Olaylar Ve Görüşler

Afetlerin yönetimi- Dr. Birgi Tuna

28 Şubat 2023 Salı

İktidar, vatandaşın deprem, sel gibi afetlerde ölümüne yol açacak yasal düzenlemeleri seçim malzemesi yaptı. 

6 Şubat, belleğimize unutulmaz bir acı olarak kazındı. Yaşanan acılar, sorumluların kim olduğu, yapılanlar ve yapılamayanlar uzun uzadıya tartışılıyor. Olup bitenleri berraklaştırmak için doğal afetlerin yönetimine kısaca bakmak gerekiyor.

Doğal afet yönetimi dört aşamadan oluşuyor:

İlk aşama “afetlerin hafifletilmesi” aşamasıdır. Bu aşama, alınması gereken bilimsel önlemlere yönelik hukuksal altyapının, doğal afetleri öngörerek hazırlanması gibi siyasal ve bürokratik işlemleri içerir. Deprem, sel gibi doğal afetlere yönelik yaşanacak hasarı azaltacak en önemli aşama budur.

İkinci aşama “afetlere hazırlık” aşamasıdır. Bu aşamada afetlere ilk yanıtı verecek insan gücü ve alet edevat hazırlanır. Afetlere yanıt verme olanakları genişletilir. Arama kurtarma ekiplerinin oluşumu, eğitimi, yapılacak yardımların belirlenmesi, örgütlenmesi, ulaşım ve dağıtım hazırlıkları, verilecek ilkyardım ve sağlık hizmetlerinin planlamalarının yapılması bu aşamanın konularıdır. Bu iki aşama afet olmadan önceki aşamalardır.

Üçüncü aşama “afete yanıt verme” aşamasıdır. Artık afet olmuştur. Afet bölgesinde bulunan veya bu alana ulaşan ekiplerin eşgüdüm içinde yürüttükleri arama kurtarma etkinlikleri ile afetten kurtulanlara yardım edilmesi bu aşamada olur.

Dördüncü aşama ise “yaraların sarılması” aşamasıdır. Sağlık hizmetlerinin sürekliliğinin sağlanması, barınma ve günlük gereksinimlerin karşılanmış olması, günlük yaşama dönüşün sağlanması aşamasıdır.

İMAR BARIŞI

6 Şubat’tan bu yana yaşananları yukarıdaki çerçeveye koyduğumuz zaman, “imar barışı” ile can ve mal kaybının büyütüldüğünü söylemek hiç de yanlış olmayacaktır. TBMM vatandaşın zararına yasa çıkarmıştır. Üstelik “imar barışı” seçimlerde propaganda aracı yapılmış ve vatandaş açıkça aldatılmıştır.

Deprem vergisi olarak anılan Özel İletişim Vergisinin alınmaya başlamasının üzerinden 23 yıl geçti. Bu 23 yılda vatandaştan 37 milyar dolar vergi toplandığı hesaplanıyor. İktidarın, bu vergileri amacına uygun kullanmadığı ortadadır.

1997 yılında “emniyet-asayişyardımlaşma” ifadelerinin kısaltılmışı olan EMASYA protokolü yürürlüğe girdi. Valilere afet ve terör durumlarında verilen yetki, 2010 yılında “Balyoz planına” zemin hazırladığı ileri sürülerek yürürlükten kaldırıldı.

İKTİDARI DEĞİŞTİRMEK

Buradan açıkça anlaşılıyor ki 21 yıldır iktidarda olan AKP zihniyeti, “afetlerin hafifletilmesi” konusunda sınıfta kalmıştır. AKP zihniyeti, “afete hazırlık” ve “afete yanıt verme” aşamalarında da sınıfta kalmıştır. İçi boşaltılan Kızılay, her türlü afette simgesi haline gelen üçgen çadırları ve binlerce kişiye yemek çıkarma yeteneğindeki gezici mutfaklarıyla topluma güven veren bir kurumdu. Sonradan kurulan AFAD gösteriş peşinde koşan yöneticileri ve sahada örgütlenme becerisinden yoksun tekbir çeken ekipleriyle zihinlere kazındı. Üstelik kimi yardımlara el koymaları ve engelleyici tutum sergilemeleri yaşanan acıları derinleştirdi.

Şimdi sırada “yaraların sarılması” var. Onu da ellerine A4 kâğıdı alıp eskiz çizerek yapacaklarsa vay halimize!

Bundan sonra yaşanacak afetleri hafifletmek istiyorsak ilk işimiz, bizi göz göre göre afetlere kurban eden bu iktidarı değiştirmek olmalıdır. Vatandaş olarak olası “afetlerin hafifletilmesi” aşamasında yapmamız gereken ilk iş budur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları