Değişen bir şey yok

13 Ocak 2024 Cumartesi

Ülkemizde tam 63 senedir kutlanan “Çalışan Gazeteciler Günü” bu yıl tam da dünyadaki bütün gazetecilerin ne kadar özgür olduklarını gösteren uluslararası bir raporun yayımlandığı güne rastladı. Söz konusu raporu her yıl, merkezi Paris’te bulunan “Sınır Tanımayan Gazeteciler” örgütü yayımlar. Bu yılki raporda Türkiye’nin yeri 180 ülke arasında 165’inci olmuş. 

Bu puanla Kuzey Kore, Vietnam ve Çin Halk Cumhuriyeti’nden iyi noktadayız. Geçen yıl 16 puan daha iyi idi durum. Bir önceki yıl ise bu son rapordakinden 11 puan iyi yani 154’üncü sıradaydık.

Hoş Türkiye’deki gazetecilerin, “özgürlük” açısından hiçbir zaman iftihar edilecek bir ortamda çalışmadıkları öteden beri bilinen bir gerçektir. Ama AKP iktidarından önceki yıllarda yani 2000’in az öncesinde ve başlarında, bu listedeki puanımız 98 ile 102 arasındaydı ve tüm ülkeler arasında ortalarda bir yerdeydik.

Kısaca söylemek gerekirse hiçbir zaman AKP iktidarı döneminde olduğu kadar rezil olmamıştık.

Neyse ki AKP yandaşlarına göre “başta Almanya olmak üzere, dünyanın kıskandığı” Türkiye, AKP’nin “dirayetli” yöneticileri sayesinde bu konuda da dünyanın başa (!?) güreşen ülkelerinden biri olma hakkını kaçırmadı.

Aynen “enflasyon oranlarıyla ilgili” istatistiklerin gösterdiği gibi...

Bilindiği üzere o konuda da Venezüella, Arjantin ve Lübnan’dan sonra dördüncüyüz.

Yani bizden daha berbat durumda görünen devlet sayısı -tüm dünyada- bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadar az.

Konumuz, başta da söylediğim gibi “Çalışan Gazeteciler Günü” idi.

Bu da bizim ta 1831’den yani Osmanlı döneminde ilk gazetenin yayımlandığı tarihten beri yaşadığımız en sürekli sorun olan “basında istihdam” sorunundan kaynaklanıyor.

Gazetecilik -hele Türkiye’de- en zor ve tehlikeli mesleklerden biridir. Nitekim uyduruk bir suçla itham edilip hapiste yatan çok iyi gazetecilerimiz vardır.

Buna rağmen gazetecilik gençlere cazip gelen bir meslektir. Bunu işverenler de bildiği için, gazeteciliğe girenler özellikle ilk yıllarda yoksulluk içinde çalıştırılırlar. Uzun yıllardır bilinen bu istismarı önlemek için 1952 yılında “Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetleri Düzenleyen” 5953 sayılı yasa çıkmış fakat “istismar” durmamıştır. İşte o sorunu çözmek amacıyla 4 Ocak 1961 tarihinde “212 sayılı yasa” olarak bilinen ve 10 Ocak 1961 günü yürürlüğe giren yasa nedeniyle o tarihten beri “Çalışan Gazeteciler Günü” vardır. Ancak o yasanın da amacına tam hizmet edebildiğini savunmak mümkün değildir. 

AKP’nin Eskişehir büyükşehir belediye başkan adayı olan Nebi Hatipoğlu, oradaki gazetecilere “Başkan seçilirsem hepinize asgari ücret tutarında maaş vereceğim” diyerek yani gazetecilerin yoksul olduğu gerçeğini istismar ederek onurlu gazetecilere rüşvet teklif edebilmiştir. Kendisi de eski bir gazete sahibi olan Hatipoğlu’nun meslektaşlarımıza söylediği sözler bir tarihte Tayyip Erdoğan’ın söylediği “Bunların boynundaki tasma dün ulusaldı, bugün terfi ettiler, uluslararası tasmaları boyunlarına taktılar” cümlesiyle yan yana konunca AKP’de hâlâ bir değişiklik olmadığı anlaşılıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları