Olaylar Ve Görüşler

Aydınlanma ve siyasal İslam - Prof. Dr. Can CEYLAN

23 Ekim 2023 Pazartesi

Günümüzde, Aydınlanma karşıtı gerici güruhun, Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına dayanaksız gerekçelerle saldırmaları; ne yazık ki sıradan hale gelmiştir. Dozu gittikçe artan bu kin güdücü çirkin saldırıların sebeplerini iyi irdelemek gerekir. Cumhuriyet kurulduktan sonra; çağdaş, demokratik bir ülke olma yolunda devrimsel köklü değişikliklere gidilmesi, kaçınılmaz bir gereklilikti. Söz konusu süreçte, saltanatın ve hilafetin kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması, tarikatların kaldırılması, medeni kanunun kabulü, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi, eğitim ve öğretim devrimi, harf ve dil devrimi, şapka ve kıyafet devrimi, takvim, saat, ölçü sistemlerinde değişiklik gibi atılımlar zor koşullara karşın başarıyla hayata geçirildi.

LAİKLİK GÜVENCESİ

Mustafa Kemal Atatürk ve devrimci kadrolarının; devlet kurumlarını dinsel ve şeri unsurların boyunduruğundan kurtaran, özgür düşüncenin ve farklı inanç gruplarının güvencesi olan laiklik ilkesini hayata geçirmeleri, Kurankerim’in halkın anlayabileceği şekilde Türkçeleştirilmesi, ezanın Türkçe okunması gibi kararları; din tacirlerinin yıllarca sürdürdükleri, halkın dini duygularını kendi kişisel çıkarlarına alet etme tezgâhlarına büyük darbe vurmuş, sömürgen heveslerini kursaklarında bırakmıştır. Bununla birlikte, gerici güruh; yapılanların İslami değerlere aykırı olduğu safsatasıyla, siyasal İslam himayesindeki tarikat yapılanmalarını da yeniden devreye sokarak geçmişte olduğu gibi günümüzde de dinine bağlı kitleleri kandırmaya, kışkırtmaya devam etmekten asla geri durmadı. Bu ihanetin en büyük destekçileri ise ülkenin çağdaş bağımsızlık yolunda ilerlemesinden ve etki alanlarından çıkmasından kaygı duyan, emperyalizm ve işbirlikçi uşakları olmuştur.

TOPLUMSAL BARIŞ

“Adalet”, “çağdaş hukuk sistemi”, “ifade ve inanç özgürlüğü”, “temel insan hakları” gibi kavramlar; sağduyu sahibi hiçbir bireyin yadsıyamayacağı evrensel değerlerdir. Bunlar toplumsal barışın, eşitliğin, özgür düşüncenin, çağdaş yaşama hakkının tesis edilmesi için olmazsa olmazlardır. Başka bir deyişle; demokrasi ve cumhuriyet sadece bir rejim ya da yönetim biçimi olarak değil, söz konusu değerlerin hayata geçirilmesinin güvencesi ve kilit taşı olan rasyonel kavrayışlar olarak benimsenmelidir. İnsanın kendi içinde yaşaması gereken dini duygu ve inanışların; siyasal propagandalara, tarikat yapılanmalarına malzeme edilmemesi; laik demokratik anlayışın yalnızca devlet kurumlarında değil, halk iradesinde de yer bulması ile sağlanabilir. Laiklik, birilerinin algı operasyonlarında kullandığı gibi, kişiyi dini inanışlarından alıkoyan yasaklayıcı bir anlayış olmayıp aksine bu değerlerin güvencesi olarak koruyucu kalkan görevi taşıyan evrensel bir gerekliliktir. Son yıllarda derin yaralar almış demokrasi, laiklik gibi kazanımları; zamanı geldiğinde kenara atılacak bir araç olarak görenlerin, farklı niyetleri ya da tehlikeli planları olduğunun ayırdında olmak; Cmhuriyeti ve değerlerini korumak açısından büyük önem taşımaktadır. Verimli toprakları, özkaynakları, üretim potansiyeli ile kendi kendine yeten; Adınlanma ve kalkınma atılımları ile siyasal, askeri ve ekonomik bağımsızlığını kazanmış bir ülke iken gelinen bu son nokta asla kabul edilebilir değildir. 

PROF. DR. CAN CEYLAN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları