Adalet ve sevgi nerede?

09 Mart 2024 Cumartesi

Tamam, bir tarihte AKP iktidarının “kindar ve dindar” bir gençlik yetiştirmeyi amaçladığını, en yüksek ağızlardan işitmiştik ama “tüm insanları aynı Allah yarattığı için sevdiğini” iddia edenlerin bu kadar insafsız ve acımasız olabileceğini sanıyorum ki hiçbirimiz düşünmemiştik.

Hoş içinde bulunduğumuz Türkiye’de havsalamız almadığı için düşünmediğimiz, daha doğrusu düşünemediğimiz neleri görmedik ki “Allah’ın yarattığı herkese sevgi çiçekleri atan’ların bir gün acımasızlık rekoru kırmalarına hayret edelim” diye soran olursa verebileceğimiz bir yanıt var mı, emin değilim.

Tüm bunları “28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararının alınmasında rolleri olduğu” iddiasıyla FETÖ’cü yargı tarafından yargılanıp ömür boyu hapse mahkûm edilen generallerden beşinin hapishane duvarları arkasında olmalarına ilişkin gerçekler nedeniyle anımsadım. Hemen belirteyim ki en küçüğü 80 yaşına girmiş veya girmek üzere olan ikisi orgeneral, biri korgeneral, ikisi tüm general rütbesine ulaşmış beş emekli komutan tam 933 gündür hapisteler. Bu orgenerallerden Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan’ın ifadesiyle belli ki “hepsinin de hapishanede ölmesi” bekleniyor.

Oysa Orgeneral Çetin Doğan 84 yaşında ve hipertansiyon, şeker, kalp damarlarında tıkanıklık olmak üzere üç ayrı hastalığı var. Son olarak 2 Mart günü hapiste yeniden tansiyonu 22’ye çıkınca hastaneye kaldırıldığı duyuruldu. Orada safra kesesindeki bir taşın pankreası kapattığı görülmüş. Bir gün yoğun bakımda kalmış. O sırada tansiyonu normale dönmüş. Sonra safra kesesinin üzerine ağ atılmış(?) ve stent takılmış.

Öteki generallerin hepsinin de ciddi hastalık sorunları var. Bunlar da Adli Tıp Kurumu tarafından saptanmış. Aynı raporda yaşlılık ve sağlık sorunları nedeniyle hapishanede kalamayacakları bildirilmiş ve tüm bunlar yaklaşık 10 ay önce Cumhurbaşkanlığı’na intikal etmiş. Demek ki Cumhurbaşkanı Erdoğan bir imza ile hepsini evlerine gönderebilir.

Nasıl mı? Aynen 3 Temmuz 1993 günü Sivas’ta Madımak Oteli’ni yakarak 30 küsur insanı öldürenlerden Ahmet Turan Kılıç’ı affettiği gibi.

Yahut da 24 Ocak 2001 günü Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile beş koruma görevlisi polis memuruna suikast düzenleyip hepsini şehit eden Hizbullah isimli cinayet şebekesinden, hapiste bulunan Ebuzer kod adlı Suat Çetin’in de yeniden yargılama gerekçesiyle tahliye edilmesi gibi.

Üstelik bu sayede Okkan suikastı faillerinin tamamı serbest kaldı.

Suat Çetin aslında 18 yıl tutuklu kalmış, Ocak 2019’da yeniden yargılanmak üzere verilen tahliye kararına dayanılarak serbest bırakılmıştı.

Merak ediyorum: 1997 yılının şubat ayında “A”dan “Z”ye her şeyi yasalara uygun şekilde alınmış olan Milli Güvenlik Kurulu kararları nedeniyle komutanları hapse atmak zulüm değilse, nedir zulüm?

Keza devletin en yetkili devletin en yetkili organlarından biri olan Adli Tıp Kurumu’nun “Sağlığı hapiste kalmaya müsait değil” anlamındaki raporuna rağmen bu insanları hapiste tutmak “Allah’ın yarattığı tüm insanları sevmek” iddiasıyla nasıl bağdaşıyor?

Bir açıklayan olursa sevineceğim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları