CHP demişken...

29 Temmuz 2023 Cumartesi

Çok eskiye gitmeye gerek yok. Geçen hafta CHP’nin son seçim yenilgisinin yeni bir şey olmadığından söz etmiş ve 1950 yılı 14 Mayıs’ında da bunun aynen yaşandığını anımsatmıştım.

Meğer “daha önce hiç görmediğimiz” olayları da CHP’de görecekmişiz.

Örneğin bunca yıldır izlediğim CHP’nin bir medya organıyla “Şu konularda şöyle bir yayın yaparsan sana şu kadar para öderiz” türü bir anlaşma yaptığına ilk defa tanık olduk.

Denebilir ki baskıyla veya sahiplerini satın almak yoluyla yüzde 95’i siyasi iktidarın borazanı olmuş bir medya dünyasında CHP de kendini savunma amacıyla böyle anlaşmalar yapsa ne zararı var?

Burada hafifletici bir etkenden söz edilebilir ama o etken, yapılan yanlışı görmezden gelmeyi gerektirmez.

Hem CHP yönünden hem de o sözleşmeye imza koyan öteki taraf yani medya organı yönünden durum bence budur.

***

Gelelim bir başka “yeni”ye... Bunca yıldır bir başka örneğini daha görmediğim bir olayı da Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın sözleri sayesinde öğrendik:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Mayıs 2023 günü yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tur oylamasından az önce Ümit Özdağ’la “gizli” bir sözleşme imzalayarak “cumhurbaşkanı seçildiği takdirde Özdağ’ı içişleri bakanı yapmaya, üç bakanlıkla ve MİT Müsteşarlığı’nı ayrıca Zafer Partisi’ne bırakmaya” kendi imzasıyla söz vermiş.

Kılıçdaroğlu sadece CHP’nin gösterdiği cumhurbaşkanı adayı olsa çok çok partideki arkadaşlarına hesap verir ama başka kimse bu konuda bir şey demezdi, diyemezdi.

Oysa Kılıçdaroğlu’nun bu “gizli” sözleşmeyi, altılı masadaki ittifak ortaklarından da sakladığı ortaya çıktı.

Altı siyasi partiyi bir buçuk sene süreyle bir ittifak içinde buluşturarak siyasi hayatımıza eşi az bulunur bir hoşgörü ve dayanışma örneği hediye eden Kılıçdaroğlu’nu böylesine mahcup edecek bir örneğe tanıklık edeceğimizi derin bir üzüntüyle kaydediyorum ki hiç ama hiç düşünemezdim.

Hele Kılıçdaroğlu’nun, “geçmişi temiz biri çıkarsa genel başkanlığını ona bırakabileceğini” söylemesi, gerçekten söylediğine inanılabilecek bir ifade değil.

Kılıçdaroğlu, bu sözlerle, en yakın arkadaşları dahil, tüm potansiyel genel başkan adaylarını ağır bir şekilde töhmet altında bıraktığını nasıl görmez? İnanamıyorum.

Önce seçim yenilgisi, ardından Kılıçdaroğlu merkezli tartışmalar CHP’yi çok yıprattı. 

Sıra artık, bu küllerden yeni bir CHP yaratmaya geldi. Ama genel başkanlık için adı dolaşanların bunu başarabileceği bence çok şüpheli. Çünkü adı geçenlerden hiçbirinin kendisi partinin başına gelirse ne yapacağına ilişkin henüz, hiçbirimiz hiçbir fikre sahip değiliz. 

Ama yeni lider söz konusu ise bir öneri de ben ileri süreyim:

Partinin genel başkanı kurultayın değil, tüm üyelerin oylarıyla belirlenmeli. 

CHP’nin halktan kopuk olduğu iddiaları da böylece toptan tarihe gömülür. 

Bu önerim üzerinde daha sonra da duracağım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları