Seçimin iffeti

10 Şubat 2024 Cumartesi

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, ülkemizin karşılaştığı en büyük felaketin, yani 6 Şubat 2023 depreminin, yıldönümünde neredeyse deprem kadar vahim bir cümle kurdu. Depremde yakınlarını kaybeden ve geçen bir yıla rağmen hem çok basit gereksinmeleri dahi karşılanamamış olan Hataylılara hitap ederken onların adeta acılarıyla alay eder gibi

“Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez.

Hatay’a geldi mi?

Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı” dedi.

Cumhurbaşkanı sıfatını da taşıyan bir parti liderinin bu sözleri, muhalefetin de işaret ettiği gibi seçmenleri açıkça “Ya bize (AKP’ye) oy verirsiniz yahut da depremin getirdiği felaketin acısını çekmeye devam edersiniz” anlamına geliyordu.

Birçok yazarın da ifade ettiği gibi bu sadece Hataylılara değil. 31 Mart 2024 günü tüm Türkiye’de yapılacak yerel seçimlerde oy kullanacak yaklaşık 60 milyon seçmene yönelik açık bir tehdittir.

Daha da vahimi, demokrasinin, “olmazsa olmaz”ı sayılan “seçimin iffetine” açık bir “tasallut”tur (sataşma).

Bizde seçimin iffetine yönelik tasallut ilk defa yaşanmıyor: 

Cumhuriyet öncesinin yani 1912 yılının meşhur “sopalı seçim”i bunlardan ilk akla gelendir. İttihat ve Terakki ile Hürriyet ve İtilafçılar arasında geçen seçimde İttihatçılar hem sandık başında hem de dışında zor kullanmışlar, İtilafçıları tehdit ederek, o dönemde filozof diye bilinen Rıza Tevfik Bey dahil birçok kişiyi döverek seçimi almıştır.

Sonraki tasallutun tarihi 21 Temmuz 1946’dır. CHP ile Demokrat Parti (DP) arasında yapılan erken genel seçimdeki oy sayımı yolsuzluklarıyla ilgilidir. DP’liler birçok seçim çevresinde sandık sonuçlarının CHP lehine değiştirildiğini iddia etmiş ve bu iddia genel kabul görmüştür. Nitekim dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bu olaydan ders çıkarmış ve muhalefetle (DP ile) işbirliği halinde 5445 sayılı seçim yasasını çıkararak Türkiye’de “dürüst ve temiz” seçimin temelini atmıştır.

Üçüncüsü DP iktidarı devrinde, Erdoğan’ın tehdidine benzeyen tasalluttur. Onun asıl faili merhum Adnan Menderes’tir.

Merhum Menderes ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 2 Mayıs 1954 günü yapılan genel seçimde Kırşehirlilerin, DP adaylarını değil de Cumhuriyetçi Millet Partisi Genel Başkanı Osman Bölükbaşı ile dört arkadaşını seçmesine çok kızmışlar, “Bize değil de muhalefete oy verirseniz, başınıza ne geleceğini görün” dercesine Kırşehir’i il iken ilçe statüsüne indirmişler, ilçesi Nevşehir’i il yapmışlar ve Kırşehir’i ona bağlamışlardı.

Ancak halka böyle gözdağı veren ve “seçimin iffetine” göz dikenlerin hiçbiri yaptıkları nedeniyle saygıyla anılmadı ve unutulmadı.

İlginçtir AKP dönemi gelinceye kadar “seçimin iffeti” Türkiye’de ciddi bir tartışma konusu olmazdı. Artık metot değişti. Şimdi doğruca iktidar partisi ve üyeleri artık tartışılmıyor. Onun yerini seçimin temizliğinin ve iffetinin garantisi olsun diye kurulan Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları aldı. 

Hazin değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları