Nihayet savaş açıldı

03 Şubat 2024 Cumartesi

Tayyip Erdoğan, uzun süredir ağzında tuttuğu baklayı nihayet çıkardı:

Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı “Diyanet Akademisi”nin ilk mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada bir yandan “mezun”lara İslamın cihatçı anlayışıyla görev yapmalarını tavsiye eder, hatta emrederken öte yandan da Cumhuriyetimizin 100 senedir ayakta tutmaya çalıştığı “laikliği” tam olarak “cehalet” diye tanımladı. Hatta, “Milli bünyemize tehdit teşkil eden bu cehalet karanlığını yırtıp atacağınıza inanıyorum” dedi.

Ama uzun yıllardır dilinin altında tuttuğu bakla bu değil, ülkemizdeki “laik” rejimi açıkça hedef alarak “şeriatı” savunmasıydı. “İslamın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık, esasında dinin bizatihi kendisine husumettir (düşmanlıktır)” dedi.

Hoş Erdoğan’ın antilaik söylemleri yeni değil ki:

“Tutturmuşlar, laiklik elden gidiyor. Bu millet istedikten sonra tabii gidecek yahu! Sen bunun önüne geçemezsin ki. Millete rağmen yürümez zaten” dediğini unuttuk mu?

Sadece o değil:

“Hem laik hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın ya laik. İkisi bir arada ters mıknatıs yapar” sözü,

“Ben Müslümanım diyenin tekrar yanına gelip bir de aynı zamanda ‘laik’im demesi mümkün değil. Niye? Çünkü Müslümanın yaratıcısı Allah, kesin hâkimiyet sahibidir. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ koskoca bir yalan! Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır” da onun sözleri.

Bir zamanlar Cezayir, saldırgan bir İslamcı terör örgütünün kanlı eylemlerinden çok çekmiş, İslam ülkelerinde insanlar kendi ülkeleri adına endişelenmişlerdi. Anlaşılan o tarihte Erdoğan’a da sormuşlar. Verdiği yanıt şu:

“‘Türkiye Cezayir olur mu’ diye soruyorlar. Biz hazmettire hazmettire geliyoruz Allah’ın izniyle. Bu düzenin koruyucusu olamayız. Mümkün değil.”

Laik Cumhuriyeti yıkma konusundaki kararlılığını bakın nasıl izah ediyor:

“Bizim inandığımız doğru, yani ‘Milli Görüş’ zaman ve mekâna göre değişmeyen doğrunun adıdır. Ben şahsen zamana ve zemine göre değişmeyen doğrunun hayata hâkim kılınması yolunda gerekirse papaz elbisesi giymeye hazırım.”

Erdoğan, Türkiye’yi 22 senede, şeriatı artık açıkça ilan edecek zemine getirdiğine inanıyor olmalı ki önceki gün “laik” Cumhuriyete açıkça savaş ilan etti. 

Atatürk ve İsmet İnönü’den -isim vermeden- “iki ayyaş” diye söz ettiğini hatırlarsak aslında önceki gün mezuniyet töreninde söylediklerinde hayret verici bir taraf bulmak, doğrusunu isterseniz, zordur.

Beni asıl düşündüren Atatürk’ün kurduğu parti olmakla övünen Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm bu olaylar ve söylemler karşısında uzun süredir devam eden sessizliğini ısrarla sürdürüyor olmasıdır. 

Bir yazımda, Özgür Özel’in genel başkan olduktan sonra kurduğu “gölge kabine”de milli eğitimden sorumlu ismi yanlış yazdığım için genel başkan yardımcısı Burhanettin Bulut aramış ve Suat Özçağdaş’ın ismini vermişti. Özçağdaş nerede ki, eğitimde laiklik ilkesi kalmadığı ve Erdoğan laik Cumhuriyete savaş açtığı sırada bile sesini duyamıyoruz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları