Olaylar Ve Görüşler

Araçsallaştırılan bir yargı - Av. Murat Fatih ÜLKÜ

20 Kasım 2023 Pazartesi

Mayıs 2023 seçimlerinde milletvekili seçilen Can Atalay’ın, yasama dokunulmazlığından yararlandırılmaması ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararına karşı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin hem de Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunarak verdiği Anayasa Mahkemesi kararına uymama kararını tartışıyoruz. Bu kararın; anayasa hükmünün yüksek mahkemelerce farklı yorumlanmasından çok daha başka bir gelişme olduğunu gören muhalif kesimler, haklı olarak bu karar ile anayasal düzen ve özellikle anayasal yargı bakımından tehlikeli bir döneme girildiğine işaret ediyorlar.  

İşin aslı, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması ile ilk kez karşılaşmıyoruz. Pekünlü dosyasında da Enis Berberoğlu dosyasında da yaşadık. Bu kez Anayasa Mahkemesi kararına uymamanın yanına, Anayasa Mahkemesi’ne ve hatta kısmen de TBMM’ye had bildirmeyi ekleyen bir yargı kararı çıktı karşımıza. 

ANAYASA HÜKÜMLERİ

Konunun hukuksal yönünde bir karmaşıklık yok aslında, anayasa hükümleri çok açık. Anayasa Mahkemesi kararları (hukuken yanlış da olsa) bağlayıcı. Ayrıca anayasal yargı sisteminin temel mantığı gereği de anayasa hükümlerinin taşıdığı anlamı ve uygulamayı etkileyecek boyutlarını yorumlayacak olan da Anayasa Mahkemesi. 

CEZA HUKUKUNUN TEMEL İLKESİ KANUNİLİK

Anayasa Mahkemesi de Yargıtay da anayasanın 83. maddesinde yasama dokunulmazlığının istisnaları arasında olan “anayasanın 14. maddesinde sayılan durumlar” yollamasının, hangi suçları kastettiği konusunda bir boşluk olduğu konusunda hemfikir. Yargıtay bu boşluğun kendisi de dahil mahkemelerce içtihat yoluyla doldurulacağını, hatta anayasa koyucunun bilinçli olarak bu boşluğu yarattığını iddia ediyor. Peki, ceza hukukunun temel ilkesi “kanunilik” ilkesini ne yapacağız? Sanırız bu soru dahi, Yargıtay kararına temel alınan mantığın dayanaksızlığını ortaya koymaya yeter. 

YARGITAY KARARININ SİYASAL BOYUTLARI

Sanırım anımsarsınız, özel yetkili savcıların İlhan Cihaner’in makamını basmaları ve dönemin HSYK’nin bu savcıların özel yetkisini kaldırması, yüksek yargının yapısını değiştiren 2010 anayasa değişikliği referandumuna giden sürecin başlangıcı olmuştu. Cumhurbaşkanının ve siyasal iktidarın yaklaşımı ile birlikte okunduğunda; Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan kararının da yeni bir anayasa değişikliği sürecinin başlangıcı olması güçlü bir olasılık. 

Bu süreci; Cumhuriyet kurumlarının yıpratılması, yok sayılması, kuşatılması, sadece kâğıt üstünde kalması rüzgârında, son hamlenin Anayasa Mahkemesi’ne yöneldiği biçiminde de okumak mümkün. (Gerçi Anayasa Mahkemesi’nin fiilen ortadan kalkmasının başlangıcı eskidir, ama bugün artık sona gelinmiştir.) Siyasal iktidarın tüm denge ve denetleme mekanizmalarını etkisiz hale getirerek cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altında yerleştirmeye çalıştığı otokratik sistemin hedeflediği siyasal ve toplumsal yapıyı az çok biliyoruz, zaten siyasal iktidar da artık gizleme gereği duymuyor. Siyasal iktidarın bu konuda önemli bir mesafe aldığını da kabul etmek zorundayız.

AKP iktidarının yargıyı ve hukuku araçsallaştırdığını, objektif niteliklerini bozarak kendi amaçları için kullandığını da iyi biliyoruz. Hatta AKP iktidarının yerleşmesinde ve devlet/parti/lider birleşmesini sağlayacak biçimde kamusal yapıyı tamamen iktidara bağımlı hale getirmesinde yargının araçsallaştırılmasının kilit rol oynadığı dahi söylenebilir. 

OTOKRATİK YÖNETİM

Şimdi ise özellikle 2010 ve 2017 anayasa değişiklikleri ile birlikte oluşturulmak istenen otokratik yönetim sistemi ile oldukça uyumlu hale gelmiş Anayasa Mahkemesi’nin sadece adının gerektirdiği kararları vermesinin bile siyasal iktidarca fazla bulunduğu bir yere gelmiş bulunuyoruz. Tartışmanın siyasal iktidar ve yandaşlarınca sıkıştırılmak istendiği yerden çıkarılması, bu sorunun hukuki olmayıp temelde siyasal olduğunun kavranması, en üst perdeden karşı çıkışın da siyasal düzlemde yapılması şarttır.

AV. MURAT FATİH ÜLKÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları