Olaylar Ve Görüşler

Anayasa değişikliği kıskacı - Av. Murat Fatih ÜLKÜ

02 Ekim 2023 Pazartesi

Ülkemiz yerel seçimlere yine bir anayasa değişikliği tartışması kıskacında gidiyor. AKP’nin, yapay anayasa değişikliği tartışmaları ile gündemi değiştirmekte ve yitirmekte olduğu siyasal gücüne yeniden ivme kazandırmakta başarılı olduğunu biliyoruz.  

Öncesindeki 22 Temmuz 2007 seçimleri ile birlikte 2007, yargıyı tamamen FETÖ ile siyasal iktidarın etkisi altına alan 2010, Türkiye’yi tek adam rejimine götüren 2017 anayasa değişikliklerinin halkoylamasına evrilmesi süreçlerini unutmamamız gerekiyor. Özellikle 2009 yerel seçimlerinde oyu yüzde 38’e düşen, sonrasında da Habur rezaleti ile siyasal gücünü tamamen yitiren ve erimekte olan AKP’nin; CHP genel başkanının değişmesinin de büyük etkisiyle, 2010 halkoylamasını siyasal gücünü yeniden kazanmak için nasıl kullandığını anımsayalım.  

HAMLELERİNİN AMACI

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız üç anayasa değişikliğinin ve AKP’nın 21 yıllık iktidarı döneminde gündeme getirdiği diğer anayasa değişikliklerinin, “12 Eylül darbe anayasasını değiştiriyoruz” gibi süslü ve içi boş bir sloganın, makyaj niteliğinde işlevsiz birkaç değişikliğin arkasına gizlenmiş biçimde Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürme ve kurucu felsefenin tasfiyesi amacına yönelik olduğunu çok net biçimde gördük, yaşıyoruz. Ne yazık ki o dönemlerde çok yoğun bir medya desteği ve bir kısım kerameti kendinden menkul “yetmez ama evet”çi aydınların (!) desteği ile başlatılan propaganda, kamuoyunda önemli bir etki yaratmıştı. 

Son derece adaletsiz biçimde, devletin tüm olanaklarını sonuna kadar kullanarak son seçimleri kazanmış olsa da AKP’nin esasen son dönemde ideolojik olarak tıkandığı; ekonomik, kültürel, demografik ve sosyal olarak büyük sarsıntı yaşayan ülkeyi sağlıklı biçimde yönetecek siyasetler üretemediği, önemli bir kısır döngünün içine sıkıştığı bir dönemden geçiyoruz. Böyle bir süreçte seçimlerin kazanılamamasının en önemli nedeninin; muhalefetin ama özellikle de CHP’nin ideolojik netlik ve doğrultu tutarlılığı içeren bir muhalefet yapmaması olduğunun altını çizdikten sonra, esasen muhalefetin olmasa bile, AKP ve liderliğinin -yaşanan seçimlerden bağımsız olarak- bu tıkanıklığın farkında olduğunu söyleyebiliriz. 

İşte tam da böyle bir ortamda; 2022’nin son aylarında Kılıçdaroğlu tarafından son derece talihsiz biçimde gündeme getirilen türbanla ilgili yasa değişikliği önerisinin AKP liderliğince anayasa değişikliğine yönlendirilmek istendiği sürecin devamı olarak son anayasa değişikliği tartışması gündeme getirildi. Bu anayasa değişikliğinin de “insanı önceleyen” gibi süslü sloganlar ve işlevsiz birkaç değişikliğin arkasına saklanarak laiklik ilkesinin büyük oranda kâğıt üstünde kalan niteliğine darbe vurmayı amaçlayan ve “milletimizin çeşitliliği” ifadelerine yansıdığı üzere ulus devlet kavramı açısından sorunlu bir içerik ve sonuç taşıma olasılığı son derece yüksektir. 

Ne yazık ki CHP listelerinden Meclis’e taşınan siyasal İslam kökenli milletvekillerinin de etkisiyle TBMM’deki çoğunluğun bu anayasa değişikliğine destek vereceğini, hemen tüm medyayı elinde tutan siyasal iktidarın da öncekilerden çok daha güçlü bir propaganda süreci başlatacağını öngörmek zor değil, bunun belirtilerini şimdiden görmeye başladık. 

HUKUKİ DAYANAĞI OLMAYAN BİR GİRİŞİM 

Anayasa değişikliği yapmak üzere seçilmiş bir Meclis olmadığından (asli kurucu iktidar), anayasa hukuku anlamında, bugünkü Meclis’in yeni bir anayasa yapmak konusunda yetkisi bulunmamaktadır. Bu hukuksal doğrunun da ışığında, siyasal iktidar tarafından estirilen rüzgâr ne kadar güçlü olursa olsun, bu tip bir anayasa değişikliğine doğrudan karşı çıkmak, geçit vermeyecek bir kararlılıkta durmak çok önemlidir. Umarız, CHP yine yüzlerini sağın da ötesinde siyasal İslamcılara dönerek ve endişeli (!) muhafazakârlara sempatik görünmenin peşine düşerek bu kıskacın içinde kalmaz.

AV. MURAT FATİH ÜLKÜ 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları