artan hisse  (ana ve babanın 65 yaş üstü olmasında aranmıyor) olması şartları aranmış, ana ve babanın gelirinin bulunup bulunmadığı hususlarında farklı kriterler (ölen sigortalının ana ve babasını geçindirmekle yükümlü olup olmadığı, hanede kişi başına düşen gelir miktarı, her türlü gelirlerin tespiti yöntemleri gibi) getirilerek ana ve babaya ölüm aylığı bağlanması şartları zorlaştırılmış. Ana ve babanın aylığa müstahaklığı bugün itibariyle ancak denetmen araştırması sonucu tespit edilmekte, bu yönüyle kurumların iş yükü artırılmakta, ana ve babalar mağdur edilmekte. Diğer bir sorun ise, 2925 sayılı Kanuna tabi sigortalıların ölümü halinde, ana ve baba hak sahibi sayılmadığından ölüm aylığı bağlanmamakta.

Buna göre, ana ve babalara ölüm aylığı bağlama koşullarının değiştirilerek daha objektif kurallar getirilmeli. Hiçbir durumda artan hisse koşulu aranmamalı ve ana babalar için çalışmama ile gelir/aylık almama koşulları yeterli sayılmalı.

Yine, ana/babanın ölüm aylığının başlangıç tarihiyle ilgili yanlış uygulama yürütülmesine neden olan SGK’nın 2018/38 sayılı Genelgesinin değiştirilerek, 5510 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin maddesine aykırı olarak düzenlenen ve ana babanın ölüm aylığını talep tarihine göre  başlatan uygulamanın düzeltilmesi gerekir.

2925 sayılı Kanuna tabi sigortalıların ölümü halinde ana ve babalarına ölüm aylığı bağlanmalı.

3- Ölüm Aylıklarındaki Hisseler Korunmakla Birlikte, Ölen Sigortalının Aylığının Tamamı Paylaştırılacak Şekilde Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmalı

?Ölüm aylıklarında ölen sigortalının aylığı hak sahiplerine hisseleri (eş yüzde 75, çalışan/emekli/çocuklu eş yüzde 50, öz çocuk, yüzde 25, üvey çocuk yüzde 50, ana ve baba toplamda yüzde 25 ) oranında ödeniyor. Örneğin ölen kişinin aylığı 4000 TL ve geride bir eş ve çocuk varsa 4000 liranın yüzde 50 si yani 2000 lirası eşe, yüzde 25’i yani 1000 lirası çocuğa ödeniyor. Geriye kalan 1000 TL ödenmiyor.  Halbuki ölen kişiden dolayı gelir kaybına uğrayan hak sahiplerine, ölen sigortalının tüm aylığı ödenmeli. Yani 4000 liranın tamamı paylaştırılacak şekilde eşe  2666,67 TL  lirası çocuğa ise 1333,33 TL ödenmeli.

4-Ölüm Aylığı Alırken Vefat Eden Hak Sahipleri İçin de Cenaze Ödeneği Ödenmeli ve Cenaze Ödeneği Tüm Statüler İçin Aynı Olmalı.

Cenaze ödeneği, ölüm sigortasında sağlanan yardımlardan biri olup, sadece ölen sigortalı için hak sahiplerine ödenmekte. Cenaze ödeneği her yıl enflasyon oranına göre yeniden belirlenmekte, SSK ve Bağ-Kur sigortalıları için aynı miktar (örneğin 2023 yılında ölenler için 2.054,00 TL) uygulanırken, devlet memurları için ölüm tarihinde almakta oldukları aylık tutarında ödenerek farklı uygulama yapılmakta.  

Öncelikle, cenaze ödeneği sadece ölen sigortalılar için değil, ölüm aylığı almakta iken vefat eden hak sahipleri için de ödenmeli. Cenaze ödeneği tutarı tüm statüler için aynı ve ihtiyaca uygun miktarda  belirlenmeli.

5- Hak Sahibi Erkek Çocukların Lise Bitimi Ve Üniversite Başlangıcı Arasındak Geçen 3 Aylık Sürede Ölüm Aylıkları Kesilmemeli

Hak sahibi erkek çocuklardan aynı yıl içinde orta öğrenimini bitirerek yükseköğrenime başlayanların ölüm aylığı Haziran ayında kesilmekte, aynı yıl üniversiteye kazanması halinde talep tarihine göre talep tarihini takip eden aybaşından tekrar başlatılmakta. Çocuk ne kadar geç aylık talebinde bulunursa aylık o kadar geç bağlanmakta.  Bu uygulamanın değiştirilerek, 2008/Ekim öncesinde olduğu gibi, aynı yıl içinde Haziran ayında orta öğrenimini bitirerek Eylül ayında yükseköğrenime başlayanların bu üç aylık dönemde ölüm aylığı kesilmeden ödenmeye devam edilmeli.

6-Boşandığı Eşiyle Fiilen Birlikte Yaşadığı Tespit Edilen Eş ve Kız Çocuklarının Ölüm Aylığının Kesilmesine İlişkin Uygulamaya Son Verilmeli.

Mevcut uygulamada eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, ölüm aylıkları kesilmekte ve yapılan ödemeler yasal faizi ile birlikte tahsil edilmekte. Bu durum, 2008/Ekim ayından sonra 5510 sayılı Kanunla düzenlendi ve sadece boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşayanlar için uygulanmakta. Buna karşın, ölen ana/babadan veya eşlerden ölüm aylığı almak için evlenmeyen ancak, başkalarıyla birlikte yaşayanlar,  hatta çocuk sahibi olanlar için herhangi bir yaptırım bulunmamakta. Kız çocukları ana ve babadan aylık almak için eşlerinden boşanıyor iseler, zaten eşlerinden dolayı bütün haklarından vazgeçiyorlar demektir.  Dolayısıyla adil olmayan ve özel hayata fazlasıyla müdahale olan  bu uygulamanın tümüyle kaldırılması gerekir.

SİGORTALAMA VE PRİMLERE İLİŞKİN DÜZENLEMELER

1-Zorunlu Bağ-Kur Kapsamında Hizmet Sayılan İsteğe Bağlı Sigortalı Sürelerinin Hangi Kapsamda Hizmet Sayılacağı Sigortalıların Tercihine Bırakılmalı.

İsteğe bağlı sigortalıların ödedikleri primlerin statü olarak Bağ-Kur kapsamında sayılıyor. Mevcut yasal düzenlemelerde Bağ-Kur kapsamında emeklilik koşullarında aranan prim gün sayılarının daha yüksek olması, hesaplanan aylık miktarlarının SSK’lılara göre daha düşük olması nedenleriyle isteğe bağlı sigortalılar  ödedikleri primlerin SSK kapsamında sayılmasını istemekteler. İsteğe bağlı sigortalı olarak ödenen primlerin hangi statüde hizmet kabul edileceği hususunun sigortalının tercihine bırakılması gerekir.

2- Çeşitli Yasal Düzenlemelerle Sigortalılık Süreleri Durdurulan Bağ-Kur’lulara  Kısmi İhya Hakkı Verilmesi.

5510 sayılı Kanuna çeşitli yasalarla eklenen geçici 17, 63, 76, 83 ve 84. maddelerle; bu maddelerin yürürlüğe girdiği tarihte belirli sürelere ilişkin prim borcu bulunan Bağ-Kur sigortalılarının, yasalarda belirtilen sürelerde primlerini ödememeleri halinde sigortalılıklarının durdurulmasına, talep halinde durdurulan sigortalılık sürelerine ait primlerin ihya edilerek yeniden kazanılmasına imkan verilmiş. Ancak, ihya işlemi “ya hep, ya hiç” mantığı ile yaptırılmakta. Sigortalılar istedikleri veya ihtiyaçları olan süreler kadar ihya işlemi diğer bir ifadeyle, tüm sigortalılık sürelerinin primini ödemek yerine, kısmi ihya işlemi yapmak istiyorlar

Durdurulan sigortalılık süreleriyle ilgili diğer bir mağduriyet, bu süreler ancak ihya yoluyla yeniden canlandırıldığından,  Bağ-Kur sigortalıları, durdurulan sigortalılık sürelerini 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinde belirtildiği şekilde gecikme cezası ve gecikme zammı ile ödemek yerine geçici maddelerde düzenlenen ihya koşullarıyla ödemek zorunda bırakılıyor.? Bu durum ise daha yüksek prim ödemek anlamına geliyor.?

3-Tarım Sigortalılarının Yüksek Olan Prim Tutarları Azaltılmalı.

Bağ-Kur ve SSK tarım sigortalılarının prim tutarları oldukça yüksek olup, sigortalılar bu prim tutarlarını ödemekte çok zorlanmaktalar. 2023 yılı prim tutarlarına bakıldığında;

SSK kapsamında tarım sigortalılarından;

-5510/Ek 5 kapsamında prim ödeyenler için prim miktarları;

Günlük kazanç alt sınırına göre :333,60 TL x 30 x % 34,5 = 3.452,76 TL,

Günlük kazanç üst sınırına göre :2.502,00 TL x 30 x % 34,5 = 25.895,70 TL prim ödemekteler.

-2925 sayılı Kanun kapsamında prim için prim miktarları;

2925 sayılı Kanuna tabi sigortalıların prime esas günlük kazançları, 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddesine göre belirlenen prime esas kazancın günlük alt sınırı, prim ödeme gün sayısı ise her ay için 15 gündür. Prim oranı %32,5 olup %12,5'i genel sağlık sigortası primi, % 20'si malullük yaşlılık ve ölüm sigortası primidir.

1/1/2023 ila 31/12/2023 tarihleri arasında; 333,60 TL x 15 x % 32,5 = 1.626,30 TL, prim ödemektedir.

Bağ-Kur kapsamındaki tarım sigortalıları

1/1/2023 ila 31/12/2023 tarihleri arasında;

Günlük kazanç alt sınırına göre : 333,60 TL x 30 x % 34,5 = 3.452,76 TL,

Günlük kazanç üst sınırına göre : 2.502,00 TL x 30 x % 34,5 = 25.895,70 TL, prim ödemektedir. Bu primlere mutlaka devlet desteğinin sağlanması gerekir.

4-Devlet Sosyal Güvenliğin Finansmanına Doğrudan Katılmalı

5510 sayılı Yasada sigortalıların prime esas kazançlarından; kısa vadeli sigortalar primi ( Toplam yüzde 2 ve tamamı işverene ait), uzun vadeli sigortalar primi (toplam yüzde 20, yüzde 9’u sigortalı, yüzde 11’i işveren) ve genel sağlık sigortası primi (toplam yüzde 12,5, bunun yüzde 5’i sigortalı, yüzde 7,5 işveren hissesi) primler kesilmekte. Ayrıca 4447 sayılı Kanun kapsamında işsizlik sigortası primi (toplamda yüzde 4 olup işçi payı yüzde 1, işveren payı yüzde 2 ve devlet payı yüzde 1) kesilmekte.

Görüldüğü üzere 5510 sayılı Kanun gereği alınan primlerde devletin doğrudan primlerde katkısı bulunmuyor. Bunun yerine 5510 sayılı Kanunun 81. Maddesinde yer aldığı şekliyle Devlet, Kurumun ay itibarıyla tahsil ettiği malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası priminin dörtte biri oranında Kuruma katkı yapmakta.

Devlet sosyal güvenliğin finansmanına doğrudan katılmalı ve özellikle işverenlerin hem kendi hem de işçileri için  ödedikleri  prim yükü azaltılmalı.

5- Sürekli Başkasının Bakımına Muhtaç Ağır Engelli Çocuğu Bulunan Kadın Sigortalılara Verilen Yıpranma Hakkının Erkek Sigortalılara da Tanınması.

Sürekli başkasının bakımına muhtaç ağır engelli çocuğu bulunan kadın sigortalıların 2008/Ekim sonrası çalışmalarının ¼’ü emeklilik yaş hadlerinden düşürüldüğü gibi prim ödeme gün sayılarına da ilave edilmekte. Ancak bu hakkın sadece kadın sigortalılara verilmesi adil bir uygulama olmuyor. Kadın sigortalılara verilen yıpranma hakkının, erkek sigortalılara da tanınması gerekiyor.

6- SSK ve Bağ-Kur Sigortalıları İçin Karmaşık  ve Ayrıntılı Olan Sigortalama Türleri Sadeleştirilmeli.

5510 sayılı Kanunda sigortalama mevzuatı oldukça karmaşık ve ayrıntılı. SSK ve Bağ-Kur kapsamında sigortalılık türleri aşağıdaki Tablo 4’te gösterilmiştir.  

SSK KAPSAMINDA SİGORTALILIK TÜRLERİ

Zorunlu sigortalılar
Çırak ve öğrenciler
Yükseköğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrenciler, kısmi zamanlı çalıştırılan öğrenciler ile bursiyer ve kursiyerler
Sosyal Güvenlik Sözleşmesi Olmayan Ülkelerde İş Üstlenen İşverenlerce Yurt Dışındaki İşyerlerinde Çalıştırılmak Üzere Götürülen Sigortalılar 5510/5/g
5510 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesi kapsamında ev hizmetlerinde 10 gün ve üzerinde çalışan sigortalılar
5510 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesi kapsamında ev hizmetlerinde ayda 10 günden az sigortalı çalışanlar
5510 sayılı Kanunun ek 5 inci maddesine tabi tarım sigortalıları
5510 sayılı Kanunun ek 6 ncı maddesine tabi sigortalılar;
Ay içinde 30 günden az çalışıp kalan süreyi isteğe bağlı sigortaya prim ödeyenler (işsizlik primi ödeyen veya ödemeyen)
2925 sayılı Kanun kapsamında tarım sigortalıları

BAĞ-KUR KAPSAMINDA SİGORTALILIK TÜRLERİ

Zorunlu sigortalılar
Tarım sigortalıları
İsteğe bağlı sigortalılar
5510/geçici 16. Maddesine göre isteğe bağlı sigortaya prim ödeyen kadın sigortalılar
Muhtarlar

Her bir sigortalılık türü için prim oranları ile hak ve yükümlülükler farklılık göstermekte. Sigortalılık türlerinin azaltılması, bazılarının birleştirilmesi, prim oranları ile prim ödeme yükümlülerinin yeniden gözden geçirilmesi hak ve yükümlülüklerde yeknesaklığın sağlanması ve mevzuatının sadeleştirilmesi gerekiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları